AMED – Kayıp yakınlarının Amed ve Êlih’teki eylemlerinde, 1994 yılında birlikte gözaltında iken ağabeyinin çığlıklarını duyduğu Ender Toğcu’nun akıbeti ile 8 yıl önce katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin failleri soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla her hafta düzenledikleri eylemlerini 773’üncü haftada sürdürdü. Bir kez daha Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen aileler ve İHD’liler, kayıpların fotoğraflarını taşıdı. Eyleme Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (Med TUHAD- FED) ve kimi sivil toplum örgütü temsilcileri de destek verdi.
Bu haftaki eylemde 1994 yılında Amed kent merkezinde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Ender Toğcu’nun akıbeti soruldu.
Eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, adalet arayışlarının 773’üncü haftasından olduklarını belirterek, “Bu mücadele aynı zamanda toplumun bir kesiminin maruz kaldığı adaletsizliğe karşı bir isyanı, tepkisidir” dedi.
Cezaevlerinde "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlayan açlık grevi eylemlerine dikkat çeken Yılmaz, “Biz buradan mahpusların İmralı Adası’ndaki tecridin kaldırılması ve Kürt sorunu demokratik, barışçıl yöntemlerle çözülmesi talebiyle başlattıkları eyleme kulak verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Cezaevinde yaşanan sorunlar ancak uluslararası kriterlerle çözülebilir” diye konuştu.
Yılmaz, 81 yaşındaki Makbule Özer hakkında ATK’nin verdiği “cezaevinde kalabilir” raporuna da tepki gösterdi. Kararın vicdanları yaraladığını söyleyen Yılmaz, İnfaz Kanunu’ndaki ilgili maddelerin değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Sonrasında 19 Kasım 1994’te kaybettirilen Ender Toğcu’nun hikâyesini İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz paylaştı. Toğcu’nun hikâyesi şöyle:
“Evli ve tek çocuk babası olan Ender Toğcu, 29 Kasım 1994 tarihinde saat 15,00 civarında ağabeyi olan Ali Toğcu’ya, hastaneye yatırılan eşinin yanına gideceğini belirtir ve onun yanından ayrılır. Hastanede o gün refakatçi olarak bulunmakta olan Ender Toğcu’nun annesinin beyanına göre, oğlu o gün hastaneye hiç uğramaz. Aynı gün gece saat 22.30 civarında Ender’in babasının ikamet ettiği eve 7-8 kişilik sivil polisler tarafından baskın düzenlenir. O esnada polisler evde bulunan baba Hüseyin Toğcu ve küçük oğlunu dövmeye başlar. Polisler, baba Hüseyin Toğcu’yu sürekli olarak oğlunun nerede olduğunu sorarak, dövmeye devam eder. Baba Hüseyin Toğcu, korktuğundan dolayı sivil polislere oğlu Ender Toğcu’nun üç gün önce Kayseri’ye dayısının yanına gittiğini söyler. Bunun üzerine polisler babaya ‘Oğlun bizim elimizde, üç gün içinde sana ölüsünü teslim ederiz’ diye tehdit ederek, evden ayrılırlar.
Evden ayrılan sivil polisler daha sonrasında Ender’in ağabeyi olan Ali Toğcu’nun evine giderler. Ali’ye de aynı şekilde Ender Toğcu’nun nerede olduğunu sorarlar. Ali Toğcu, sivil polislere Ender’in saat 15.00 civarında yanından ayrıldığını ve kendisini bir daha görmediğini ifade eder. Bunun üzerine polisler, Ali Toğcu’yu da yanına alarak babasının evine tekrar gelirler ve babaya ‘Evinizde silah var, o silahı bize teslim edeceksiniz’ deyip odunluğa girerek, silahı çıkarırlar. Polisler babasına silahın yerini Ender Toğcu’nun söylediğini belirtip, oradan ayrılırlar.
AĞABEYİ GÖZALTINDA ÇIĞLIKLARINI DUYAR
Aynı gece saat 24.00 sıralarında oradan ayrılan polisler bir süre sonra tekrar eve geri gelip baba Hüseyin Toğcu’ya tutanak imzalatırlar. Polisler oradan ayrılmadan önce karşı komşuya da Ender’in nerede olduğunu sorarlar. Komşuları ise Ender’i tanımadığını ve nerede olduğunu bilmediğini belirtince polisler askerliğini daha önce yapmış olan Ender hakkında ‘Ender asker kaçağı ve onu arıyoruz’ deyip oradan ayrılırlar. Olayın ertesi günü Ender’in ağabeyi Ali, kahvehanede oturduğu sırada Çarşı Karakolu polisleri tarafından kahvehaneden alınıp, üç gün boyunca gözaltında sorguya çekilir. Ağabeyine de Ender’in nerede olduğu sorulur, ağabeyi nerede olduğunu bilmediğini söyleyince polisler, ‘Yalan söyleme, biz onu yakaladık, üzerinde bir liste de çıktı. O listede telsiz ve pil gibi eşyaların fiyatı da yazıyordu’ derler. Ender Toğcu’nun babası Hüseyin Toğcu’nun beyanına göre, Ender’in ağabeyi gözaltında kaldığı sürede Ender’in çığlıklarını ve sesini duyar. Ağabeyi olan Ali Toğcu, üçüncü gün Ergani yolu üzerinde serbest bırakılır.
TÜM GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI
Baba Hüseyin Toğcu, oğlunun kaybedilmesinden sonra her ay Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunur. Fakat kendisine oğlunun gözaltına alınmadığına ve gözaltı kaydının bulunmadığına ilişkin cevaplar verilir. Ancak yapılan tüm girişimlere ve aradan geçen 29 yıla rağmen Ender Toğcu’nun akıbeti ile alakalı herhangi bir haber alınamaz.”
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
ÊLIH
İHD ve kayıp yakınları, Êlih’te de eylemlerinin 608’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) şubesi yöneticileri, HEDEP ve DBP il örgütleri katıldı.
Bu haftaki eylemde, 28 Kasım 2015 tarihinde Amed’in Sûr ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Amed Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin failleri soruldu.