ŞIRNEX - Silopiya’da kadın paneline katılan HEDEP’li Beritan Güneş, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, “Eğer bir değişim olacaksa bu değişim kadınlar ve Sayın Öcalan'ın paradigması olmadan olmaz” dedi.
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde Tevgera Jinên Azad (TJA) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ve kadın örgütleri “Tecrit ve Kadın Soykırımı” başlıklı panel düzenledi. Silopiya Belediyesi Kadın Emeği Pazarı’nda düzenlenen panele Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş ile Wan Star Kadın Derneğ’inden Rojbîn Bor panelist olarak katılırken, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri, HDP Silopiya Belediyesi Eşbaşkanı Adalet Fidan, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Silopiya Taybet Ana Kadın Dayanışma Merkezi yöneticileri, HEDEP il ve İlçe yöneticileri ile çok sayıda kadın katıldı. Salona, “Dem Dema azadiya jinan e” pankartı açıldı.
‘ŞİDDET BİR SİSTEMDİR’
Rojava’da Kürt kadınlarının yeniden tarih yazdığını ifade eden Beritan Güneş, ancak bu durumun iktidarlar tarafından istenmediğini dile getirdi. Nagihan Akarsel’in katledilmesini hatırlatan Güneş, “Nagihan kadınların hiç yazılmamış tarihini yazmaya başlamıştı ve bir kadın kütüphanesi açmak istiyordu. Her şeye rağmen kadınlar tarihi öğreniyor ve kadın mücadelesi büyüyor. Her yerde ‘jin jiyan azadi’ sloganı büyüyor. Kürt kadınları olarak omzumuza düşenlerini yerine getirmeliyiz. Kültürümüzü ve kimliğimizi unutturmak istiyorlar. Ancak Abdullah Öcalan’ın paradigması değişimin yolunu açıyor. Tecridi kırıp Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü yüksek sesle istememiz gerekiyor. Sayın Öcalan’ın paradigması değişimin yolunu açtı. Eğer dünyada bir sistem değişimi yaşanacaksa bu kadınlar ve Sayın Öcalan'ın paradigması olmadan olmaz” dedi.
‘ÇOK YÖNLÜ BİR SALDIRI VAR’
Ardından konuşan Wan Star Kadın Derneği’nden Rojbîn Bor, Kürt kadınları üzerinde yürütülen özel savaş politikalarına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Bugün biz kadınlar diktatörlüğe karşı mücadele ediyoruz. Bu diktatör ataerkil bir toplumdur ve yöneten tek adam rejimidir ve erkek devlet sistemidir. Wan'da sarhoş olan uzman çavuşlar geçtiğimiz günlerde kadınlara saldırdı. Orada halkın gösterdiği tepki önemliydi. Ancak uzman çavuşların sözleri de dikkat çekiciydi. ’Burası bizim ülkemiz, ne istersek onu yaparız' dediler. Aslında bizler burada özel savaş politikalarının nasıl örgütlendiğini görüyoruz. Aynı örnek geçen yıllarda Elkê’de yaşandı. Bir uzman çavuşun düğününe katılan komutan orada şunu söyledi, ‘Bu bizim terörle mücadelemizdir’ dedi. Bir Kürt kadının uzman çavuşla evlenmesini bu şekilde yorumladı. Aslında bizler bu sözde devletin Kürt kadınlarına karşı özel bir savaş başlattığını gördük. Bunu yine İpek Er örneğinde gördük. Musa Orhan devlete inanıyordu, bu yüzden İpek’e bunu yaptı. Artık devlet bize sadece silahla saldırmıyor, çok yönlü bir biçimde saldırıyor. Neden en çok biz kadınlara saldırıyorlar? Çünkü bu özgürlük mücadelesinin öncülüğünü özgür kadın hareketinin yaptığını biliyorlar. Bu nedenle özgürlük mücadelesini kadınlarla başlayarak yenilgiye uğratmaya yemin ettiler. Biz kadınlar her zaman bu saldırılara karşı örgütlü olmalı ve bu güçlerin tuzağına düşmemeliyiz. Biz kadınlar yaşamın her alanında direnmeliyiz."
Yapılan değerlendirmelerden sonra panel, “Jin jiyan azadî” sloganıyla son buldu.