ADANA - Partisi'nin Adana il kongresinde konuşan EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, "Barbarlık yenilecek, işçi sınıfı kazanacak’ şiarıyla şekillenen bir geleceği hep birlikte kazanabiliriz" dedi.
Emek Partisi (EMEP) Adana İl Örgütü 10'uncu Olağan Kongresini Seyhan Belediyesi Selman-ı Pak Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. Kongreye kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan katıldı. Kongre geçtiğimiz dönemde hayatını kaybeden il yöneticisi Ali Büyükyiğit ve 10 Ekim Katliamı'nda hayatını kaybeden Şebnem Yurtman, Dilan Sarıkaya ve Gökhan Gökbönü'ye ithaf edildi.
'MÜCADELE İÇİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Divan seçimi ile başlayan kongrenin açılış konuşmasını EMEP Adana İl Başkanı Sevil Aracı Bek yaptı. Yoksulluğun derinleştiğine, bu koşullarda yaklaşan ülkenin en büyük toplu sözleşmesi olan asgari ücret görüşmelerinin en önemli gündemleri arasında yer aldığına işaret eden Bek, asgari ücret 4 kişilik ailenin geçimine yetecek şekilde olması gerektiğini belirterek, "İnsanca yaşayacak asgari ücret için önümüzdeki dönemde de mücadele edeceğiz” dedi.
Ekmek ve Gül’ün bir öğün ücretsiz yemek kampanyasının geçtiğimiz yıl kazanımla sonuçlanmasının ardından rafa kaldırıldığını dile getiren Aracı, “Biz halkla iç içe olduğumuz için özellikle biliyoruz. Kadınların en büyük sorunlarından birisi çocukların beslenmesi. Okullarda bir mücadele devam edecek. Bizler de bu çalışmaların bir ucundan tutmaya devam edeceğiz. Elimizden geldiğince işçilerin, emekçilerin daha güzel Türkiye yaratma sürecine ses olmaya çalıştık. Bu mücadele içinde olmaya devam edeceğim” dedi.
'TEKELLERE PEŞKEŞ ÇEKECEKLER'
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, AKP iktidarının 85 milyonun yarattığı değerleri uluslararası tekelci sermayeye pazarlamak üzerine politikalar ürettiğini dile getirdi. AKP’nin pembe tablolar çizerek açıkladığı Orta Vadeli Program'nın (OVP) işçilere daha fazla sömürü, yoksulluk, işsizlik ve daha fazla açlık getireceğine işaret eden Gürkan, “Hükmet ABD, Hollanda, Almanya’da yabancı sermaye ile Arap şeyhleri ile görüşmeler yapıyor. Bu görüşmeler sadece kısa dönemde para bulma görüşmeleri değil. Bu görüşmelerde ‘Ülkeyi yatırım yapacak ülke haline getireceğiz’ derken ülkenin geleceğini, ülkenin işçilerinin alın teri dahil tüm kaynakları ile birlikte uluslararası tekellere peşkeş çekeceklerini ifade etmiş oluyorlar. İstanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakır’a sanayi havzalarında her gün 4-5 işçinin hayatını yitirdiği, Zonguldak’ta görüldüğü gibi göçmen işçilerin öldürülüp yakılarak, kayıt dışı çalıştırılan göçmen işçilerin kaydının bile düşmemesi için öldürülüp yakılarak katledildiği bir düzenin çalışmalarıdır bu çalışmalar” dedi.
'GREVLERLE BU ÇAĞRIYA CEVAP VERECEĞİZ'
Bu programların aynı zamanda yoksulluğa karşı insanca yaşayacak bir ücret çalışması için bir mücadele çağrısı anlamına gelmesi gerektiğine dikkati çeken Gürkan, “Bu sömürü politikasına karşı elbette ülkenin emekçi sınıfları mücadele ile cevap vereceklerdir. Nitekim geçtiğimiz 3 yıl hem emek mücadelesi açısından, hem barış ve demokrasi mücadelesi açısından açıkça bir mücadele ile geçti. Önümüzdeki 3 yıl da emekçi sınıfların onların kaynaklarına göz koyan tekellerle, sermaye ile mücadele gündeme gelecekti. Fabrikalardan, grevlerle bu çağrıya cevap vereceğiz" diye konuştu.
