AMED - Tutsakların açlık grevi eylemleriyle Türkiye’deki “en büyük hukuksuzluğa" karşı ses çıkardıklarını belirten MED TUHAD-FED yöneticisi Fırat Taşkın, “Bu, toplumun tüm dinamiklerine verilen bir mesajdır” dedi.
İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde bulunan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 33 aydır haber alınamıyor. Aile ve avukatların görüş başvurularının reddedilmesiyle derinleştirilen tecrit, gelinen aşamada haber alınamama haline dönüştü. Abdullah Öcalan’dan haber alınamama haline karşı 10 Ekim’de dünya çapında 74 merkezde eş zamanlı "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyası başlatıldı. Cezaevlerinde bulunan binlerce tutsak, İmralı tecridine karşı kampanya kapsamında 27 Kasım’da açlık grevi eylemi başlattı. Haber alınamama haliyle sürdürülen İmralı tecridi ve buna karşı tutsakların başlattığı açlık grevi eylemini değerlendiren MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi avukat Fırat Taşkın, eylemlere ses olunması çağrısı yaptı.
HÜCRE İÇERİSİNDE HÜCRE CEZASI
İmralı F Tipi Cezaevi’nde Abdullah Öcalan’a hücre içinde hücre cezası verildiğini dile getiren Taşkın, derinleştirilen tecridin topluma sirayet ettiğini ve en büyük etkinin cezaevlerine olduğunu söyledi. İmralı tecridinde Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ve uluslararası kurumların sorumluluğuna işaret eden Taşkın, “1990'lı yıllar ve 2000'li yılların başında E ve F Tipi hapishanelerine getirilmeye çalışılan hücre sistemine bile CPT açıklama yapabiliyorken, şu an bu kadar yoğun tecridin uygulandığı İmralı Ada Hapishanesi'ne dair tek bir açıklama yapmadı. Ziyaretine dair raporlar kamuoyuyla paylaşılmamaktadır" diyerek tepki gösterdi.
Tecrit sistemi sonucunda tutsakların birçok haktan mahrum bırakıldığını aktaran Taşkın, “Terörle Mücadele Kanunu” (TMK) ile başlayan, F ve E Tipi cezaevleriyle devam eden tecridin, bugün S ve Y Tipi cezaevleriyle sürdürüldüğünü kaydetti.
‘KAMUOYU TUTSAKLARA SES OLMALI’
Tutsakların tecrit haline karşı 27 Kasım'da başlattığı süreli-dönüşümlü açlık grevine değinen Taşkın, "Tutukluların Türkiye'deki en büyük hukuksuzluğa karşı ses çıkarıyor olmaları, toplumun tüm dinamiklerine verilen bir mesajdır. Bu çözümsüzlüğün aslında topluma sirayet etmiş olması, bütün sorunların en başat faktörüdür" dedi. Tutsakların şu aşamada girdikleri açlık grevinin farkındalık yaratma amacıyla olduğunun altını çizen Taşkın, bu sürecin devam etmesinin geri dönülmez sonuçlara neden olacağı uyarısında bulundu. Taşkın, "Bizler Türkiye'deki en büyük hukuksuzluğun bir an önce sonlandırılmasını ve bunun çözülmesini istiyoruz. Kamuoyuna düşen görev, tutsakların oluşturmak istediği farkındalığa ses olmaktır. Tutukluların bütün meşru taleplerinin dile getirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Taşkın, sorunların çözümünün İmralı'daki tecridin sonlanması ve bütün toplumsal dinamiklerin yer aldığı çözüm ve diyalog kanallarıyla sağlanabileceğini belirtti.
MA / Müjdat Can