RIHA - Pirsûs Katliamı davasında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi talebini reddedildi. Katliamda oğlunu kaybeden Mehmet Özkan, "Bu davayı takip ettik diye biz tutuklandık, bize soruşturmalar açılıyor. Bizden ne istiyorsunuz?" diye sordu.
Riha’nin Pirsûs (Suruç) ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ’in bombalı saldırısında katledilen 33 kişinin ölümüne dair firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden davanın 5'inci duruşması görüldü. Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin yanı sıra çok Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Milletvekili Ferit Şenyaşar ile çok sayıda hukuk ve insan hakları örgütü temsilcisi katıldı.
MOTOSİKLET SAHİBİ DİNLENDİ
Katliamı gerçekleştiren DAİŞ'li Abdurrahman Alagöz'ün bindiği motosikletin sahibi olan Fadile Uyanık, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmada tanık olarak dinlendi. Uyanık, katliama dair bilgisinin olmadığını ve iki firari sanığı tanımadığını kaydetti. Uyanık, "Katliamda kullanılan motosiklet bana ait değil. İsimleri geçen hiç kimseyi tanımıyorum" iddiasında bulundu. Avukatlar, motosikletin resmi olarak Uyanık adına kayıtlı olduğunu hatırlattı.
Mahkeme başkanı Uyanık'a teşekkür ederek, SEGBİS'i sonlandırdı.
'BİZDEN NE İSTİYORSUNUZ?'
Katliamda yaşamını yitiren Uğur Özkan'ın babası Mehmet Özkan, "Tanığı dinledik ve mahkemeyi çok taraflı gördük. Hakimin bu güne kadar teşekkür ettiğini görmedim" dedi. Özkan, "Bizi birinci sefer DAİŞ mağdur etti, ikinci kez mahkemeniz, üçüncü kez Antep İstinaf ve dördüncü kez evimde mağdur edildim. Psikolojim bozuldu. Ailem bana 'Gitme seni de öldürecekler' diyor. Birçok aile geliyorduk buraya. Avukatlarımız tutuklandı. Mezarlarımız yıkıldı. Ailelerimiz tehdit ediliyor. Biz ne yaptık? Niye bu kadar mağdur ediliyoruz?" sözleriyle mahkemenin tutumuna tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı, teşekkür ettiği için Özkan'dan özür diledi. Bugüne kadar mahkemeden talep ettikleri onlarca talebin ret edildiğini hatırlatan Özkan, "Bu davayı takip ettik diye biz tutuklandık. Bize soruşturmalar açılıyor. Bizden ne istiyorsunuz? Hani adalet? Sanıklar elini kolunu sallayarak geziyor. Bize yol gösterin" ifadelerini kullandı.
'AHMET DAVUTOĞLU DİNLENSİN' TALEBİ
Katliam tanığı Yalçın Demir, "Ahmet Davutoğlu kendini ihbar ediyor ama bir ifadesi dahi alınmıyor. Bu dava biz bitti demeden bitmez. 33 yoldaşımızın hesabını soracağız. Eğer bu davayı bitirmek istiyorsanız bizim ve avukatlarımızın taleplerini karşılayın. Bazı tanıklar bağlanıyor ve yalan beyanda bulunuyorlar. Ahmet Davutoğlu buraya gelmediği sürece biz fail olarak devleti göreceğiz. Ahmet Davutoğlu’nun buraya gelip dinlenmesini istiyoruz" diye kaydetti.
'ABDULLAH ÇİFTÇİ TANIK OLARAK DİNLENSİN'
Katliam tanıklarından Soner Çiçek, sanık, tanık ve mağdurların birbirine karıştığını söyledi. Çiçek de Davutoğlu’nun neden dinlenmediğini sorarak, "Başbakanlık yapmış bir zat. Bütün duruşmalarda talep ediliyor ama getirilmiyor. Doğal olarak insanlar sorar 'Devlette mi bu işin içinde mi?' diye" şeklinde konuştu.
Suruç için Adalet Platformu avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, dosyada adı geçen herkesin tanık olarak dinlenmesini istedi. Özbingöl, dönemin siyasetçilerinin ve mülki amirlerinin dinlenmesini de isteyerek, "Bu konuda ara mahkeme kararları mevcut ama gerçekleşmedi. Ahmet Davutoğlu da bunlardan biri" dedi.
Avukat Serdil İzol, tanık Uyanık'ın yalan beyanda bulunduğunu söyledi. İzol, "Yalan beyanda bulunduğu için Uyanık hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz" dedi. Katliama dair kayıp görüntülerin bulunup dava dosyasına eklenmesini isteyen İzol, "Abdurrahman Alagöz'ün katliam yapacağı bilgisi vardı. Katliam günü GBT yapıp bırakan kolluk güçlerinin dinlenmesini daha önce talep ettik ama karşılanmadı. Fadile Uyanık'ın Antep'te yargılandığı dosya bizim dava dosyamıza eklenmeli. Dönemin Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi tanık olarak dinlenmeli. Ankara katliamı davasına eklenen tape kayıtları için bilirkişi raporu hazırlanmasını, Suruç Katliamı ile ilgili bir emare varsa dava dosyamıza eklenmesi gerek. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin eşleri Türkiye'ye getirildi ve Suruç katliamına dair tek soru sorulmadan serbest kaldılar. Katliam insanlığa karşı işlenen bir suç, davanın bu şekilde ele alınmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'SANIKLAR ŞAM VE İDLİP'TE'
Avukat Sezin Uçar, meslektaşlarının taleplerini yineledi. Uçar, sanıklardan birinin Şam, diğerinin İdlip'te olduğuna dair belgelerin mevcut olduğunu kaydetti. Uçar, "İdlip Türkiye denetiminde ve orada yaşayan birini getirip yargılayamıyoruz. Suçluların iadesi ile ilgili anlaşmalar var. Biz Şam'da cezaevinde olduğu yönünde istihbarat bilgisi olan kişiyi talep edelim. Biz talep edelim Suriye yetkilileri değerlendirsin. Ama bu yönde bir talep yok. Gerçek sanıkları getirmediğimiz sürece bir sonuca varamayız. İlhami Bali arandığı zaman da Konya'da tedavi edildiği yönünde bir belge var. Yapılan yazışmalar sonrası farklı bir belge sunuldu. Bu çelişkinin araştırılmasını ve kayıtlar değiştirildiyse kim tarafından değiştirildiğinin tespitini istiyoruz. Değiştiren kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmalı" diye konuştu.
Avukat Ruken Gülağaçlı, dava dosyasındaki çelişkilere değindi. Tüm sorumluların yargılanması gerektiğini vurguladı.
Riha Baro Başkanı Abdullah Öncel, avukatların bütün taleplerinin karşılanması gerektiğini vurguladı.
ÖHD Genel Merkez yöneticisi Nurettin Kuzu, avukatların 8 yıldır taleplerin karşılanmadığına dikkati çekti. ÖHD Riha Şube Eşbaşkanı Meral Halat ve İbrahim Öyke ile katılan diğer avukatlar da eksik hususları giderilmesi ve meslektaşlarının taleplerinin kabul edilmesini talep etti.
Savcı, eksik hususların giderilmesi noktasında mütalaa verdi.
Mahkeme, firari sanıkların yakalama kararının devamına, Fadile Uyanık'ın yargılandığı davanın istenmesi talebinin kabul edilmesine, avukatların Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi talebi başta olmak üzere diğer taleplerinin reddine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 21 Mayıs 2024'e ertelendi.