RIHA - Dîlok’ta 15 kilometre uzağında meydana gelen bir olay nedeniyle tutuklanıp, sahte tutanaklarla ağırlaştırılmış müebbet hapis verilen Bedri Akın, 16 yıldır cezaevinde. Akın’ın yeniden yargılama talebi ise AİHM yolunda.
Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Bedri Akın (36), faili olmadığı bir olaydan kaynaklı 16 yıldır tutsak. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Akın’ın yaşadıkları, polis ve savcıların hukuka aykırı fail yaratma çabalarını gözler önüne serecek türdün bir örnek durumunda.
Akın’ın yargılandığı dosya, 3 Mart 2008 günü saat 19.15’te Dîlok’un merkez Şahinbey ilçesi Fırat Mahallesi’nde belediyeye ait bir aracın yakılma girişimine dayanıyor. Olay anında 15 kilometre uzakta bulunan Antep H Tipi Cezaevi önünde tahliye olan bir arkadaşını karşılayan Akın, saatler sonra olayın faili olarak gözaltına alınıp tanımadığı iki kişi ile birlikte tutuklandı.
Olaya dair saat 20.30’da Asayiş Şube polisleri tarafından tutulan tutanakta, yakılmak istenen otobüste bulunan M.Y.’nin “Olayı gerçekleştirenler 3 kişiydi, kaçarken onları gördüm. Yüzleri beyaz-kırmızı puşu ile kapalıydı. Görsem de şu an tanıyamam” şeklindeki ifadeleri yer aldı. Ancak aynı gün ve saatte TEM polisleri tarafından tutulduğu iddia edilen başka bir tutanak olaydan 20 gün sonra 23 Mart tarihinde soruşturma dosyasına eklendi. İlk tutulan tutanağın neredeyse aynısı olan TEM polislerinin bu tutanağında sadece M.Y.’nin “Yüzleri kapalıydı, karanlıktı ve görsem tanımam” yönündeki ifadeleri “Görsem tanıyabilirim” olarak yer aldı.
TEM polisleri tarafından Akın ile birlikte gözaltına alınan Mehmet Ali Gümüş ve Murat Gümüş'ün olaydan bir gün sonra M.Y. tarafından ayrıntılı bir şekilde teşhis edildiğine dair tutanak tutuldu.
Sahte tutanak hazırlayıp, hukuka aykırı teşhis yaptıran TEM polislerinin olaydan 45 gün önce (17 Ocak 208) olay mahalli olan bölgede gerçekleşebilecek herhangi bir olayın failinin Bedri Akın olabileceği yönünde hazırlanan bir raporda yine dosyada eklendi.
Yapılan yargılamalar sonucunda TEM’in tutanağını göz önünde bulunduran Adana 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi, Akın ile birlikte Mehmet Ali Gümüş ile Murat Gümüş’e 8 Mart 2011 tarihinde TMK’nin 302’nci Maddesi’nden “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” verdi. Karar Yargıtay tarafından da onandı.
YENİDEN YARGILAMAYA RET
Kararı veren Adana 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesinin bütün üyeleri, Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman (MİT TIR’ları savcısı) ve tutanağı hazırlayan TEM polisleri “Cemaat yapılanması” adı altında yürütülen soruşturmalar kapsamında görevden uzaklaştırıldı.
Akın ile ilgili yargılamanın yeniden yapılması için avukatı 2021’de yerel mahkemeye başvurdu, ancak bu talep gerekçe gösterilmeksizin ret edildi. Mahkemenin talebi reddetmesi üzerine Akın, avukatı aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Fakat bu başvuruda 2023'te yine reddedildi.
Akın’ın avukatı Bülent Duran, müvekkili hakkındaki dosyayı şimdilerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımaya hazırlanıyor.
‘KURGU İLE FAİL YARATILDI’
Dava dosyası hakkında bilgi veren Avukat Duran, dosyanın “olaydan fail yaratmaya dönük bariz örneklerden biri” olduğunu, müvekkilinin sahte belgeler ile sanık haline getirildiğini deli getirdi. Olaydan bir saat sonra Aşayiş Şube’den görevli polisler tarafından tutulan ilk tutanağa dikkat çeken Duran, “İkinci bir TEM tutanağıyla bir kurgu ile fail yaratılıyor. Olaya ilk müdahale eden polisler tutanak tutmuş ve şahısların yüzlerinin kapalı olduğunu söylüyorlar. Ancak sonrasında sahte tutanak tutularak hukuka aykırı teşhis işlemi gerçekleştiriliyor. Bedri Akın’ın fail yapılmasının nedeni de siyasi çalışmalarıdır” dedi.
‘POLİS, MAHKEME HEYETİ VE SAVCI FETÖ’CÜ’
Sahte belge hazırlayan TEM polislerinin olaydan önce Akın ile ilgili hazırladıkları rapora da değinin Akın, “Olaydan 45 gün önce Bedri Akın fail yapılmış. Olaydan faile gitme hukuksuzdur. Müvekkilin ‘ısrarla ben cezaevi önündeydim ve devamında askerlik şubesine gittim’ demesine rağmen yargılama makamı ifadeyi hiçbir şekilde dikkate almıyor. İfadesi dikkate alınsa, o gün aynı saatte verdiği isimde tahliye olan ve askerlik şubesine giden biri var. Baz kayıtları istense her şey ortaya çıkar ama baz kayıtları dahi istenilmiyor” diye konuştu.
