AMED - MA Editörü Abdurrahman Gök, hakkında verilen tahliye kararı sonrası Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden çıktı. Hakikati yazmaya devam edeceğini vurgulayan Gök, “En fazla korktukları şey hakikatti. Bu hakikat sonlarını getirecek” dedi.
Amed'de 2017 Newroz'u kutlamaları sırasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un polis tarafından katledilişini fotoğraflayan Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Abdurrahman Gök, hakkında açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri iddiasıyla açılan davanın 2’nci duruşmasında tahliye kararı çıktı. "Örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla suçlanan gazeteci Gök, hakkında verilen tahliye kararı sonrası yaklaşık 8 aydır tutsak bulunduğu Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden çıktı.
Gök’ü cezaevi önünde ailesi, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve Güneydoğu Gazeteciler Derneği çiçek ve alkışlarla karşıladı.
‘HAKİKAT SONLARINI GETİRECEK’
Cezaevi çıkışı konuşan Gök, çıktığı için mutlu olduğunu fakat içeride bulunan meslektaşları adına üzüntü duyduğunu belirtti. DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve MA Editörü Sedat Yılmaz’ın duruşmalarını hatırlatan Gök, “Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz benim çalışma arkadaşlarım, dostlarım cezaevindeler. Aslında onlarda aynı benim gibi boş gerekçelerle tutuklular. Dicle adliyede beni uğurlamaya gelmişti ama 2 gün sonra onun tutuklama haberini aldığımda gerçekten kendimden daha çok üzüldüm. İnsan tam sevinemiyor o yüzden. Ülkenin içerisinde bulunduğu durum faşizan hükümet er geç yıkılacaktır. Buna olan inancım, umdum tam. Çünkü hiçbir faşist yönetim, sistem uzunca kendini sürdürememiştir, muhakkak sonu gelmiştir. Bu faşist yönetimin sonu da hakikatle gelecek. En fazla korktukları şey hakikatti. Bu hakikat sonlarını getirecek” ifadelerini kullandı.
‘HAKİKATE OLAN İNANCIMI YİTİRMEDİM’
Duruşmada itirafçılık yapan kişinin hal ve hareketine dikkat çeken Gök, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Ürettikleri itirafçı bile afallamaya başladı. Sorulan sorular karşısında ne diyeceğini şaşırdı. Sağına soluna bakmaya başladı. Çünkü yalan üzerine, tamamen emniyetin yönlendirmesi ile bir ifade verdirilmeye çalışılmış. Zaten savcı dinler dinlemez de tahliye talep etti. 8 aydır ben hukuksuz bir şekilde tutukluydum. Ama 8 ay boyunca hakikate olan inancımı hiç yitirmedim ve özgürlüğümü hiçbir zaman vicdanıma yeğlemedim. Her zaman vicdanım önde geldi. Arkadaşlarım da hiçbir şekilde hakikat uğruna var olan gerçeklikten taviz vermedikleri için tutuklular. Bunun bir bedeli var, herkes bu bedeli ödüyor. Umut için savaşanlar bu bedeli ödüyor. Dün 31 yıl 3 ay boyunca cezaevinde tutulan ve bütün çocuklarının mürvetini, torunlarını dahi görememiş, 70 yaşın üzerinde, defalarca anjiyo olmuş, hasta tutuklular listesinde olan Ali amcayı tahliye ettik buradan. Onun sevinci inanın benim serbest bırakılmamdan çok daha fazla. Hemen 2 gün önce 30 yıl boyunca tutuklu bulunan 2 amca çocuğu Faysal ve Takyeddin serbest kaldılar.
Umarım bu duvarların arkasında haksız, hukuksuz şekilde tutuklu bulunan herkes bir gün fiziki özgürlüğüne kavuşur. Çünkü ben onların fikren özgür olduklarına 8 ay boyunca tanık oldum. Onlarla tanıştığım için mutluyum. Burası da gazetecilik alanının bir koluydu bana göre. Çünkü biz dışarıda hakikate tanık oluyoruz ama bu cezaevine geldikten sonra bu duvarların arkasında o kadar çok büyük hukuksuzluğa uğramış ve tutuklanmış insan var ki… Büyük bir bölümü aynı benim davamda olduğu gibi gizli tanıklarla, aslı astarı olmayan iddialarla tutuklular. 8 yıldır davaları görülenler var. 10 yıldır tutuklu olanlar ve hala Yargıtay’da, AYM’de davaları olanlar var. Umarım bir an önce bu sistem değişir. Bu özgürlük mücadelesiyle olur. Bu dışarıdaki her bir bireyin, bütün toplumun özgürleşmesi için vereceği mücadeleyle olur.”
SAVAŞ ALANLARINDA KULLANDIĞI ŞAPKAYI TAKTI
Savaş ve çatışma alanlarında kullandığı şapkayı takan Gök, “Bu şapkayı savaş, çatışma alanlarında bu hale getirdim, eskittim. Umarım bir daha çatışma, savaş olmaz. Ama bir yerde de bir çatışma varsa, hakikate yönelik bir saldırı varsa, en yakınında olmak için hep mücadele edeceğim. Her zaman için hakikate en yakın noktadan hakikati aktarmaya çalıştım bütün gazeteci arkadaşlarımız gibi” diye kaydetti. Kendisi gibi tutuklu bulanan ve 16 Mayıs’ta tahliye olan Gazeteciler Berivan Altan ve DFG Eşbaşkanı Serdar Altan’la yaptığı telefon görüşmelerinin dosyaya delil olarak konduğunu hatırlatan Gök, mahkemenin buna itibar etmediğini ve tahliyesine karar verdiğini söyledi.
‘KEMAL KURKUT HAKİKATİNİ YANSITMAYA DEVAM EDECEĞİM’
Dosyadan beraat de çıkacağına emin olduğunu belirten Gök, “Kemal Kurkut için 2017’den beri benim üzerimde devam eden baskılara inat, Kemal Kurkut’un hakikatini her mahkemede, her duruşmada, her temas ettiğim insana aktarmaya devam edeceğim. Çünkü Sican annenin en azından çocuğunun haksız, hukuksuz bir şekilde katledilmesine ben tanık olduğumda yıkıldım. Bu nedenle de onun oğlunun hakikatini devam ettireceğim. Kemal Kurkut’un adı her anıldığında benim ismimde anılıyor. Keşke yaşıyor olsaydı ve benim ismim anılmıyor olsaydı ama maalesef öyle bir durum var. O yüzden ben Kemal Kurkut’un ve Kemal Kurkutların hakikatini haykırmaya, yansıtmaya devam edeceğim” şeklinde konuştu.