'OPERASYONLARA KARŞI TUTUM ALMAK ZORUNDAYIZ'
Gürkan, şöyle devam etti: “Rojava’dan başlamak üzere başlatılan sınır ötesi operasyonlar adına her ne denirse densin, hangi propagandayı yaparlarsa yapsınlar bir avuç silah tüccarının zengin edilmesi için yapılan savaş politikalarıdır. Çünkü bugün sürdürülen talan, sömürü ve savaş politikaları sadece Erdoğan ve AKP’nin kişisel politik tercihlerinden kaynaklı değildir. Temsil ettikleri bir avuç tekelin ve sermayenin, ilişkide oldukları emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda şekillenmiş politikalardır. O nedenle diyoruz ki ‘Bölgede barış, ülkede demokrasi’ halkların eşit haklara dayanan dayanışmasını, bölge halklarının kendi egemenliklerine saygı gösteren bir politikayı savunmak zorundayız. Sınır ötesi operasyonlara karşı tutum almak zorundayız. Türkiye dahil her bir emperyalist ve yayılmacı ülkenin bölgedeki askeri güçlerini çekmesi talebini en yüksek perdeden seslendirmeliyiz.
FAŞİST DÜZENİNİN POLİTİKASININ PARÇASI OLMAYACAĞIZ
Yargıtay kararı ile başlatılan tartışma yargı erkleri arasındaki bir çatışma değildir. İktidar, faşist bir rejimin hukuksal dayanağını oluşturmak üzere bir Anayasa tartışması açmıştır. Biz bu faşist düzeni oluşturacak bu politikanın parçası olmayacağız. İktidarı eleştirmeye devam edeceğiz ama demokratik bir ülkeyi nasıl yaratırız tartışmasını yürüteceğiz. İşçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarında, siyasal rejimin niteliğinde bir değişim olacaksa bu emek ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesi ile olacaktır. 15-16 Haziran direnişinden, büyük madenci yürüyüşüne, 89 bahar eylemlerine, TEKEL direnişine kadar geriye dönüp baktığımızda tarih bunu göstermiştir. Kürt halkı bugün dilinden kimliğine, statüsüne kadar güçlü bir mücadele yürütüyorsa bu ödediği bedeller ve verdiği mücadele sonucundadır. Kadınların elde ettiği kazanımlar hayat pahasına elde ettikleri kazanımlardır.”
'BARBARLIK YENİLECEK'
Sömürüye karşı insanca bir yaşam, baskılara karşı özgürlükler, kayyumlara karşı halk iradesinin esas alındığı, Kürt sorununun demokratik çözümünün mümkün olduğu “tek adam” yönetimine karşı gerçek bir demokrasinin mümkün olduğunu dile getiren Gürkan, “İşçi sınıfı ve emekçi sınıfların güvenceye alınmış hakları ile Kürt sorununu demokratik çözümü ile, gerçek bir inanç özgürlüğünün tesis edildiği laiklikle, kadınların hak eşitliği ile tesis edilmiş demokrasi; ekonomik kaynakların halk için kullanıldığı ülkeyi hep birlikte yaratmamız gerekir. Bunu halk gücü ile yapabiliriz. Eminim ki bu faşizme doğru gidişi durduracak demokratik bir ülkeyi kuracak bir yol açacağımızı düşünüyorum. ‘Barbarlık yenilecek, işçi sınıfı kazanacak’ şiarıyla şekillenen bir geleceği hep birlikte kazanabiliriz” diye konuştu.
Konuşmalar ardından faaliyet ve mali raporlar okundu. Tek liste ile gidilen seçimde EMEP Adana İl Başkanlığı'na Suat Sancar seçildi.