İSTANBUL - ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, bir heyetin İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüşmesi ve tecridin kaldırılması talepleriyle hukuk örgütleriyle birlikte hem CPT hem de Adalet Bakanlığı’na başvuracaklarını aktardı.
Uluslararası bir komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye getirilen ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne konulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yıldır tecrit altında. Söz konusu tecrit her geçen dönem daha da ağırlaştırılırken, son 33 aydır Abdullah Öcalan'ın ne ailesi ne de avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor.
Kendisinden haber alınamayan Abdullah Öcalan'a dönük tecridin kaldırılması için girişimler sürerken, en son 10 Ekim’de “Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle küresel bir kampanyanın startı verildi. Kürt halkının dostları, 74 farklı merkezde açıklama ve yürüyüş gibi eylemler organize etti. Türkiye ve Kurdistan'da da kampanya kapsamında birçok eylem ve etkinlik yapılıyor.
Cezaevlerindeki politik tutsaklar, 27 Kasım'da kampanya kapsamında dönüşümlü açlık grevi eylemi başlattıklarını duyurdu. Birçok kentte tutsakların taleplerinin karşılık bulması için Adalet Nöbeti eylemi başlatıldı.
Hukuk ve insan hakları örgütlerinin de İmralı tecridine karşı girişimleri sürüyor. İnsan Hakları Derneği (İHD), 29 Kasım’da İmralı’ya heyet göndermek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nin de İmralı'da görüşmeler önündeki engellerin kaldırılması talebiyle Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ve Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunacağı öğrenildi.
ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak
CPT'YE BAŞVURU HAZIRLIĞI
Konuya dair görüştüğümüz ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, böylesi bir başvurunun yapılacağı bilgisini paylaştı. Çakmak, "CPT’ye kuruluş amacına uygun bir şekilde görevini yerine getirmesi için bir başvuru yapacağız. CPT, Avrupa Konseyi’nin (AK) bir kurumu ve kuruluş amacı cezaevlerindeki mevcut uygulamaların hukuka uygun olup olmadığını, herhangi bir hak ihlali olup olmadığını denetlemektir. İmralı Ada Hapishanesi'nde bulunan müvekkillerimizin tecrit altında olduğunu, ailelerle iletişimlerinin olmadığını, avukatlarla görüşmeler yapamadıklarını ve hiçbir iletişim kanalını kullanamadıklarını biliyoruz. Yasal hiçbir dayanağı olmamasına rağmen uygulanıyor" diye konuştu.
TALEPLER NELER OLACAK?
CPT'nin son ziyareti üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen kamuoyuna ve avukatlarına herhangi bir bilgi paylaşmadığına dikkati çeken Çakmak, CPT’nin sorumluluklarını yerine getirmesi için somut taleplerde bulunacaklarını söyledi. Çakmak, “Bu taleplerimizin başında tecridin kaldırılması olacaktır. Aynı zamanda aile ve avukat gibi iletişim kanallarındaki engellerin kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunmalarını isteyeceğiz. Yapmış oldukları ziyaretleri kamuoyuyla paylaşmaları için hukuk kurumları ve katabildiğimiz barolarla birlikte bir başvuru yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
ADALET BAKANLIĞI'NA DA BAŞVURU YAPILACAK
Bir heyetin İmralı'ya gitmesi için Adalet Bakanlığı’na da bir başvuru yapacaklarını aktaran Çakmak, bu noktada ülkedeki tüm avukatlara çağrıları olacağını ifade etti. Çakmak, barolar ve diğer hukuk örgütlerini de başvuruya dahil etmeyi hedeflediklerine işaret etti. Çakmak, İmralı'daki uygulamların topluma yansıdığını ve temel hakların kullanımına engel olduğunu vurguladı.
'ÇIKIŞ YOLU TECRİDİN KIRILMASI'
Cezaevlerinde başlayan açlık grevi eylemlerine değinen Çakmak, “Yüzyıllık bir cumhuriyeti geride bıraktık. Bu yüzyıllık cumhuriyet bizim açımızdan kanlı bir tarih oldu. Maalesef ülkenin temelleri yerine bir türlü oturmadı. Bunun en temel nedeni tekçi, ulusalcı, Kemalist zihniyetin bugün farklı yönleriyle devam etmiş olmasıdır. İnsanlar bunu görüyor ve gördükleri için de bu soruna ‘dur’ demek için ellerinde kullanabilecekleri her türlü aygıtı ve yöntemi kullanıyorlar. Açlık grevlerinde olan müvekkillerimizin temel gayesi de bu sorunun çözümüdür. Tek çıkış yolunun yine İmralı'da tecridin kaldırılması olacaktır" şeklinde konuştu.
2013-2015 yılları arasındaki diyalog sürecini anımsatan Çakmak, şunları söyledi: "O süreç insanların potansiyel olarak birbirleriyle ne kadar iyi anlaştığını gösterdi. Refah içerisinde yaşamak için bu kadar elzem olan bir konuya (tecrit) dair insanların sessiz kalmaması gerekir. Dışarıdaki insanlar yeteri kadar bir ses olamadıkları için, demokratik haklarını kullanamadıkları için mahkumlar maalesef hapishanelerde tekrar açlık grevlerine başlamış bulunuyor. Umarım bir an önce açlık grevleri biter ve tecrit kırılmış olur."
'HERKES SES ÇIKARMALI'
Çakmak, barış ve demokratikleşmenin Mezopotamya coğrafyası için "hakikat" olduğunu, bu "hakikatin" önünü tıkayan temel noktanın ise Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğunu vurguladı. Çakmak, şöyle devam etti: "Çözüm noktasındaki temel argüman ve yol da İmralı'da tecridin kaldırılmasıdır. Bu hakikate ulaşmak ve ülkedeki insanların birbirleriyle huzurlu, kardeşçe ve barış içinde yaşayabilmeleri için bu yolun açılması gerekiyor. Biz hukukçuların temel gayesi müvekkillerimiz üstündeki bu tecridin sonlandırılmasıdır. Biz hukuki bir taleple geliyoruz. Ama bu hukuki talebin yansımaları bir coğrafyanın tamamını etkiliyorsa burada ülkede yaşayan ve ülkenin geleceğine dair kendini sorumlu hisseden herkesin buna karşı ses çıkarması gerekiyor."
MA / Ömer İbrahimoğlu