ANKARA- Ağır hasta tutsakların durumuna dikkat çeken HEDEP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, tutsakların ölüm sınırına geldiğinde tahliye edilmesine tepki göstererek, “İçeride bu ölümler olmasın diye tahliye ediliyorlar” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis Genel Kurulu’nda söz aldı. Amed’in Dîcle ilçesine bağlı Gündüz Köyü’nde trafonun söküldüğünü ve 20 gündür köye elektrik verilmediğini paylaştı.
GÜNDÜZ KÖYÜ GÜNDEMİNE ALDI
Köylülerin bu nedenle suya erişmediğini ve 80 haneli köyün büyük bir mağduriyet yaşadığını paylaşan Oluç, köylülerin kendilerine ulaştığını ve bu durumu aktardığını kaydetti. Oluç, “Köylüler fatura borçlarının ve kaçak kullanım tespitinin olmadığını, elektrik kesintisinin sebebini bilmediklerini ifade ediyorlar. Şimdi biz soruyoruz iktidara, cevap gelirse seviniriz: Dicle’nin Gündüz köyünün elektriği neden kesilmiştir, bilmiyoruz; köye elektrik sağlayan trafo neden götürülmüştür, bilmiyoruz; trafonun geri getirilmemesinin sebebi nedir, bilmiyoruz; elektrik kesintisiyle ilgili köy sakinlerine neden bilgilendirme yapılmamıştır, bilmiyoruz; Gündüz köyüne elektrik ne zaman sağlanacaktır, bilmiyoruz” diyerek, tepki gösterdi.
DEDAŞ’IN İTİRAFINI PAYLAŞTI
Gündüz köyünde AKP’ye sadece 3 oy çıktığını ve nedeninin bu olup olmadığını soran Oluç, ayrıca bir DEDAŞ yetkilisinin bu durum nedeniyle elektrik kesintisi yaptıklarını itiraf ettiğini söyledi. Oluç, “Şimdi, bir de siyasi var ağzından kaçırmış olan bunu ama hadi şimdi onun adını vermeyeyim, onu sonra konuşacağız. Fail kim, bunu yapan? Tabii ki DEDAŞ. Yani DEDAŞ’ın, biliyorsunuz, Kürdistan coğrafyasında bütün köylülere, bütün elektrik kullananlara yönelik zulmü ve işkencesi bitmedi, yıllardır bunu konuşuyoruz, bitmedi. Ya, ayıptır, günahtır, bu DEDAŞ bu zulmü bitirsin; Gündüz köyündeki elektrikler bir an evvel sağlansın” diye konuştu.
DÜŞMANLIK HUKUKU
Hasta tutsakların yaşadığı ihlallere de işaret eden Oluç, “Burada defalarca yaşamı devlet kontrolü altında damla damla eriyen, göz göre göre ölen hasta tutsakların yaşam hikâyelerinden bahsettik, ‘Ölümler olmasın. İnsanlar, hasta tutsaklar ve yaşlı tutsaklar özellikle son dönemlerini ailelerinin yanında geçirsinler’ dedik. Bunu söylerken de siyasi ayrım yapmadık. Kim olursa olsun, ister 28 Şubatçılar, isterse şu ya da bu davadan hükümlü ya da tutuklu olanlar, hepsi için bunu söyledik. ‘Ölümler olmasın’ dedik ama maalesef hukuk değil, bir düşmanlık hukukuyla karşı karşıya kaldık uzun zamandır. Son örnek Cemal Tanhan. Kimdir Tahnan? Otuz yıldır cezaevindeydi, 68 yaşındaydı, kısa bir süre önce felç geçirmişti Tanhan, 4’üncü evre kanserdi, konuşma yetisini de kaybetmişti, bu hâliyle tedavisi için defalarca açıklama yapıldı, talepte bulunduk, iş işten geçtikten sonra hastaneye yatırıldı” ifadelerini kullandı.
AĞIZ İÇİ ARAMAYA TEPKİ
Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani bu kişi ölüyor, bari içeride bu ölüm olmasın diye dışarı çıkardı cezaevinden. Zaten otuz dokuz gün sonra da Cemal Tanhan hayatını kaybetti. Bu kadar büyük hukuksuzluklar, bu kadar büyük zulüm gerçekten çekilebilir gibi değil ve cezaevindeki yaşlı ve hasta tutsakların sorunları her gün aileleri tarafından bize iletiliyor. Bir kez daha Adalet Bakanlığını bu konuda uyarmak istiyoruz. Tabii, cezaevi deyince, sadece bu değil, başka sorunlar da var. Bir konu daha var, kısaca ona değinmek istiyorum. Kırşehir S Tipi Cezaevi… Kısa süre önce Beşikdüzü Cezaevinden buraya, aralarında ağır hasta tutsak Özgür Gürbüz’ün de olduğu yoğun sürgünler oldu; çıplak arama ve saldırıyla karşılaşıldı, bu rapor edildi. Acil halledilmesi gereken bir konu var, buradan bir kez daha Adalet Bakanlığına da sesleniyorum: Ya, bu ağız içi arama meselesi var; bu bir işkenceye dönüşmüş vaziyette ve bu ağız içi arama olduğu için cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler revire çıkmıyorlar ve gerçekten bundan dolayı da sağlıklarından oluyorlar günbegün” diye belirtti.