HABER MERKEZİ - Afganistan'da son 4 yılda en az 4 bin 300 şüpheli kadın ölümünün kayıtlara "intihar" olarak geçtiğini söyleyen Mor Cumartesi Hareketi üyesi Aisha, "Ülkede kadınların durumu son derece endişe verici” dedi.
Taliban, 11 Eylül saldırıları sonrası 2001'de ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin müdahalesiyle Afganistan'da iktidardan uzaklaştırılmıştı. ABD'nin 2021'de askerlerini Afganistan'dan çekme kararı almasının ardından ise Taliban yeniden kontrolü ele geçirdi. Taliban'ın yönetimi ele geçirmesiyle kadın ve kız çocuklarına yönelik oldukça baskıcı bir ortam oluştu. Kadın ve kız çocuklarına yönelik her gün yeni yasaklar getirilirken, 17 Eylül 2021 Taliban, yani yönetimi ele geçirdikten sadece bir ay sonra Kadın Bakanlığı'nı kapattı ve yerine Fazilet Yayma ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı kurdu. Taliban'ın bu kararının ardından eğitim, sağlık, sosyal yaşam gibi birçok hak da kadın ve kız çocuklarının elinden alınmış oldu.
3 YILDA BİN 300 ŞÜPHELİ ÖLÜM
Ülkede kadınların yaşadıkları sorunlar Taliban'ın yönetime gelmesiyle derinleşirken, "intihar" olarak servis edilen şüpheli kadın ölümlerinde de artış yaşanmaya başladı. Her ne kadar Taliban'ın yönetimi ele geçirmesiyle kadın haklarında bir gerileme yaşansa da, Taliban'dan önce de ülkedeki erkek egemen bakış ve şeriat kuralları kadınlara yaşam hakkı tanımıyordu. Öyle ki, Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu'nun (AIHRC) hazırladığı bir rapora göre; yalnızca 2020 yılında 3 binden fazla kadının intihar ettiği belirtildi. Ancak intiharla ilgili birçok olayın bildirilmemesi nedeniyle gerçek sayının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin ardından ise 2 yılda en az bin kadın "intihar etti" denilerek şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Mor Cumartesi Hareketi'nin verilerine göre ise son bir yılda 300'den fazla kadın "intihar" denilerek yaşamını yitirdi.
Hala Afganistan'da kadın hakları alanında çalışma yürüten ve güvenlik gerekçesiyle soyadını vermeyeceğimiz Mor Cumartesi Hareketi'nden Aisha, Afganistanlı kadınların durumunun endişe verici olduğunu kaydetti.
TALİBAN'IN TARTIŞMALI 'İSLAM HUKUKU'
Taliban'ın tekrar yönetimi ele geçirmesinin kadın yaşamı üzerinde olumsuz etkiler yarattığını vurgulayan Aisha, "Taliban yönetimi altında kadın hakları ciddi biçimde kısıtlandı. Kadınların çalışmasına, kız çocukların eğitim görmesine izin verilmiyor. Kadınların evlerinden çıkarken bir erkek akrabanın yanında olması isteniyor. Ayrıca kadınlar burka giymeye zorlanıyorlar" ifadelerini kullandı.
Taliban’ın katı kurallarını kabul ettirmek için "İslam hukukunu" öne sürdüğünü belirten Aisha, Taliban’ın "İslam hukuku" yorumunun kabul edilmediğini ve tartışmalı olduğunu söyledi.
'İNTİHARLARIN NEDENİ KISITLANAN YAŞAM'
Ülkede "intihar" denilerek yaşanan şüpheli kadın ölümlerindeki artışa dikkat çeken Aisha, "Bu intiharların ardındaki nedenler, zorla evliliklerden aile içi şiddete, yoksulluktan eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliğine kadar çok yönlüdür. Milyonlarca kişiyi yerinden eden ve pek çok kişiyi de yoksulluğa sürükleyen ülkede devam eden çatışmalar bu durumu daha da kötüleştiriyor. Taliban'ın yönetimi ele geçirmesi kadın haklarında geriye gitme tehlikesi doğurdu, ancak elbette intiharları sadece Taliban yönetimine indirgemek yanlış. İntiharlar daha komplike ve karmaşık, sosyolojik, ekonomik yönleri de var" değerlenmesinde bulundu.
