MÛŞ - Mûş’ta konvoylarının sürekli durdurularak kontrolden geçirilmek istenmesine tepki gösteren HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “1071’de bizi nasıl kandırdılarsa hala bin yıldır buna devam etmeye çalışıyorlar. Ama bu sefer sert kayaya çaptılar” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Serhat bölgesindeki gezi kapsamında bugün Mûş’a geldi. Bakırhan, Mûş’un Mexdîk beldesinde çok sayıda kişi tarafından karşılandı. Belde çıkışında konvoyun önü polisler tarafından kesilerek kimlik kontrolü yapılmak istendi. Bunun üzerine HEDEP milletvekilleri ve halk duruma tepki gösterdi. Yaşanan tartışmanın ardından konvoy tekrar yola çıktı. Bu kez de Mûş girişinde konvoyun önü kesilerek, kimlik kontrolü ve GBT yapılmak istendi. Duruma tepki gösteren Bakırhan ve beraberindekiler, bu uygulamaya son verilinceye kadar kontak kapatarak eylem yapacaklarını iletti. Ardından polis bu uygulamadan vazgeçerek konvoya yol verdi. Konvoyla kent turu yaptıktan sonra buluşmanın yapılacağı düğün salonuna giden Bakırhan ve beraberindekiler, burada alkış ve sloganlarla karşılandı. Buluşmanın düzenlendiği salona, “Jin jiyan azadî, azad bike rêbertî”, “Rojava’da soykırım var”, “Rojava onurumuzdur”, “Genç başladık, genç başaracağız ve “Bi jin jiyan azadî ve ber bi azadiyê ve” pankartları asıldı.
BAKIRHAN’DAN ENGELLEMEYE TEPKİ
Halk buluşmasında konuşan Bakırhan, yol boyunca yaşadıkları engellemelere tepki göstererek, “Bizim bazen yaptığımız iyilikler maalesef bize kötülük olarak dönüyor. Atalarımız, ‘Malazgirt’te bir yer-yurt edinsinler, Anadolu’da onlar da yaşasınlar, bu coğrafya hepimize yeter’ dedi ve kapıları bin yıl önce açtık ama şimdi kendi memleketimize, topraklarımıza giremiyoruz. Kürdistan’a girmemize izin verilmiyor. Yer açtığımız, onlara vatan yaptığımız topraklarda ne yazık ki 3-4 aramadan, GBT’den geçerek, sıradan basit gerekçelerle bizi oyalamaya, durdurmaya çalışıyorlar. Faşist kafalarıyla bizimle kafa bulmaya çalışıyorlar. Ama bunlara biz insanlığı öğreteceğiz. Emin olun bizden korktukları için bunu yapıyorlar. Önümüzdeki seçimlerde yerel yönetimleri alacağımızdan korktukları, battıkları ve memleketi iflasa sürükledikleri için zor aygıtlarıyla, baskıyla, aramayla, copla bizi durduracaklarını sanıyorlar ama çok yanılıyorlar. Muş halkı onların yanıldığını önümüzdeki seçimlerde güçlü bir şekilde gösterecektir” dedi.
‘BU NASIL MÜSLÜMANLIK?’
Paris’te bir saldırı sonucu katledilen sanatçı Mîr Perwer’i anan Bakırhan, “Sanatçı Mîr Perwer’in yaşamı Kürtleri çok iyi anlatıyor. Halkının sanatçısıydı, Muş’luydu, mücadele etti, sürgüne gitmek zorunda kaldı. Maalesef Paris’te ırkçı bir saldırıda yaşamını yitirdi. Onu da saygıyla, minnetle anıyoruz. Yine Zeynel Abidin Tan’ı hatırlarsınız. Bizi derinden yaralayan şey de Zeynel Abidin'e Varto’da uygulanan faşizan yaklaşımdı. Zeynel Abidin bir şair yazardı, yaşamını yitirdi. Muş Belediyesi, onu taşıyacak araç vermedi, araçtan indirdiler, onunla yetinmediler Varto Belediyesi kayyımı imama baskı yaparak cenaze namazı bile kıldırtmadı. Şimdi bizim çocuklarımız bunu unutacak mı? Hani kardeştik, hani Müslümandık, hani ümmettik. Peki, bu uygulamaları gören bir vatandaş kardeş olduğumuzu, ümmet olduğumuzu söyleyebilir mi?” diye sordu.
