ANKARA – Kobanê Davası’nda bakan mahkeme heyeti, tutsak siyasetçiler ve avukatlarının tüm taleplerini reddetti.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı Kobanê Davası’nda mahkemenin aldığı ara kararlar Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) yüklendi.
Tutuklu bulunan siyasetçilerin tutukluluğuna devam yönünde karar veren mahkeme heyeti, avukatlar ve müvekkillerinin tüm taleplerini reddetti.
ÇETE LİDERİ MAHKEME BAŞKANININ KARARLARI HALA GEÇERLİ
Mahkeme, hukuksuz bir biçimde elde edilen delillerin dosyadan çıkarılmasına dair talebi, “dava sonuçlandıktan sonra gerekçeli kararda değerlendirilecek hususlar olduğu” gerekçesiyle reddetti.
“Ata dedeler Çetesi” liderlerinden olduğu gerekçesiyle yargılanan, mahkemenin eski başkanı Bahtiyar Çolak'ın yaptığı işlemlerin dosyadan çıkartılmasına dönük talebi, “Sanıkların üzerlerine atılı eylemlere ilişkin olmaması, yapılan işlemlerin sıhhatini etkileyen durum bulunmaması” gerekçesiyle reddeden mahkeme, Çolak’ın davada tanık olarak dinlenmesi talebini de geri çevirdi.
MAHKEME HEYETİ: ‘ANAYASA’YA UYUN’ TALEBİNİ DEĞERLENDİRMEYE GEREK YOK
Yine tutsak siyasetçilerden Nazmi Gür, mahkemeden Anayasa’nın “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” hükmünü içeren 90’ıncı maddesi ile “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” içeriğine sahip 138’inci Madde’ye uyulduğuna dair karar almasını talep etmişti. Mahkeme, bu talebe dair karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Türkiye ile PYD’nin 2014 yılındaki ilişkilerinin açığa çıkarılmasına dönük talepler hakkında da araştırma yapılmasına yer olmadığına karar verildi. Mahkeme heyeti, Süleyman Şah operasyonu ile ilgili olarak MİT Başkanlığı, MSB ve Dışişleri Bakanlığı’ndan bilgi sorulması, Türkiye’nin DAİŞ Karşıtı koalisyon içerisinde resmi olarak bulunup bulunmadığı hakkında Dışişleri Bakanlığından bilgi talep edilmesi, Eylül-Ekim 2014 tarihlerinde sınır geçiş noktalarından günübirlik Suriye’ye geçiş izni verilenlerle ilgili bilgi istenmesi taleplerini “gereksiz” olarak değerlendirip ret etti.
DURUŞMA PERİYODLARI DEĞİŞMEDİ
Hafta içi her gün devam eden ve hem siyasetçiler hem de avukatları için yorucu hale dönüşen duruşma periyodlarına bir hafta aralıklarla devam edilmesine dönük talep de mahkemece kabul edilmedi.
KAÇAK SANIKLARIN DURUMU DEMİRTAŞ İÇİN ŞÜPHE UYANDIRMIŞ!
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesinin 22 Aralık 2020 tarihli kararı gereğince derhal tahliye edilmesi gerektiğine dönük talebine dair mahkeme, “Dosyamızın söz konusu AİHM kararına ilişkin dosya olmadığı yönünde” değerlendirmeye gitti. Heyet, özgürlük ve güvenlik hakkına atıf yapılan AİHM kararları içtihatlarına bakıldığında tutukluluğu meşru kılan makul dört temel nedenden biri olan sanığın duruşmaya çıkmama (kaçma) tehlikesine atıfta bulunarak, dosya kapsamında yargılanan kimi sanıkların kaçak durumda olduğu iddiasıyla Demirtaş’ın da kaçma şüphesi olduğunu iddia etti.
Heyet, bu değerlendirmesi ile Demirtaş’a dair AİHM kararını bir kısım sanıkların kaçak olması gerekçesiyle tanımadığını ifade etmiş oldu.
SAVUNMA PLANLAMASI: HEYET ALGI OKUYOR
Mahkeme heyeti, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında ise ilginç bir değerlendirmede bulundu. Avukatlar ile müdafilerinin daha verimli savunma yapabilmek adına oluşturdukları planlama, heyet tarafından “Dosyamızla alakası bulunmayan haftalarca sürdürülen savunmalar yapıldığı, ancak ilk sorgunun bazı sanıklar yönünden 1 yılı aşkın duruşma sürecine rağmen yapılamadığı, böylelikle sıra gelmedi algısının da oluşturulmak istendiği şüphesi oluşmuştur” şeklinde değerlendirilip, “savunma hakkının kötüye kullandığını” öne sürüldü. Heyet, ayrıca Figen Yüksekdağ’a dair “yargılamadan kaçma eğiliminde olduğu” şüphesini taşıdığını kaydetti.
ALTAN TAN’IN BEYANLARI TUTUKLULUK DEVAM GEREKÇESİ OLDU
Tutukluluklarının devamı yönünde karar verilen bir kısım siyasetçi hakkında öne sürülen gerekçeler arasından dikkat çeken nokta, Altan Tan’ın beyanları oldu. Nazmi Gür, Bülent Parmaksız, Dilek Yağlı, İsmail Şengül, Ali Ürküt, Zeynep Karaman, Günay Kubilay, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluklarının devamı gerekçelerinden biri Altan Tan’ın beyanları oldu.
‘AKLIM BAŞIMDA DEĞİL’ DİYEN TANIĞIN BEYANI ESAS ALINDI
Ayrıca mahkeme huzurunda dinlendiği sırada Emniyet’teki ifadelerini kabul etmemesine rağmen tanık Sami Baran’ın beyanları Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı ve Zeynep Karaman için tutukluluğa devam gerekçesi yapıldı. Baran, duruşmadaki beyanında “Bir şey sormuş olabilirler, evet demişimdir. Bunları söylerken aklım başımda değildi” demişti.
Davanın bir sonraki duruşması 11 Aralık Pazartesi günü Sincan Ceza İnfaz Kurumu Duruşma Salonu’nda görülmeye devam edilecek.