AMED – Açlık grevindeki tutsaklara ses olmak için başlatılan Adalet Nöbeti'nde yer alan yaşları 50 ila 70 arasında değişen annelerin hepsi farklı bir hikâyeye sahip olsa da talepleri ortak. O talep ise, Kürt sorununun çözümü ve bunu sağlayabilecek Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması.
Türkiye’de güvenlikçi politikalarla çözümsüz bırakılan Kürt sorununun yansımalarının en fazla hissedildiği alanlardan biri, cezaevleri. Baskı, işkence, kötü muamele, hak ihlalleri, infaz yakmalar ve tahliye edilmeyen hasta tutsaklar sorunları ile anılan cezaevlerinde kalan siyasi tutsaklar, bugünlerde bedenlerini açlığa yatırıp kangrene dönüşen Kürt sorununun çözümü için seslerini duyurma çabasında.
Tutsakların 17’inci gününe giren dönüşümlü açlık grevi eylemi, uluslararası düzeydeki “Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözümü” kampanyasına destek amacıyla başladı.
25 yıldır İmralı Ada Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 33 aydır ailesi ve avukatları ile görüştürülmedikleri için haber alınamıyor. Öcalan’ın, Kürt sorununun çözüme kavuşturula bilinmesinde ana aktör olması nedeniyle geçmişte de birçok defa açlık grevine giren siyasi tutsakların seslerini duyurmak için Amed, Mersin, Adana ve Wan olmak üzere 4 kentte Adalet Nöbetleri başlatılmış durumda.
Amed’de, Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) öncülüğünde sürdürülen Adalet Nöbeti’nde yer alanların çoğunluğu tutsak anneleri ve aileleri.
Her gün sabah saat 11.00’de nöbete başlayan ailelerin bulunduğu salonun duvarlarında "Ji dayikên lehengan hezar silav li zindanan. Emê bi hêza xwe tecridê bişkinin û jiyana azad ava bikin. (Kahramanların annelerinden cezaevlerine bin selam, Kendi gücümüzle tecridi kırıp özgür yaşamı inşa edeceğiz)", "Ji bo edaletê tecridê bişkinin, ji bo aşitiya civakî em bibin dengê zindanan (Adalet için tecridi kıralım, toplumsal barış için zindanlara ses olalım" yazılı pankartlar asılı.
Kentin farklı mahallelerinden araçla ya da yaya olarak gelen annelerin ilk işi, ön yüzünde Kürtçe "Tecrîd suçê mirovahiye", arka kısmında ise Türkçesi "Tecrit insanlık suçudur" yazılı beyaz önlükleri giymek oluyor.
Yaşları 50 ila 70 arasında değişen annelerin hepsi, farklı bir hikâyeye sahip. Hikâyeleri farklı olsa da talepleri ortak. O talep ise Kürt sorununun çözümü ve bunu sağlayabilecek Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması.
TECRİD KIRILANA KADAR...
Acılarını, kederlerini, sevinçlerini sohbetlerinde birbirleriyle paylaşan anneler, bedenlerini açlığa yatıran çocuklarının taleplerini gelen ziyaretçilere, gazetecilere anlatıyor. Seslerinin duyulup, duyulmadığı ya da ne kadar duyulduğunu sorgulamayan anneler, zaman zaman kederli bir atmosferin çöktüğü Adalet Nöbeti’ni dillerinde dengbeji stranlar ve çocuklarının direnişinden aldıkları güçle "Biji berxwedanan zindanan" sloganlarıyla canlandırıyorlar.
Nöbet eyleminin hem kent içinden hem kent dışından sık sık ziyaretçileri var. Aralarında şuan tutsak olan DBP eski Genel Başkan Yardımcısı Zekiye İlbasan’ın annesi Gülperi İlbasan da var. İlbasan, yaşadığı Bêdlis'in Tetwan ilçesinden sadece nöbet eylemcilerine destek için kente gelmiş.
Yol boyunca yaşadığı duyguları diğer annelere anlatan İlbasan, “"Bu zulüm artık bitsin diye geldim. Annelere destek amacıyla geldim" diyerek, dayanışmanın önemine işaret ediyor.
Nöbet eyleminin diğer bir ziyaretçileri temaslarda bulunmak üzere kente gelen Uluslararası Kadın Delegasyonu’nun 7 kişilik kadın heyeti.
'EVİMİZDE DURAMIYORUZ’
Heyete, yaşadıklarını anlatan Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan Gülistan Al'ın annesi Emine Al, "Kızım açlık grevine girdiğinden bu yana telefon hakkını engelliyorlar. 15 gündür kızımdan haber dahi alamıyorum. Evimizde oturamıyoruz. Haber alamasak da geliyoruz, burada direnişlerine ortak oluyoruz" derken, gözyaşlarını tutamıyor.
Nöbet alanındaki herkes bir anda bu duygusal atmosferin etkisine girse de, devreye giren başka bir annenin sözleriyle yine direniş havası ortama yayılıyor.
'CENAZELER ÇIKSIN İSTEMİYORUZ'
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Şivekar Ataş’ın annesi Rabia Ataş, kızının hastalıklarına rağmen açlık grevi eylemine girdiğini belirterek, “Şimdi kendisinin 3 arkadaşı grevi sürdürüyor. Diğer sefer gerçekleşen nöbette 10'a yakın tutsak yaşamını yitirdi. Bizler cezaevlerinde cenazelerin çıkmasını istemiyoruz" diyor.
Annelerin, heyete anlatımlarını sürdürdüğü sırada Amed semalarında kuşlar yerine uçan savaş uçaklarının sesi duyuluyor. Annelerden biri o an, “Bu uçakların hepsi çocuklarımızı öldürmeye, doğamızı katletmeye gidiyor. Yine kimyasal silahlar da kullanılıyor. Bu savaşın durdurulması ve barış için uluslararası kurumlara baskı yapın. Özgürlük ve barış olsun. Bunun sağlanması içinde Abdullah Öcalan bir an önce özgür olsun" sözleriyle taleplerini dile getiriyor. Neredeyse tüm anneler uluslararası kadın heyetine, uluslararası kurumlara, CPT ve AİHM’e baskı uygulanması talebini dile getiriyor.
Heyetin ayrılmasının ardından eylem alanında yine “Bijî berxwedanan zindanan" sloganı ve dengbeji stranlar ile Kürdün direnişini simgesi haline gelen zılgıtlar yükseliyor.
MA / Müjdat Can- Eylem Akdağ