AMED - Amed'teki Adalet Nöbeti’ne katılan Barış Anneleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit son bulana kadar eylemlerini sürdüreceklerini vurguladı.
Tutuklu Aileleriyle Yardımlaşma Derneği’nin (TUAY-DER) Rezan (Bağlar) ilçesinde “Adalet için tecridi kıralım toplumsal barış için zindanlara ses olalım” şiarıyla başlattığı Adalet Nöbeti, ikinci gününde devam ediyor. Cezaevlerinde 27 Kasım’da başlatılan açlık grevlerine destek için başlatılan eylemde, İmralı’da uygulanan tecridin kaldırılması için 3’er günlük nöbetler tutulacak.
TUAY-DER’deki Adalet Nöbeti’ne katılan Barış Anneleri, Adalet Bakanlığı’na seslenerek, tecridin kaldırılması çağrısında bulundu.
'TECRİT BİR AN ÖNCE KALDIRILSIN'
Barış Annesi Şahide Hayme, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlanması ve özgürlüğü için tüm dünyadan seslerin yükseldiğini hatırlatarak, “Şubat ayına kadar cezaevlerinde açlık grevleri devam edecek. Tecrit kırılana kadar tutsaklar, eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. Bizler de Adalet Bakanı'nın bu tecrit durumunu düşünmesini istiyoruz" dedi.
Cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri eylemlerinde ölümlerin ve kalıcı hastalıkların yaşanmaması için Adalet Nöbeti tuttuklarını ifade eden Hayme, “Tecridin kaldırılması ve tutukluların grevine destek için nöbet başlattık. Tecridin bir an önce kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.
Tecridin kaldırılması için Adalet Nöbeti başlattıklarını kaydeden Barış Annesi Emine Al, “Bizler çocuklarımızın eylem kararını destekliyoruz. Tecrit kalkana kadar bizler de nöbeti sonlandırmayacağız" dedi.
ADALET BAKANLIĞI'NA ÇAĞRI
Tecrit kalkana ve cezaevlerindeki eylemler sonlanana kadar Adalet Nöbeti’ni sürdürecekleri mesajını veren Barış Annesi Müşeher Ülker, şunları söyledi: “Bu tecridi 33 aydır derinleştiriyorlar. Bu nedenle bütün tutuklular açlık grevine girdiler. Bu kabul edilebilir bir şey değil." Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslenen Ülker, “Adalet Bakanı yürek acısını biliyorsa, apar topar Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırsın. Bütün cezaevlerindeki baskılar da hemen kalksın" dedi.
‘AİLELER DE İŞKENCEYE MARUZ KALIYOR’
Açlık grevindeki tutukluların, dil, kültür ve varlık mücadelesini verdiği için tutuklandığının altını çizen Ülker, "Eğer onlara desteğimiz olmazsa, Kürt halkının varlığı için mücadele edenleri görmemiş oluruz. Kendi varlığımıza sahip çıkmamış oluruz. Tecridi kaldırmak çok zor değil. Abdullah Öcalan konuşursa, tecrit kaldırıldı derse, bu işkence son bulur. Tecrit kaldırılırsa ülkedeki zorluklar da son bulur. Tecritle beraber aileler de işkenceye maruz kalıyor. Onurlu bir barış ve adalet için tecridin sonlanmasını istiyoruz" ifadelerinde bulundu.
‘ABDULLAH ÖCALAN ÖZGÜR OLMALI’
Tutuklulara destek olmak ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için Adalet Nöbeti’ne başladıklarını ifade eden Barış Annesi Meryem Soylu ise, “Bir an önce insan hakları, demokrasi ve barış isteyenler, Adalet Bakanlığı, ellerini vicdanına koysun. Dünyanın hiçbir yerinde bir halkın liderinin tecrit altında tutulduğu görülmemiştir. Bu dünyanın hiçbir kanununda yoktur. Bir an önce tecrit kaldırılıp, Abdullah Öcalan özgür olmalıdır. Onun özgürlüğünü istiyoruz" diye konuştu.
‘HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN’
Halka, tutuklu ailelerine de seslenen Soylu, tecridin sonlanması için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini belirtti. Cezaevlerindeki grevin 15 Şubat tarihine kadar sürecek olacağını hatırlatan Soylu, cezaevlerinde cenazelerin çıkmasını istemediklerinin altını çizerek, "Herkes bu eylemlere destek vermeli. Tecridi kırmak, cezaevlerindeki tutukluların açlık grevini ölüm orucuna çevirmesini engellemek için herkes destek vermelidir. Birliği sağlarsak bu tecrit kırılır. Artık yeter, bu vahşet sonlanmalı. Halkımız buna karşı ayağa kalkmalıdır" diye belirtti.
Barış taleplerini tecrit kırılana kadar sürdüreceklerini ifade eden Barış Annesi Rahime Çalışkan da şunları söyledi: “Zindandaki siyasi tutsaklarımızı, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için destekliyoruz. Bir an önce barışın sağlanmasını, cezaevlerindeki tecridin kaldırılması ve annelerin ağlamamasını istiyoruz."
MA / Müjdat Can - Mehmet Güleş