İZMİR - SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, yerel seçimlere gidilirken ırkçı söylemlerin arttığına işaret ederek, "Türkiye solu, faşizmin yükselişini önlemek istiyorlarsa Kürt sorununda tutarlı bir tavra sahip olmalı" dedi.
Dünyada küresel güçler arasındaki gerilime paralel olarak vekalet savaşları artarken, sömürgeci politikalar ise derinleşiyor. Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Hamas arasındaki çatışmalar, Çin-Tayvan ve Filipinler arasındaki gerilim... Yaşanan savaşlar ve krizler, yeni göçleri ve ırkçı hareketlerin yükselişini de beraberinde getiriyor. Aynı zamanda sağ ve faşist partilerin de yönetimlere gelmesine olanak sağlıyor. İtalya ve İsveç'in ardından Hollanda ve Arjantin'de faşist liderlerin iktidara gelmesi, Almanya yerel seçimlerinde ırkçı AfD'nin belediye kazanması söz konusu savaşların ve krizlerin sonucu olarak gösteriliyor. Yükselen ırkçılık, krizler, göç Türkiye'ye de yansıyor. Türkiye, 3 ay sonra yapılacak yerel seçimlere göçmen düşmanlığı ve ırkçı politikaların gölgesinde giriyor.
'YENİ BİR DURUM ORTAYA ÇIKTI'
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, dünyada yaşanan gelişmeleri ve bunun Türkiye siyasetine yansımalarını değerlendirdi. Kapitalist iktisadın ne neoliberalizmi aştığını ne de onun yerine ikame edebileceği yeni bir üretim sistemi kurabildiğini söyleyen Uğur, kapitalizmin "fetret devri" yaşadığını kaydetti. Uğur, "Dünyada kapitalist bloklar arası rekabetin hızlandığı, derinleştiği ve bunun yarattığı sonuçlarla karşı karşıyayız. Brics ülkelerinin ticareti kendi paralarıyla yapma imkanları ile Rusya, Hindistan ve Çin'in başını çektiği diğer batı karşıtı ülkelerin geliştirmiş olduğu ticari imkanlar, ABD ve batının hegemonik özelliklerini aşındırmaya devam ediyor. Bu açıdan küresel güneyin, bu blok karşısında giderek güçlenmiş olması dünyada yeni bir konjonktürel durumun ortaya çıktığını gösteriyor" dedi.
'ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM ZOR BİR DÖNEM'
Söz konusu rekabet ve krizlerin küresel iklim krizini de derinleştirdiğini kaydeden Uğur, son yapılan iklim zirvesinde emperyalist ülkeler ve sermayenin toplumsal maliyeti üstlenmeyeceğini gösterdiğini belirtti. Uğur, "Küçük bir azınlık kendini bu felaketlerin etkisinden korurken, milyarlarca yoksul küresel iklim krizinin sonuçlarından derin etkilenecek. Diğer taraftan hem iklim krizi hem de açlık dolayısıyla büyük bir kitle güneyden kuzeye doğru akın ediyor. Bunun sonucunda Avrupa'da sağın yükselişine tanık oluyoruz. Dünyadaki bütün sağcı politikalar faşizmi inşa ederken, öncelikli olarak ırkçılık ve ötekileştirme içerisinde hareket ediyorlar. Keza sanayileşmiş ülkelerde iklim krizinin bir hakikat olmadığına dair söylemlerin işçi sınıfı üzerinde sermaye için olumlu bir hava yarattığını gözlemlemek gerekir. Avrupa'da sağın yükselişinin en önemli sebeplerinden birisi budur. Bu açıdan önümüzdeki dönem zor bir dönem" ifadelerini kullandı.
'AKP, FİLİSTİN'İ BİR ARAÇ OLARAK KULLANACAK'
Uğur, küresel düzeyde yaşanan gelişmelerin Türkiye'ye yansımalarına işaret ederek, "Türkiye bu küresel güç kaymaları karşısında zaman zaman rol üstlenen, kendine alan açan, küresel güçmüş gibi bir tutuma girdi. Batının ikiyüzlülüğü açısından aynı politikaları Türkiye'deki mevcut rejim de sürdürüyor. Gazze'de yaşanan insani drama itiraz ediyorken İsrail'i baskılayacak hiçbir diplomatik, ticari girişimde bulunmuyor. Tüm dünya halkları bunu görüyor. Ama önümüzdeki günlerde AKP-MHP rejimi, bu konuyu iç siyaset malzemesi haline getirecek. HÜDA-PAR üzerinden Kürdistan başta olmak üzere yayılma politikasında, Filistin meselesini bir araç olarak kullanacağı ortadadır. Türkiye solunun, duyarsızlığı ve tutarsızlığı dolayısıyla bu alanın iktidarın eline kaldığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Uğur, Türkiye'nin böylesi bir ortamda yerel seçimlere girdiğini söyledi. 2015 seçimlerinde HDP'nin "Türkiye'nin 80 yıllık tarihsel kutuplaşmasını değiştirebilecek bir imkan" açığa çıkardığını ifade eden Uğur, bu imkanın Türkiye'deki sol ve sağ dengesini de bozduğunu kaydetti. Bu nedenle iktidarın saldırısına maruz kaldığını kaydeden Uğur, yeni süreçte ezilenlerin toplumsal muhalefetin sözcüsü olmayı ve yerel seçimleri faşizmin kurumsallaşmaması açısından bir hamle olarak değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Uğur, "O açıdan basit bir parti ittifakından ziyade bu seçimlerin politik anlamı üzerinden fikir geliştirmek gerekiyor. Çünkü yerel seçimler, parlamento seçimlerinden daha büyük bir öneme sahip. Yerel de olsa halkla birlikte kenti yönetme, sermayenin saldırıları karşısında kentin dinamiklerini açığa çıkarma açısından önemli. Doğal olarak kent özerkliğinin açığa çıktığı bir toplumsal dönüşümün imkanlı olduğu bir seçim arifesindeyiz" dedi.
SOLA 'TUTARLI TAVIR' ÇAĞRISI
Uğur, yerel seçimlere giderken Türkiye'de ırkçı bir yükselişin de olduğuna işaret ederek, bu durumun da gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Bu yükselişin temel nedeninin Millet İttifakı'nın başını çektiği muhalefet güçleri olduğunu söyleyen Uğur, "Türkiye'de faşizm, ilk olarak Kürtlerin özgürlük talebi karşısından yükseliyor. Yine Sunni-Hanefi mezhebi üzerinden Alevi karşıtlığı ile gelişiyor. Türkiye solu, faşizmin yükselişini önlemek istiyorlarsa; öncelikli olarak Kürt sorununda tutarlı bir tavra sahip olmalılar. İkincisi Suriye savaşının sonuçları hakkında bir fikir sahibi olmalılar. Muhalefet, AKP-MHP'yi geriletmek istiyorsa; Suriye politikasını değiştirmeli. Dünyada bir sınır yoktur, onlar çeşitli paylaşım savaşları sonucu oluşmuş sınırlardır. Gezegenin hepimize ait olduğunu kabul eden bir siyasete ihtiyaç var. Sermaye sınır tanımıyor. Ama işçiler iş aramak için bile bir yere gidemez hale gelmişler. Bu hakikati topluma anlatmaktan başka çare yoktur" diye konuştu.
MA / Tolga Güney