‘TEK YUMRUK HALİNE GELME ZAMANI’
Mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerini belirten Bakırhan, “Biz nasıl kardeşiz ki Kürt halkı her seçimde iradesini sandığa yansıtıyor ama siz kayyım atıyorsunuz. Biz nasıl kardeşiz ki Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Leyla Güven, Sebahat Tuncel, Kürt halkını savundukları, eğilmedikleri için cezaevindeler. Bunların hiç bir sözüne inanmamak lazım. 1071’de bizi nasıl kandırdılarsa hala bin yıldır buna devam etmeye çalışıyorlar. Ama bu sefer sert kayaya çaptılar. Öyle cezaeviyle, GBT ile copla, dipçikle yıldıramayacakları; kadınıyla genciyle onların karşısında duran güçlü bir mücadele var. Muş başta olmak üzere kenetlenerek, ittifak yaparak, bütün Kürtleri kendi evine çekerek, bunlara insanlığı da demokrasiyi de kardeşliği de öğreteceğiz. Bu vahşeti, zulmü, işkenceyi Kürtlerin yaşadığı bu yoksulluğu anlatarak onları ikna edeceğiz. Muş yine eski özüne dönmelidir. Bizim birlikte olduğumuz, bizim dayanıştığımız, bizim yılmadığımız, bizi yıldırmak isteyenlere karşı tek yumruk haline gelme zamanı geldi” diye konuştu.
‘AKP BÜTÜN RENKLERİ SOLDURMAYA ÇALIŞAN BİR PARTİDİR’
AKP’nin Kürt karşıtı olduğunu ve toplumu kutuplaştırdığını söyleyen Bakırhan, “AKP Türkiye’deki bütün renkleri soldurmaya çalışan, herkesi tekleştiren, kendisine benzetmeye çalışan, talancı, yolsuzluk yapan, kendi yandaşları dışında asla yoksulu, emekçiyi düşünmeyen bir partidir. AKP sadece kayyım atamakla yetinmiyor elindeki belediyelerde bile adil eşit bir hizmet sunmuyor. AKP’li olan belediyelerden, inanın vatandaş öyle bir bıkmış ki öyle bir nefret ediyor ki. Çünkü vatandaşlar bizim demokratik yerel yönetimler anlayışımızı biliyorlar. Halkçı, demokratik, şeffaf, halkın parasını çarçur etmeyen, halkın yanında duran cenazesine, taziyesine sahip çıkan bu yoksullukta aş, iş yaratan çiftçi ve köylü ile dayanışan, hizmet eden belediye anlayışımızı bildikleri için bunun karşısında tutunamıyorlar. Muş’ta Kürde cenaze aracı vermeyen belediye başkanının ne kadar yanlı ve yancı olduğunu siz yaşadınız. Bunların belediyeciliği de bunların zihniyeti gibidir. Yandaşa çalışır, partisine çalışır; Muşluyu, Bulanıklıyı, Malazgirtliyi düşünmez. Bizim ise, belediyeye borç batağından kurtaran belediyenin kaynaklarını o kente adil bir şekilde harcayan bir belediyecilik anlayışımız var. Kadını ve mücadelesini önemser ve kadın belediyeleridir. Sistem ile birlikte kardeşine karşıtlık yapan, dilini kimliğini bir kenara bırakan, Melih Gökçek, Erdoğan gibi olan, Kürt karşıtı anlayışa sahip belediyeler bizim olamaz” diye konuştu.
‘MUŞ’TA ÇİFTÇİ NİYE YOKSULDUR?’
