HABER MERKEZİ - Êlih Tabip Odası ile Wan Emek ve Demokrasi Platformu, TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması kararına tepki göstererek, TTB’nin seçilmiş yönetimine yargı eliyle darbe yapıldığını söyledi
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin Ankara 31’inci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevden alınması kararı Êlih’te protesto edildi. Yılmaz Güney Parkı’nda Batman Tabip Odası tarafından yapılan eyleme, SES, görevden alınarak, yerine kayyım atanan Êlih Belediyesi Eşbaşkanı Songül Korkmaz, DBP MYK Üyesi Murat Kılıç, HEDEP, DBP, Êlih Emek ve Demokrasi Platformu yöneticileri destek verdi.
“Hekimler susmaz, TTB susturulamaz” pankartının açıldığı açıklamada konuşan Êlih Tabip Odası Başkanı Sertaç Adıgüzel, kayyım uygulamalarının darbe pratiği olduğunu belirtti. “TTB kurulduğu günden bu yana toplumcu hekimliği savunmuş, halk sağlığını öncelemiş, sağlığın belirleyicileri olarak da Dünya Sağlık Örgütünün tanımladığı biyolojik, fiziksel, psikolojik olarak iyilik halinde olma tanımına siyasal iyilik halini de eklemiştir” diyen Adıgüzel, “TTB 12 Eylül Askeri diktatörlük koşullarında ölüm cezasına karşı durmuş, 90’lı yıllarda yayınladığı Güneydoğu raporu ile faili meçhul cinayetlere ve Kürt sorunun barışçıl çözümüne vurgu yapmış, 2000 li yılların başında açlık grevi yapanların zorla beslenmelerinin kişi hürriyetinin ve iradesinin gaspı olduğunu belirtmiş, 2018 yılında ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ deklarasyonunu yayınlamış bir demokratik kitle örgütüdür” ifadelerini kullandı.
KİMYASAL SİLAH
TTB’nin savaşın yol açtığı tüm tahribatları bütüncül olarak ele alıp net bir şekilde halk sağlığına zararlı bir durum olduğunu savunduğunu kaydeden Adıgüzel, “Bu minvalde insan sağlığına etki eden biyolojik ve kimyasal silahların da kullanımına karşı olmuş, bu silahların toplumu, çevreyi, hayvanları da etkileyen doğa düşmanı, ekoloji düşmanı bir metot olduğunu da vurgulamıştır. TTB sağlıklı olma hakkının temel insan haklarından olduğunu, özgür kararlar verebilme, güvenli bir ortamda yaşama ve barış halinde yaşama hakkından bağımsız olmadığını vurgulayan savaş karşıtı bir örgüttür” dedi.
İLK DEFA BİR KAMU KURUMUNA KAYYIM ATANIYOR
Türkiye tarihinde bir ilkin gerçekleştirilip kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütüne kayyım atandığını belirten Adıgüzel, “Alternatif baro açma, sarı sendikalar kurma, emek meslek örgütlerinin yasal zeminini ortadan kaldırma çalışmaları yeterli olmadı ki; iş kayyum uygulamasına kadar geldi. Bu uygulama ile mesleklerini etik değerleri ile liyakat sahibi olarak gerçekleştirmeye çalışan emek-meslek örgütleri, sendika, demokratik kitle örgütleri aktivistlerine korku salmak ve özgün çalışmalarına son verilmek istendi” ifadelerini kullandı.
Açıklama “İrademe dokunma”, “TTB susmadı, susmayacak” sloganları ile son buldu.
‘YARGI ELİYLE DARBE YAPILDI’
Wan Emek ve Demokrasi Platformu da Wan-Colemêrg Tabipler Odası binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Biz TTB’yiz görevimizin başındayız” pankartının açıldığı açıklamada, sık sık “AKP sağlığa zararlıdır”, “Kayyımlara teslim olmayacağız” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı.
Açıklamayı platform adına Tabipler Odası Üyesi Ayfer Bostan okudu. Siyasi iktidar ve ortaklarının, her fırsatta hedef gösterdiği TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınma kararına tepki gösteren Bostan, TTB’nin olabilecek en demokratik yöntemlerle, hekimlerin oyları ile seçilmiş yönetimine yargı eliyle darbe yapıldığını söyledi. TTB’nin hekimlik mesleğini etik ilkelerle yaptığını ifade eden Bostan, “TTB merkez konsey üyelerini ancak hekimler yine seçim yoluyla değiştirebilir. Bu demektir ki, TTB Merkez Konseyi’nin görevi olmayan işler yapıp yapmadığına da ancak özgür iradesiyle TTB Genel Kurulu, Kongresi karar verebilir, siyasal iktidar değil. Maalesef kayyımcı bir zihniyetle uzunca bir süredir adım adım gerçekleştirilen kurumsuzlaştırma ve anayasızlaştırma sürecinde söz konusu güvencelerin de hiçbir hükmünün kalmadığı TTB kararıyla bir kez daha açıkça görülmüştür. TTB ve tabip odaları olarak haklılığımızı iyi hekimlik, insan hakları, barış ve demokrasi değerlerinden, gücümüzü ise dayanışmamızdan alıyoruz” dedi.