Sahte belgeyi düzenleyen polislerin “FETÖ’den ihraç” edildiği bilgisini veren Duran, şunları söyledi: “Savcı, MİT TIR'larını durduran ve FETÖ üyesi olmaktan cezaevinde olan Özcan Şişman. Kararı veren Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin tamamı FETÖ’den ihraç edildiler. Olayda ölen yok, yaralanan yok, ancak ağırlaştırılmış müebbet veriliyor. Otobüste iki kişi var, ancak dosya Yargıtay’a gittiğinde sayı 3’e çıkıyor. Bunu anlamak mümkün değil. İçeride olan 3 kişinin hayati tehlike geçirdiği iddia ediliyor. Ancak tutanaklarda araçta bulunan iki kişi olduğu ve olay sonrası ön kapıdan dışarı çıktıkları, çıkan yangına müdahale ettikleri, herhangi bir hayati riskleri olmadığı yönünde beyanlar var. TMK 302’den hüküm kuruluyor, ancak 302’yi karşılayan hiçbir şey yok.”
DOSYA AİHM’E TAŞINACAK
Antep 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yargılamanın yenilenmesi talebi ile yaptıkları başvurunun hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini söyleyen Duran, “FETÖ operasyonları sonucunda ceza alan Hizbullah gibi örgütlerin talepleri savcı, mahkeme üyelerinin FETÖ’cü olmasından kaynaklı yeniden yargılama yapılıyor. Yeniden yargılama talebimiz hukuka aykırı bir şekilde ret edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, yine aynı şekilde hukuksuz ret edildi. Söz konusu tarihte cezaevinden tahliye olan kişinin kimliği tespitli ve bu yeni bir tanık ve belge sayılır. Ancak buna rağmen talep ret edildi. Bu korkunç bir zulümdür. Kararı verenlerin hepsi yasa dışı örgüte üye olmaktan yargılanan kişiler. Vicdanı olan herkes bu zulme sessiz kalmamalı. Sonuna kadar hukuk mücadelemizi vereceğiz. Akın, 16 yıldır mağdur ve yeniden yargılamanın önü açılsa beraat edecek. Müvekkilimin özgür yaşam hakkı elinden alınmış şekilde. Dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağız. Bedri Akın bu dosyanın faili değil” dedi.
‘GÖÇ, FAİLİ MEÇHUL, TUTULAMA…’
Sêrt’te Koçerlik yaparak hayatlarını idame eden Akın ailesi, 1990’lı yılların başında koruculuk dayatması nedeniyle Dîlok’a göç etmiş. Buradan da ekonomik nedenlerle 1994 yılında Adana’ya taşınan aile, baba Bahattin Akın’ın “faili meçhul” bir şekilde katledilmesinden sonra Ceyhan ilçesine taşındı. 1998’de yaşanan Adana-Ceyhan depremi nedeniyle aile aynı yıl bir kez daha Dîlok’a taşındı ve 25 yıldır burada hayatlarını idame ediyorlar.
Akın’ın annesi Perişan Akın (58), oğlunun karşılaştığı hukuksuzluğu “Oğlumun bir suçu yok 16 yıldır tutuklu. Babasının da bir suçu yoktu, kapımızın önünde silahla katlettiler. Katleden faili yok deniliyor, ancak devlet olduğunu biliyoruz” diyerek dile getirdi.
‘KİMLİĞİMİZ NEDENİYLE CEZALANDIRILDI’
Oğlunun olay günü cezaevi önüne arkadaşını karşılamaya gittiğini belirten Akın, “Bedri gözaltına alındığında, polisler ‘senin olayla alakan yok biliyoruz, ancak geçmişte yaptıklarına say’ diyorlar. Bedri’nin babası şehit olduğu için, kimliğimiz nedeniyle cezalandırıldı oğlum” dedi.
Akın’ın Şirnex, Amed, Dîlok, Bolu ve son olarak Ankara Sincan cezaevlerinde tutulduğu bilgisini veren anne Akın, “Tek kişilik hücrede kalıyor. Daha genç yaşta tutuklandı. 16 yıldır yapmadığı bir şey yüzünden tutsak. Benim kalp yetmezliğim var, her istediğimde gidip göremiyorum. Yılda bir kez görmeye gidebiliyorum. Bu zulümdür. Hırsızlar, uyuşturucular, tecavüz failleri bir yıl bile cezaevinde tutulmuyor. Biz Kürt olduğumuz için bunlara maruz kalıyoruz ama bu bizim gerçekliğimiz bunu inkar edemeyiz” diye konuştu.
'TECRİT HEPİMİZİN ÜZERİNDE'
Tutsakların 27 Kasım tarihinde başlattıkları açlık grevine değinen anne Akın, devamında şunları söyledi: “Herkes tutsaklar için ayağa kalkmalı. Sadece tutsak aileleri değil, herkes bize destek vermeli. Çocuklarımız açlık grevinde. Bizim yerimizde durmamız beklenemez. Tecrit sadece cezaevlerinde yok, hepimiz üzerinde var.”
MA / Emrullah Acar