GERÇEK RAKAMLAR RESMİ VERİLERİN ÜSTÜNDE
Kadın intiharı rakamlarında Taliban'ın eksik bildirmesi ve bilgilerin gizlenmesi nedeniyle gerçek sayıya ulaşmanın güç olduğunu ifade eden Aisha, sivil toplum örgütlerinin verilerinin oldukça yüksek olduğunu belirtti. Aisha, sözlerini şöyle sürdürdü: "Verilere göre her ay en az dokuz ila on bir kadın intiharına ilişkin rapor hazırlanıyor ve bunların çoğu genç kızlar. Ancak gerçek sayının çok daha yüksek, muhtemelen yüzlerce olabileceğine inanıyor. Raporlara gerçek sayının yansımaması eksik raporlama, ailelerin rapor verme konusundaki isteksizliğine ve medyada yer almasını engellemeye çalışma ve Taliban'ın baskısına bağlanıyor."
DAYANIŞMANIN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ
İntihar vakalarının artışında birçok faktörün rol oynadığını vurgulayan Aisha, "Afganistan'da intihar vakalarındaki artışın ana nedeni olarak özellikle kadınların yaşam standartlarının kötüleşmesi var. Taliban'ın uyguladığı eğitim ve istihdam yasağı, yaygın bir depresyona yol açtı ve yoksulluk içinde yaşayan ailelerin zaten zor durumda olan ekonomik koşullarını daha da kötüleştirdi. Zorla evlilikler, aile içi şiddet ve sosyal olanaklardan yoksunluk, Afgan kadınlarının yaşadığı çaresizlik ve umutsuzluğu daha da artırıyor. Bu acil konuya dikkat çekmek ve Afgan kadınlarının refahını ve haklarını güvence altına almak için uluslararası dayanışma ve savunuculuk şart" diye konuştu.
İNTİHAR VERİLERİNİN PAYLAŞILMASI YASAKLANDI
Taliban'ın 2021 yazından bu yana intihar verilerinin paylaşılmasını yasaklandığını söyleyen Aisha, "Sağlık görevlileri, Taliban’ın güncel istatistikleri paylaşmasını yasakladığını söylüyor. Ancak halk sağlığı krizine dikkat çekmek için sağlıkçılar Ağustos 2021 - Ağustos 2022 tarihleri arasındaki intihar oranlarını açıkladı. Bu oran Afganistan'ın dünya çapında erkeklerden daha fazla kadının intihar ettiği ülkelerden biri olduğunu gösterdi. 11 ilden yalnızca birinde intihar sonucu yaşanan ölümlerin çoğunun erkek olduğu görülüyor. Bu il de genelde erkelerin İran'a yasa dışı yollardan geçmeye yönelik tehlikeli girişimlerin ana sıçrama noktası olan Nimruz. Sınırı geçme girişimlerinde başarısız olanlar bazen orada kendi hayatlarına son veriyor. Diğer her yerde intihar nedeniyle ölenlerin veya kendilerini öldürmeye çalıştıktan sonra tedavi altına alınanların çoğunluğunu kadınlar ve kızlar oluşturuyor. İntihar ölümlerinin dörtte üçünden fazlasını kadınlar oluşturuyor" ifadelerinde bulundu.
Afganistan’da şüpheli kadın ölümleri ve intiharlarının ciddi bir insan hakları sorunu olduğunu belirten Aisha, "Uluslararası toplumun durumu dikkate alması ve Afgan kadınlarının güvenliğini, onurunu ve haklarını güvence altına almak için çalışması hayati önem taşıyor" dedi.
MA / Berivan Kutlu