ANKARA - Kobanê Davası avukatı Öztürk Türkdoğan, Kürt sorununda çözümsüzlüğün 40 yıllık bedelinin 4 trilyon dolar olduğunu belirterek, “Hala eski ideolojik yaklaşımlar var. Bunlardan vazgeçilmesi ve burada yargılanan insanlara teşekkür edilmesi gerekiyor, hapse atılması değil” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşmasının 5’inci oturumu Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşma daha sonra tutsak Kürt siyasetçi Nazmi Gür’ün müdafi avukatı Öztürk Türkdoğan’ın savunmasıyla devam etti. İddianamenin kabul kararının hukuka aykırı olduğunu belirten Türkdoğan, “Dava dosyasında, hükümetin ‘birlik ve beraberlik süreci’ demokratik kamuoyunun ise ‘çözüm süreci’ olarak adlandırdığı dönem adeta yargılanmak isteniyor” dedi. Türkdoğan, “3 bin 530 sayfalık iddianame var. Bir sayfa en fazla 3 dakikada okunur. 8 güne yakın bir okuma yapılması gerekiyor. Basit bir hesapla mahkemenin iddianameyi okumadan ve incelemeden kabul ettiği sonucu ortaya çıkıyor. Mahkemenin dosyayı en başından iade etmesi gerekiyordu. Çünkü bu elverişli değil. Hiç kimse için elverişli değil. Sanıklar için değil, müştekiler için değil, mahkemeniz için değil, avukatlar için değil. Bu dosyayla ilgilenmek maalesef mümkün değil, fiziki bir imkânsızlık var ortada. Biz yüz binlerce sayfayı oturup okuyamayız” diye devam etti.
‘SANIKLARIN LEHİNE BİR DELİL YOK’
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 170’inci maddesinin 5’inci fıkrasına göre, sanığın lehine olan hususların gösterilmesi gerektiğini ancak sanıkların lehine olan hiçbir hususun dosyaya girmediğine dikkat çeken Türkdoğan, “Sanığın lehine olan tek şey savunması. Bu dosyada 2 bin 676 mağdur, müşteki oldu. Müvekkiller hakkında şu anda hiç kimsenin şikâyeti yok ancak şikayet alma mekanizması işletilmedi. Bu bile tek başına davada iddianamenin iade edilmesini gerektiren bir durum. Aklıma Dev-Yol Ana Davası geliyor, 30 yıldan fazla sürdü. Herhalde bu davayı dizayn edenler de bu davanın uzun yıllar süreceğini düşünerek, böyle bir şey yapmışlar ama mahkemenizin buna izin vermemesi gerekiyor” dedi.
‘ANAYASAL DÜZEN ÇÖKER’
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi ve kimi yerel mahkemelerin son dönemde aldığı kararları hatırlatan Türkdoğan, şöyle dedi: “Bu böyle devam ederse; Türkiye’de iç hukuk çöker ve Anayasal düzen kalmaz. Her şeye rağmen adalete inanıyoruz. Arkadaşlarımız daha nasıl savunma yapsın. Anayasa’nın 68’inci maddesine göre, siyasal faaliyet yürütmek Anayasal bir haktır. Partinin resmi Twitter hesabından yapılan iki adet paylaşım söz konusu. Bu paylaşımlar, AİHM’in Demirtaş Büyük Daire Kararı’nda değerlendirilmiş ve ‘demokratik gösteri hakkı’ denilip, suç olarak nitelendirilemeyeceğine karar verilmiştir. Bizim Anayasamızın 34’üncü maddesinde, gösteri hakkı var ve Anayasa Mahkemesi gösteri hakkıyla ilgili oldukça önemli kararlar verdi.
Demokratik bir siyasi partinin elinde başka bir gücü yok ki. Kendi kitlesi, kendi tabanıyla ilgili demokratik gösteriler yapar başka bir şey yapamaz. Bir şiddet çağrısı, isyan çağrısı falan yapamaz çünkü kendini inkar etmiş olur. Demokratik siyasetin özü şiddete karşı olmaktır. Halkların Demokratik Partisi ve yöneticileri şiddete karşı mücadele etmiştir.”
‘SİYASET TASFİYE EDİLİYOR’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın devlet yetkilileri ve HDP Heyeti ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaptığı görüşmeleri hatırlatan Tükdoğan, “’Çözüm süreci’ şiddeti ve silahı aradan çıkarma, sözü, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir. Şimdi ise siyaset tasfiye ediliyor. 6551 kanun değiştirilmiş değil ama şimdi devlet içinde birileri siyaseti tasfiye etmek istiyor” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN FATURASI 4 TRİLYON DOLAR
Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün Türkiye açısından birçok kayba yol açtığının altını çizen Türkdoğan, şöyle devam etti: “Bu ülkenin farklılıkları var ve bu farklılıklara saygı duyulması gerekiyor. Biz hala bu ülkede, Kürtlerin ana dilde eğitim yapmasını ‘bölücülük’ olarak değerlendiriyoruz. Hala 90 milyonluk bir ülke Ankara’dan yönetiliyor. Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün 40 yıllık faturası 4 trilyon dolar. Bunları artık aşmamız gerekiyor. Hala eski ideolojik yaklaşımlar var. Bunlardan vazgeçilmesi ve burada yargılanan insanlara teşekkür edilmesi gerekiyor, hapse atılması değil.”
Türkdoğan’ın savunmasının ardından duruşmaya, ara verildi.