Muş Ovası’nın Türkiye'nin üçüncü büyük ovası olduğunu ve Türkiye’nin yarısını doyurabilecek bir tarım arazisine sahip olduğunu ifade eden Bakırhan, şöyle devam etti: “Türkiye'nin üçüncü büyük ovasına sahip olan Muş’ta çiftçi niye yoksuldur, niye tarlasını ekemiyor? Gençlerimiz neden yurt dışına göç etmek zorunda kalıyor? Demek ki bu ülke iyi yönetilmiyor. Bunun en iyi göstergesi asgari ücret rakamıdır. Bu ülkeyi iyi yönetmediklerinin göstergesi emeklilerin aldığı 7 bin 500 lira maaştır. Kiraların 10-15 bin lira olduğu bir yerde 7500 lirayı halka reva gören bir iktidar adil değildir. Para, saray, şan, şatafat kendilerine ama Türkiye'nin yoksulluğu da emekçilere, Kürtlere, ezilenlere özellikle bölgeye. Muş Ovasında şeker pancarı ekildikten sonra satılacak fabrika yok.”
‘İNSANLARIMIZ KENDİ TOPRAKLARINDA DOYACAK’
Hayvancılığın giderek bittiğini belirten Bakırhan, “Yani bunlar istiyor ki ürettiklerimizin hakkını almayalım, yoksullaşalım, göç edelim, metropollerde asimile olalım ve bölge Kürtsüzleşsin. ‘Ben insanım ve dilimi kültürümü yaşamak istemiyorum’ diyen insan bırakmak istemiyorlar. Bir taraftan zorla, kayyım gaspıyla, bir taraftan ekonomiyle bizleri ve Muşluları terbiye etmeye çalışıyorlar. Sizin kullandığınız mazotu, Mercedes gemisi olana ucuz fiyatta veriyorlar, onlar zengindir ama üreticiye çiftçiye mazotu en yüksek fiyattan veriyorlar. ‘Aç kalın, göçün, metropollerde çoluk çocuğun perişan olsun’ diyorlar. Biz geldiğimizde bunların tamamı boşa çıkacak. İnsanlarımız kendi topraklarında doyacak, ürettiklerini hakkıyla gerçek fiyatından satacak, sattığıyla ailesini geçindirecek, para artıracak ve çocuğunu okutarak iyi bir gelecek yaratacak” dedi.
‘FİLİSTİN İÇİN AĞLAYIP ROJAVA’YA BOMBA YAĞDIRIYORLAR’
Kürtlerin Türkiye’ye demokrasi dersi verdiğini söyleyen Bakırhan, şöyle devam etti: “2000’lerde buralara geldiğimizde ‘parlamentoya giremezsiniz’ diyorlardı ama bugün parlamentonun 3’üncü büyük partisi olduk. 2000’lerde kimin aklına gelirdi Rojava gibi bir devrimin Kürtler tarafından yapılacağını ve dünyaya örnek olacağını. Belki birçoğumuz inanmıyorduk ama bugün Kürtler Türkiye’de demokrasi ve insanlık dersi veriyor. Dolayısıyla güçlüyüz, emin olun bu baskılar, cezaevleri kesinlikle yerle bir olacaktır. Biz gücümüzü koruduğumuz sürece yönetime geleceğimize emin olabilirsiniz. Bunlar uzak günler değildir. Nasıl ki meclisi yönetebiliyorsak Türkiye’yi de yöneteceğiz. Biz geldiğimizde insanlarımız düşüncelerinden dolayı cezaevinde, sürgünde olmayacak. Kimsenin cenazesinde imamları tehdit ederek ‘cenaze namazı kılmayın’ demeyeceğiz. Bin yıldır safça, samimice inandığımız dinimizi bile kendi tekellerine almaya çalışıyorlar. Bunların dincilik aldatması, kandırmacasıyla Filistin için ağlayıp Rojava’ya bomba yağdırıp orada çocukların, gençlerin, kadınların katletmesine inanmayacağız. Değerli halkımız pes etmeyin. Bunu yapmazsak gençlerimiz göç yollarında perişan olacak. Bunları yapmazsak Zeynel Abidinlere mezar yeri bile bulamayacağız. Bunu yapmazsanız bize ‘Türksünüz’ diyecekler. Siz bunları yapmadığınız müddetçe burada karşılaştığımız saygısızlığı her zaman yapmaya devam edecekler.”
