WAN - Wan'daki 25 Kasım panelinde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, kadına yönelik şiddetin en çok yaşandığı yerlerin başında cezaevleri geldiğine işaret ederek, "Bugün cezaevinde yaşayan kadınlar her an tacize maruz kalıyorlar" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Wan Barosu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında baro binasında panel düzenledi. Çok sayıda kişi paneli izledi. Moderatörlüğünü İHD Wan Şubesi üyesi Leyla Çakır’ın yaptığı panelde, Jineoloji Yayın Kurulu üyesi Elif Gemicioğlu, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Öğretim Görevlisi Ceren Akçabay konuştu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Öğretim Görelisi Dr. Ceren Akçabay, İstanbul Sözleşmesi'ne dair konuştu. İstanbul Sözleşmesinin önemini değinen Akçabay, anayasada kadının olmadığını söyledi. Akçabay, 2002 yılında "özgürlük ve demokrasi" ile iktidara gelen AKP'nin yaklaşımında 2010 yılı sonrası ciddi bir değişiklik olduğunu söyledi. Akçabay, "2011 yılında feminist mücadelesi sonucunda İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdi. AKP bu karar ile çok övünmüştü. İlk olarak sözleşmenin içeriğini değiştirerek, aile birliğinin korunması şeklinde ele alacağını ifade etmişti” dedi.
Akçabay, "İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı çok direnildi. Ancak buna rağmen fesh edilmesini önleyemedik. İstanbul Sözleşmesi’nde imzası olan ülkeler dahi tartışma yürütmeye başladılar. Sözleşmenin altında imzası olmayan ülkelerde İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin bir karşıtlık gelişti. Hukuk eliyle 'rıza inşası' hayata geçirilmeye çalışılıyor” diye kaydetti.
Akçabay, kadına yönelik her türlü şiddete karşı kadın dayanışmasının her alanda artmasının önemine vurgu yaptı.
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI
Elif Gemicioğlu, özel savaş politikalarına dair konuştu. Gemicioğlu, özel savaş politikalarının Avrupa destekli NATO eliyle üretildiği ancak tarihsel olarak geçmişinin “Ziguratlara” kadar ulaştığını söyledi. Özel savaş politikalarıyla toplumsallığa dair her şeyi ortadan kaldırmanın hedeflendiğini ifade eden Gemicioğlu, bu kapsamda ilk olarak zihniyetle oynandığını vurguladı.
Elif, Yatılı Bölge Okulları (YİBO) ve “Haydi kızlar okula” gibi kampanyalarıyla Kürt çocuklarının asimile edildiğini ifade etti. Gemicioğlu, Gülistan Doku'nun kaybedilmesi ve İpek Er’in katledilmesinin özel savaş politikalarının sonucu olduğunu kaydetti. Gemicioğlu, "Özel savaş politikalarıyla Kürtlerin ahlakıyla oynanılıyor. Özel savaş politikalarının temel amacı direnen kadının sesini kısmaktır. Buna karşı duran Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk, Leyla Güven gibi kadınları da cezaeviyle tehdit ediyorlar" ifadelerin kullandı.
CİNSEL ŞİDDETİ ANLATTI
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, "kadına yönelik şiddet" başlığıyla bir sunum yaptı. Keskin, "Bugün kadına yönelik şiddeti konuşacağız ama bu coğrafyada önemli iki soykırım yaşandı. Biri Dêrsim, biri Ermeni soykırımı. Bu iki soykırımda da en fazla kadına yönelik şiddet uygulandı ve hala devam ediyor. Tek mücadele eden Kürt hareketi. Bu yüzden de birçok şeyi Kürtler üzerinden yaşanıyor. Bugün burada devletin şiddetini konuşacağız. Devlet cezaevlerinde birçok şiddet uygulandı. Ancak konuşulmayan bir şiddet vardı; o da cinsel işkence. 90’lı yıllarda köy boşaltmalarında gözlemci olarak gittiğimizde kadınlar, asker ve polisler tarafından ‘çok kötü şeyler yaşatıldı’ diyorlardı. Ne onlar söylerdi o kötü şeylerin ne olduğunu ne biz sorardık. Ama bilirdik şiddetin ne olduğunu" diye konuştu.
Keskin, "Gözaltında, cezaevlerinde kadınlara yönelik cinsel işkence suçu çok fazla işlendi. Ben cezaevinde çıktığımda bu konuda neler yapabiliriz diye hep bir sorgulamaya gittim. Bu kapsamda 1997 yılında şiddete yönelik bir büro kurduk. Bu kapsamda cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirdik. Tüm savaşlarda en fazla kadınlara yönelik şiddet yaşanıyor. İlk başvuranlar da Kürt kadınlar oldu" ifadelerini kullandı.
Tecavüzün bir suç olarak kabul edildiğini ancak tanımlamanın çok sınırlı olduğunu ifade eden Keskin, "Cinsel işkencenin belgelenmesi çok zor. Gözaltında kadın tecavüze maruz kalmışsa bunu ispatlamak çok zor" dedi.
Kadın hareketlerinin mücadelesi sonucu cinsel suçun kayıtlara geçtiğini söyleyen Keskin, "İstanbul Sözleşmesi Kürdistan coğrafyasında ortaya çıkan bir mücadele sonucu yürürlüğe girdi. Nahide Opuz’un avukatı da Meral Danış Beştaş’tı" diye kaydetti.
CEZAEVİNDE KADINLARA TECAVÜZ
Zor bir coğrafyada yaşadıklarını söyleyen Keskin, “Cezaevleri kadına yönelik şiddetin en fazla yaşandığı alanlar. Bugün cezaevinde yaşayan kadınlar her an tacize maruz kalıyorlar. Bu konulan kameralarla yapılıyor. Kadın tutsaklar her yerden kameralarla izlenildikleri hissi yaşıyorlar. Hiç ulaşılmayan yüzlerce kadın var. Hatay’dan deprem nedeniyle İzmir Şakran Cezaevlerine getirilen kadınlar tecavüze maruz kalmış. Bunlar korkunç ifadeler” diye konuştu.
Toplantı, soru-cevap bölümüyle devam etti.