DÎLOK - PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecridi karşı cezaevinde yaşamına son veren Ayten Beçet'in annesi Fatma Beçet, tutsakların açlık grevi eylemlerine dair "Bu yükün sadece tutsakların üzerine kalmasını istemiyoruz" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde başlatılan açlık grevi eylemi, 30 Nisan 2019’da ölüm orucuna dönüşmüştü. 200 gün süren eylemler sırasında İmralı’da uygulanan tecride karşı Zülküf Gezen (33), 17 Mart'ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde; Ayten Beçet (24), 23 Mart'ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde; Zehra Sağlam (23), 24 Mart'ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Medya Çınar (24), 25 Mart'ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Yonca Akici, 9 Mart’ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde; Siraç Yüksek, 2 Nisan’da Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde; Mahsum Pamay ise 5 Nisan’da Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşamına son vermişti.
Eylemler sonucunda PKK Lideri Öcalan’ın avukatları, 8 yıl aradan sonra 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde müvekkilleriyle 5 görüşme sağladı. Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine 26 Mayıs'ta açlık grevi ve ölüm orucu sona erdi. İmralı’da tutulduğu süre boyunca ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefon görüş hakkını kullanabilen Abdullah Öcalan, sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili kaygılar üzerine ikinci kez 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan’la yine telefonla görüşme sağlayabildi. Yarıda kesilen bu telefon görüşmesinden sonra Abdullah Öcalan’dan 988 gündür haber alınamıyor.
BEÇET'İN MESAJI
Yaşamına son veren tutsaklardan Ayten Beçet, gerçekleştirdiği eyleme dair geride bıraktığı mektubunda şu ifadelere yer vermişti “Sürece doğru nasıl cevap olunur diye arayışa girdiğim günlerde 17 Mart 2019'da Heval Zülküf Gezen bana ne olursa olsun nasıl doğru temelde sürece cevap olunabileceğini ve özgürleşmek isteyen insanın özgürleşmek ve tecridi kırmak için hiç bir şeyin önüne engel olamayacağını gösterdi. Önderliğe verdiğim sözle ve bunun farkındalığıyla bu hamleye katılım yaptım. Şahsımda tüm Kürt halkını, Botan ve metropol halkını daha güçlü ve bilinçli bu hamleye kattım. Heval Zülküf şahsında arınıp tecridi kırmak için seslerini daha da yükseltmeliler. Bir adım atmak için ilk defa kendimi bu kadar özgür hissediyorum. Beynim ve ruhumla önderlik ile buluşmanın heyecanıyla daha anlamlı ve onurlu bir yaşamla komutanım Heval Zülküf Gezen'in bize miras bıraktığı bu direniş çemberini büyüterek sürece cevap olmanın inancıyla. Bijî berxwedana zindana. Kahrolsun uluslararası komplo ve tecrit”
'KİMSENİN CİĞERİ YANMASIN'
23 Mart 2019’da yaşamına son veren Ayten Beçet’in annesi Fatma Beçet, Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde 27 Kasım tarihinde başlatılan açlık grevleri ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alınamamasına dair ajansımıza (MA) konuştu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin biran önce kaldırılıp fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirten Beçet, “Bizim ciğerimiz yandı, hiçbir annenin ciğerinin yanmasını istemiyoruz. Anneler bir araya gelerek bir birine el vererek buna izin vermemeli. Kürt, Türk ya da başka bir etnikten fark etmez hiçbir annenin gözünün yaşı artık akmamalı” dedi.
'TECRİT POLİTİKASI SONUÇ VERMEZ'
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde başlatılan, 30 Nisan 2019’da ölüm orucuna dönüşen ve 200 gün süren eylemleri hatırlatan Beçet, yeniden tecridin başlatılmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. “Tecridin sürdürülmesinde rolü olan kişileri kınıyorum” diyen Beçet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün tecrit bütün cezaevlerinde var. Bu kirli politikalar sonuç vermez. Biz çocuklar ölmesin, kan akmasın dedikçe tecrit derinleştiriliyor, savaş sürüyor. Bu tecride, savaşa, anneler hep birlikte dur demeli."
DIŞARIDAKİLERE ÇAĞRI
Türkiye ve Kurdistan kenetlerinde bulunan cezaevlerinde siyasi politik tutsakların açlık grevi başlattığını televizyonda gördüğünde duygulandığını belirten Beçet, “Bu yükün sadece cezaevlerinde tutulan tutsakların üzerine kalmasını istemiyoruz. Sayın Öcalan fiziki özgürlüğüne kavuşursa barış gelir. Tutsakların talepleri bizim taleplerimiz. Hiç kimse tutsakları yalnız bırakmamalı ve her yerde seslerini yükseltmeli. Barış için asker annelerinin de elinden geleni yapması gerek. Bütün herkes bu tecride karşı ayağa kalkmalı. Tecrit kırılmaz ise barış gelmez. İmralı’da tecrit kalkmadığı sürece bizim üzerimizde de tecrit kalkmaz. Biz barış istiyoruz. Biz kimseden haksız bir talepte bulunmuyoruz. Barış istemek bizim en meşru hakkımız” şeklinde konuştu.
MA / Emrullah Acar