ANKARA - Kobanê Davası’na dayanak yapılan "Zindan Konferansı’ndan HDP'ye talimat verildi" iddiası, tanıkların çelişkili beyanlarıyla boşa çıktı. Buna rağmen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi ihlal edilerek, yargılama devam ettiriliyor.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da olduğu 18'i tutsak 108 siyasetçi hakkında açılan davanın yargılaması sürüyor. Kamuoyunda "Kobanê Davası" olarak bilinen davanın iddianamesi, 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşuyor. Yargılama ise, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan duruşma salonunda yapılıyor.
5 bin 267 sayfalık mütalaa sunan savcı, siyasetçilerin 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680'er yıl hapsini istiyor. Dava, savcının mütalaasına karşı tutsak siyasetçi ve avukatlarının savunmalarıyla sürüyor.
Davanın ilk duruşması 26 Nisan 2021 tarihinde görüldü. O günden bu yana soruşturmaya gerekçe yapılan ve Kobanê’ye yönelik saldırılara karşı HDP MYK tarafından partinin sanal medya hesabı üzerinden 6 Ekim 2014’te yapılan paylaşım gündemde. Ayrıca iddianamedeki iddialara dayanak yapılan çelişkili açık ve gizli tanık ifadeleri her duruşmada gündeme geliyor.
'ŞÜPHEDEN İDDİA GÜÇLENİYOR'
En son tutsak siyasetçi Meryem Adıbelli'nin avukatı Berdan Acun'un yaptığı savunmada yaşanan hukuksuzluklar bir kez daha gündeme geldi. Gizli tanık ifadelerinin hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Av. Acun, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine de uyulmadığına işaret ederek, "Şüpheden iddia güçlenir şeklinde bir yargılama tarzı devam ediyor" diye kaydetti.
AİHM KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi tarafından 2020 yılında verilen kararda, iddianamenin dayanağının oluşturan paylaşımın suç olmadığına işaret edildi. Kararda, “Paylaşımın şiddet çağrısı içermediği ve yaşanan şiddet olayları ile HDP’nin paylaşımı arasında illiyet bağı olmadığı, söz konusu çağrıların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca bugüne kadar açık ve gizli tanık ifadeleri arasındaki çelişkiler ortaya konularak, tek tek çürütüldü. Bu iddialardan birisi de, AİHM'in "şiddet çağrısı içermediği" yönünde karar verdiği paylaşıma dair tanık beyanları.
‘ZİNDAN KONFERANSI’ İDDİASI
Kobanê Dosyası için özel görevlendirilen savcı Ahmet Altun’un yoğun çabalarla ulaştığı gizli tanıklar “Ulaş” ve “Mahir” ile açık tanık Kerem Gökalp’in beyanları arasında çelişkiler bulunuyor. Tanıklar "Ulaş" ve Kerem Gökalp, 2014 yılında Kandil’de “Zindan Konferansı” gerçekleştiğini, buradan HDP'ye talimat verildiğini ve bu talimat üzerine söz konusu paylaşımın yapıldığını iddia ediyor. Tanıklar, ayrıca kararın KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan tarafından dönemin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek aracılığıyla Selahattin Demirtaş'a iletildiği, Demirtaş'ın 30 Eylül 2014'te Kobanê sınırında direniş çağrısı yaptığı, parti MYK'sinin de bu kapsamda toplanarak böylesi bir paylaşımı yaptığını ileri sürüyor.
DEMİRTAŞ İDDİALARA YANIT VERDİ
Bu iddiaya karşın 12 Mayıs 2022 tarihindeki duruşmada konuşan Demirtaş, “Kamuran Yüksek’in, tanık Gökalp tarafından Kobanê’de olduğu iddia edilen 14 Eylül 2014 tarihinde Mêrdîn’de bulunduğunu gösteren fotoğrafları göstererek, iddiaları çürüttü. Ayrıca Yüksek’in iddia edilen bir diğer gün olan 20 Eylül 2014 tarihinde ise Riha’da olduğunu gösteren fotoğrafları da mahkeme heyetine sunan Demirtaş, “Bu fotoğraflara göre 25 Eylül’de Yüksek’in Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda olduğu görülüyor. Gökalp'in belirttiği tarihlere göre ise Yüksek, Kandil’deki ‘Zindan Konferansı’ndan ayrılıp Şengal’e ve Kobanê’ye gidiyor. 3 Ekim 2014’te ise fotoğraflarda görüldüğü gibi Yüksek, ben, Figen Yüksekdağ ve Emine Ayna ile Kobanê’deyiz. Bir kumpas kurarken zahmet edip Google’dan bile bakmamışlar. Kamuran Yüksek o sırada nerede? Bu kumpası bile beceremeyen insanlar, yıllardır bizi tutuklu yargılıyor” dedi.
TANIKLARDAN ÇELİŞKİLİ BEYANLAR
Gizli tanık "Ulaş" ile açık tanık Kerem Gökalp’in konferansın düzenlendiği tarihe dair beyanları ise birbirini yalanlıyor. Mahkemedeki beyanlarında dava konusu konferansın hazırlıklarının 2014 yılı Mayıs ve Haziran ayı içerisinde tamamlandığını ve yapıldığını iddia eden "Ulaş", “Aşağı yukarı 10 gün sürüyor. Kamuran Yüksek' de bu konferansa katıldı. Yani Haziran ayı içerisinde olması yüzde 98” dedi.
"Ulaş", mahkeme başkanının “10 gün mü sürdü?" sorusuna ısrarlı bir biçimde iki kez “Evet” cevabını verdi.
Aynı iddia sahibi tanık Kerem Gökalp ise, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 Nisan 2022 tarihli 25’inci celsede, “2014'ün yanlış hatırlamıyorsam Ağustos-Eylül aylarıydı” dedi.
Konferansa fiili olarak katılmadığını belirten Gökalp, “Örgütün Kuzey Irak'taki ana kamplarından bir tanesinde ‘Zindan Direniş Konferansı’ gerçekleştiriliyordu. Konferans, Ağustos-Eylül aylarında tamamlandı” diye kaydetti.
Söz konusu çelişkilere ve AİHM kararına rağmen yargılama devam ediyor. Av. Acun'un işaret ettiği "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi ihlal edilerek, siyasetçiler hakkında ağır cezalar talep ediliyor. Ayrıca tanık ifadeleri gerekçe gösterilerek, 18 siyasetçi tahliye edilmiyor.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay da söz konusu ilke bağlamında geçmiş dönemlerde birçok kez "ihlal" kararı verdi. Yargıtay kararlarında, “(...) Ceza muhakemesi hukukunun temel prensiplerinden birisi de şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesidir. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi olan bu ilkeye göre, yapılan ceza muhakemesi sonunda fiilin sanık tarafından işlendiği, yüzde yüz belliliğe ulaşmadığı takdirde beraat kararı verilecektir” diyor.
Ayrıca, “Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır" vurgusu yapıyor.
MA / Fırat Can Arslan