ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması için başlayan açlık grevlerine dikkat çeken HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Devlet, iktidar bu suçu işlemeye son versin artık, tecride son versin” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis Genel Kurulu’nda 25 yıldır İmralı Adası’nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve başlayan açlık grevlerine dikkat çekti.
'KATİLLER KORUNUYOR'
Konuşmasına, 8 yıl önce Amed’in Sur ilçesinde katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’ye değinerek başlayan Beştaş, “İnsan hakları savunucusuydu, çok değerli bir arkadaşımız olan hukukçuydu ve ne yazık ki barışı savunurken, görevi başında Diyarbakır için kültür mirasını korurken, son derece ulvi bir amaç için açıklama yaparken kameralar önünde canlı yayında katledildi. O gün bugündür cinayet aydınlatılmadı, yanılmıyorsam siz de o dönem Bekir Bozdağ siz de Adalet Bakanıydınız, ziyaret etmiştiniz -hafızam yanıltmıyorsa- ve hâlâ katiller korunmaya devam ediyor” dedi.
Beştaş, Elçi’nin katledilmesine ilişkin açılan dosyada tutuklu kimsenin olmadığını paylaştı.
‘SUÇ İŞLEMEYE SON VERSİN’
Dün Türkiye ve Kurdistan’ın tüm kentlerinde bulunan cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin son bulması için tutsaklar tarafından başlatılan açlık grevlerine de değinen Beştaş, “Geçmişte açlık grevleriyle ilgili bu ülkede çok can yandı, çok yaşam yitirildi, çok insan katledildi hatta cezaevlerinde ve dün Türkiye'deki bütün politik mahpuslar tüm dünya genelinde başlatılan Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm kampanyası kapsamında, bu kapsamda açlık grevi eylemine başladıklarını duyurdular. Dün başladı, 15 Şubat 2024 tarihine kadar dönüşümlü devam edeceğini ilan ettiler ve tecride karşı bu açlık grevi. Devlet, iktidar bu suçu işlemeye son versin artık, tecride son versin; onların talepleri hukuki bir talep, insani bir talep, barıştan yana bir talep ve Türkiye’nin tamamını olumlu etkileyecek bir talep için dört duvar arasında insanlar bedenlerini ölüme yatırıyorlar. Tecride son verildiğinde bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın geleceği için barışa bir şans vermek anlamına gelecek” diye konuştu.
AMAÇ NE?
Dört gün içinde yaşanan gözaltılara ve tutuklamalara da işaret eden Beştaş, “Dört günde 217 partilimiz, yöneticimiz, üyemiz, köylüler gözaltına alındı; Bitlis'te, Van'da ve İstanbul'da çok sayıda eve baskın yapıldı, sadece Bitlis Merkez’de 36 kişi gözaltına alındı ve gözaltına alınanlar arasında 75 ve 80 yaşında bir evli çift de var; adları da Medine Avcil, Abdurrahman Avcil. ‘Dosyada gizlilik var.’ diyorlar, bir iftira sebebiyle bu baskın yapılmış; bunu söylediler. Kürtlere yönelik bu şiddet normalleştirilmek isteniyor, insanlar suçlu ilan ediliyor, zulümle muhatap kılınıyor; bu normal değil. Geçtiğimiz yaz boyunca Hizan’dan sonra Tatvan'da köyler ablukaya alındı, Kürdistan’ın her yerinde aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Kürtlere yönelik bu zulüm ve baskılar, zorla yerinden etmeye, göçertmeye yöneliktir; bunu anlıyoruz, okuyoruz” diye kaydetti.
‘DİRENECEĞİZ’
Kurdistan’ın insansızlaştırılmak istendiğini belirten Beştaş, “Bu insanlar; köyde, kırsalda yaşayan insanlar, hayvancılıkla uğraşan insanlar. Güvenlik gerekçesiyle abluka, baskı, şiddet dayatılarak Bitlis'te hayvancılık ve tarımı yok ettiler. Kürtlerin sistematik bir şiddetin hedefinde olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve bunu asla kabul etmeyeceğiz, bunun karşısında direneceğiz; bunu buradan da söyleyeyim” ifadelerini kullandı.
'EKOKIRIM SUÇTUR'
Gezegene yönelik müdahaleleri kırım olarak değerlendiren Beştaş, “Ülke ayırt etmeksizin gezegene yönelik bütün müdahaleler bir kırım hâlini almış durumda dünyanın her yerinde. Maalesef ülkemizde de böyle ve iklim krizinde geldiğimiz nokta artık yaşama olanaklarını bile ortadan kaldıracak düzeyde. Coğrafyamızda Marmara Denizi, Akbelen ormanı, Cudi Dağları, İkizdere örneklerinde gördüğümüz üzere çevre hukuku işlemiyor ve iç hukukumuzda suç olarak tanınması gerekiyor. Evet, ‘Ekokırım suçtur, doğaya yönelik katliama son verilmelidir, doğanın da bir canı vardır’ sloganımızı buradan söylüyorum” şeklinde konuştu.
ÇETELEŞMEYE DAİR RAPORLARA DİKKAT ÇEKTİ
Türkiye’deki çeteleşmeye ilişkin hazırlanan uluslararası raporlara da vurgu yapan Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel Risk Değerlendirme Raporu'nda bu yılın en tehlikeli ülkeleri sıralamasında Türkiye de yer aldı; Taylan, Hindistan ve Filipinler gibi ülkeler arasında görünüyor. Kolombiya Üniversitesi merkezli bir düşünce kuruluşu ise 2023 Dünya Mutluluk Raporu'nda 137 ülke arasında Türkiye 106’ncı sırada; mutluluk düzeyi gitgide düşüyor, 2012’de 77’nci sırada olan Türkiye şu an 106’ncı sıraya gerilmiş durumda. Antidemokratik uygulamalarla zulümle yoksulluğa mahkûm ederek Türkiye’yi dünyanın en mutsuz ve tehlikeli ülkeleri arasına sokan iktidar eseriyle ne kadar övünse gerçekten azdır. Ağır sanayide Almanya, teknolojide Silikon Vadisi, tarımsal verimlilikte Hollanda olabilecekken çok farklı bir durumla karşı karşıyayız.”