ŞIRNEX - Yıllarca çocuklarının cenazelerini almak için mücadele veren aileler, bu durumu “zulüm ve işkence” olarak nitelendirerek, geri adım atmayacaklarını vurguladı.
AKP iktidarının 2015 yılında yeniden devreye koyduğu savaş konsepti sonucunda yaşanan çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirdi. 2015 yılında Kurdistan kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitirenlerin cenazeleri aylarca bekletilerek, daha sonra “kimsesiz” adı verilen mezarlıklara defnedildi. DNA örnekleri gerekçesiyle yıllarca ailelerine verilmeyen cenazeler, kutu içinde kargoyla gönderilmeye başlandı. İlk olarak HPG’li Agit İpek’in cenazesinin kargoyla kutu içinde ailesine gönderilmesinin ardından, Yılmaz Uzun, Hakan Arslan, YJA-STAR’lı Güler Özbay ve son olarak Menfiyat Elçiçek’in cenazesi de benzer şekilde ailelerine teslim edildi.
Yıllarca kaybettikleri çocuklarının cenazelerini bekleyen aileler, işkence olarak tanımladıkları bu uygulama karşısında geri adım atmayacaklarını söyledi.
5 YIL İÇİNDE 27 BAŞVURU
Şirnex’in Besta bölgesinde 2018 yılında çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren HPG'li Diljar Hazar’ın (Rojhat Zelal) cenazesi yıllarca ailesine verilmedi. Bu yıl cenazesini alabilen anne Emine Hazar, 5 yılda Hezex ilçesi ve Şirnek’te bulunan savcılıklara 27 kez başvuruda bulunduğunu söyledi. Devletin bu uygulamayla ailelere diz çöktürmeye çalıştığını ifade eden Hazar, yıllarca kent kent oğlunun cenazesini aradığını ifade etti. Hazar, “Oğlumun cenazesine kavuştuğum için mutluydum. Ben ömrümün son gününe kadar bu çocukların davasının takipçisi olacağım. Geri adım atmıyoruz. Bizler bu uygulamayla ilk defa karşılaşmıyoruz. Cenaze arabasını vermediler, aileden kimsenin gelmesine izin vermediler. Yaptıkları işkencedir. Bunu yaparsak ‘ailelere geri adım attırırız’ diyorlar. Ama biz geri adım atmıyoruz. Bedenimizde bir damla kan kalana dek bu davadan da dönmeyeceğiz. Çocuklarımızın kemiklerinden bile korkuyorlar. Bizler toprağımız için, ülkemiz için varız" dedi.
3 YIL DNA ÖRNEĞİ BEKLEDİ
Colemêrg'in Kato Marinos bölgesinde 2020 yılında çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren HPG'li Abdulselam Oğuz (Zinar Sori) cenazesi de 3 yıl sonra ailesine teslim edildi. Oğuz’un annesi Hanım Oğuz, yıllarca DNA örneği sonucunu beklediklerini kaydetti. 3 yıl sonra oğlunun cenazesini “kimsesiz” adı verilen bir mezarlıktan aldığını ifade eden Oğuz, “Cenazeyi çıkarmak için mezarı açtıklarında üstüne bir ev dolusu toprak atmışlardı. Bu durumu görünce polislere, ‘Üstüne bu kadar toprak atmanıza gerek yoktu, buradan çıkıp kaçmayacaktı' dedim. Bize cenaze aracı vermediler. Cenazemizi alıp Hezex'e getirdik. Burada da etrafımız ablukaya alındı. Cenazeyi polis ablukası altında defnettik. Bu çok zalimce bir uygulama. İlk yıl cenazeyi verebilirlerdi ama yapmadılar. Bu hak değil, hukuk değil. Biz davamızdan vazgeçmiyoruz. Kanımız döküldü, bu yoldan nasıl geri dönebiliriz? Biz bu davanın yoldaşlarıyız. Biz onlardan korkmuyoruz" diye belirtti.
CENAZE ARACINA İZİN VERİLMEDİ
Şirnex’in Besta bölgesinde 14 Mayıs 2023'te çıkan çatışmada yaşamını yitiren HPG'li Hasan Ağırman (Rençber Givara) cenazesi ise aylar sonra ailesine teslim edildi. Annesi Hazine Ağırman, devletin oğlunun cenazesinin cenaze aracıyla taşınmasına dahi izin vermediğini belirterek, "Devlet bizi aradı, ‘gelin cenazenizi teşhis edin’ dedi. Kan örneği verdik, cenazemizi 2 ay sonra teslim alabildik. Cenaze arabasını dahi vermediler. Silopiya'dan cenaze arabasını istedik, polis bize 'Cenaze arabası nereden geliyor?' diye sordu. 'Silopiya’dan gelecek’ dedik, 'Silopiya'dan gelirse cenazenizi vermeyeceğiz' dediler. Cenazemizi bir araçla Hezex’e götürdük. Bu zulümdür. Allah bu yapılanları onların yanında bırakmasın" diye konuştu.
‘YAPILANLAR KORKUNUN SONUCUDUR’
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şirnex Şubesi Eşbaşkanı Esmer Çıkmaz, devletin cenazelere dönük uygulamalarına tepki göstererek, devletin dini kuralları da ihlal ettiğini söyledi. Çıkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cenazelere işkence yaparak Kürt halkına geri adım attırmak istiyorlar. Yıllardır cenazeler kutularda ailelerine teslim ediliyor. Bu bir zulümdür. Bu yapılanların hiçbir kanunda ve dinde yeri yoktur. Bu yapılanlar korkunun sonucudur. Peygamberimiz savaş esnasında 'cenazelere dokunmayın' emrini vermiştir. Adaletli bir devlet olsaydı, çocuklarımızın cenazelerini bize bu şekilde teslim etmeyeceklerdi. Devletin kanununa değil, Allah'ın kanununa uyun. Çocuklarımız için camilerde taziye dahi kuramıyoruz. Camileri bırakın, kendi sokağımızda taziye kuramıyoruz. Allah haklarımızı yerde bırakmasın."
MA / Zeynep Durgut