‘BU TOPRAKLARDA İKTİDAR OLACAĞIZ’
Güçlü bir gelenekten geldiklerini ve büyük bedeller ödediklerini söyleyen Bakırhan, “Bizim olan bu topraklarda biz iktidar olacağız. Bizim olan bu topraklarda yalancılar, hırsızlar belediye başkanı olmayacak ve olmaması gerekiyor. Bizim olan bu coğrafyada kayyımlar olmayacak. Önümüzdeki dönemde yerel seçimler var. Bu sefer Muş’u artık almamız gerekiyor. Muş’u kazanmamak için hiçbir sebep yok. Onların oyunlarını boşa çıkaracak güçlü bir örgütlülük yaratmamız gerekiyor. Sandıkları korumamız, sandıklara atılan oyları korumamız gerekiyor. Bugüne kadar partimize gelmeyen, bize oy vermeyenlerin kapılarını çalmamız, camide, cumada ikna etmemiz lazım. Onlara ‘hepimiz kardeşsek bu Rojava’da öldürülenler kimdir?’ dememiz gerekiyor. Filistin ile biz de dayanışıyoruz. Bunlar ortada yokken, sizin çocuklarınız Filistin halkının özgürlüğü için orada şehit düştüler. Filistin için kan verdik, can verdik ve arkadaşlarımızın mezar yeri oradadır. Filistin’e hep beraber sahip çıkalım ama Rojava’ya bomba yağdırmayın vicdansızlar. Rojava’dan buraya tek bir bomba atıldığını duyan gören oldu mu? Rojava ne zaman tehdit oldu. Rojava halkı orada diğer halklarla kendi içinde demokratik bir yönetim oluşturmuş. Emin olun öyle bir yönetim oluşturmuşlar ki açlık, yoksulluk işsizlik yok. Kadınların önde ve yönetimlerde olduğu bir yönetim. Kavganın olduğu o coğrafya güzel rengârenk bir bahçe olmuş” diye konuştu.
‘KÜRT KARŞITLARINA CEVAP VERECEĞİZ’
Bakırhan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, İspanya’ya, Portekiz'e gittim, sizin Rojava'da mücadele eden kızlarınızın, gençlerinizin resimleri onların odalarında asılıydı. Mahirler, Denizler, Cheler, Fideller elbette büyük değerlerdir ama sizin kızlarınızın, kardeşlerimizin, yoldaşlarımızın Rojava'da attığı ‘jin jiyan, azadî’ sloganı artık dünyanın sloganı haline geldi. Dünyaya umut veren, devrimini yapan bir halkın, kardeşleri, çocukları, kadınları, anneleri olarak Muş’u da almamız gerekiyor. İnşallah önümüzdeki dönem; onlara kapıyı açıp başımıza bela da ettiğimiz Malazgirt başta olmak üzere Muş, yine Hasköy olmak üzere yerel yönetimleri alarak, Kürt karşıtlarına, yolsuzluk, hırsızlık yapanlara, paramızı, geleceğimizi çarçur edenlere en iyi cevabı vereceğimizden eminim.”
BEDLÎS’TEKİ GÖZALTILARA TEPKİ
Bakırhan konuşmasını, Bedlîs’te yapılan baskında 43 kişinin gözaltına alınmasını kınayarak bitirdi. Bakırhan, “Vicdansızlar 75-80 yaşında yatalak hasta annemiz, abilerimiz, kardeşlerimizi ‘örgüt üyesi’ diye nasıl içeri alıyorsunuz? Tırnak içinde hepimize terörist diyorlar, terörist olmadığımızı, insan olduğumuzu, tam tersine Kürt halkına büyük terör politikaları uygulandığını biliyorlar” dedi.
Bakırhan, konuşmasının ardından Vartînis beldesine geçti.