İSTANBUL - Politik avukatlara dönük baskılarla devrimci geleneğin yok edilmek istendiğini belirten ÇHD üyesi Naim Eminoğlu, baskıların mesleki dayanışmayla bertaraf edilebileceğini vurguladı.
Muhalif avukatlara dönük yargı baskısı son yıllarda arttı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) gibi muhalif derneklerin üyesi avukatlara dönük gözaltı, soruşturma ve davalara her gün yenileri ekleniyor. Avukatlara yöneltilen suçlamaların başında ise, müvekkillerine yöneltilen "örgüt üyesi olmak", "örgüt propagandası yapmak" ve "örgüt yöneticiliği" iddiaları geliyor. 13 Ekim’de 20 ÇHD üyesi avukat gözaltına alındı. Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) üyesi avukatlar gözaltında işkenceye maruz kaldı. ÖHD üyesi Gülhan Kaya da bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
MESLEĞE 'KÜRESEL' SALDIRI
Avukatlara dönük baskıları değerlendiren ÇHD İstanbul Şubesi yöneticilerinden Naim Eminoğlu, baskılara karşı mesleki dayanışma vurgusu yaptı. Av. Eminoğlu, iktidarın hedefine aldığı avukatlık mesleğinde bir dönüşümü amaçladığını söyleyerek, "Avukatlar parasızlaştırılarak, istemedikleri işleri yapmak zorunda kalıyor. Daha zengin avukatların yanında çalışmak zorunda bırakılmak isteniyor. Para için değil halk için avukatlık yapmak isteyen politik avukatlar çeşitli baskılara maruz kalıyor. Tutuklanıyorlar veya çeşitli konularda kendilerine davalar açılıyor” diye belirtti.
"Dönüşüm" amacının 2000’li yıllarda başlayan bir proje olduğunu söyleyen Eminoğlu, “Bu dünya genelinde bir projedir. Dünya genelinde pek çok şeyi değiştirmek istiyorlar, paralı hale getirmek istiyorlar. Emperyalizmin çeşitli anlaşmalarla ülkelere dayattığı birtakım projeler ve politikalar var. Örneğin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Hizmet Ticaret Genel Anlaşması (GATS) gibi projeler var. Bunlar uluslararası hizmet ticaretine ilişkin temel kavramları, kural ve ilkeleri ortaya koyan çok taraflı anlaşmalardır. Avukatlık da hukuk da bunun bir ayağıdır. Şu anda Türkiye’de avukatların sayılarının bilinçli bir şekilde bu kadar arttırılması, fakültelerin bu kadar çok açılmasının sebebi hukuku belli başlı şirketlerin tekellerinde toplamaktır. Geri kalan avukatları da o şirketlerin işçilerine dönüştürmektir. Buna karşı çıkan kim olursa da çeşitli baskılara maruz kalıyor" diye konuştu.
SUÇLAMA: MÜVEKKİLİNE PARA GÖNDERME
Avukatlara dönük dava ve soruşturmalara değinen Eminoğlu, ÖHD üyesi Gülhan Kaya’nın yargılandığı davayı örnek gösterdi. Kaya'nın müvekkilleriyle yaptığı görüşmelerle suçlandığını ve suçlamaların “absürt" olduğunu söyleyen Eminoğlu, "5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Hatta tanık duruşmaya geldi ve tanımadığını söyledi. Onun dışında son yıllarda hapishanede bulunan müvekkillerine para yatırdıkları için kendilerine dava açılan meslektaşlarımız oldu. Bunların bir kısmı beraat ederken, bir kısmının davası halen sürüyor. Tweet attıkları için yargılanan meslektaşlarımız oldu. KCK ve ÇHD davaları var. ÇHD davalarının bir kısmı bitti. Özetle şu an avukat mesleğine pek çok saldırıları var. Biz de buna karşı mücadele etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
DEVRİMCİ AVUKATLIK GELENEĞİ
Tüm baskılara rağmen Türkiye’de devrimci bir avukatlık geleneği olduğunu söyleyen Eminoğlu, iktidarın bu geleneği yok etmeye çalıştığını dile getirdi. ÖHD ve ÇHD gibi derneklerin bu geleneği sürdürdüklerini ifade eden Eminoğlu, “İktidarlar bu geleneği istemiyor. Çünkü bu avukatlık pratiği işkenceleri önlemeye çalışıyor, kayıpların bulunması için mücadele ediyor, polis tarafından katledilen çocukların katillerinin yargılaması için mücadele ediyor. Deprem soruşturmalarını takip etmeye çalışıyoruz. İşte belediye yöneticileri ve AFAD’ın da sorumlu olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Buna karşı hükümet tarafından sürekli bir baskı var. Bunun en güncel örneği de geçen gün kararı açıklanan ÇHD davasıydı. Orada Selçuk Kozağaçlı, Oya Aslan ve Barkın Timtik yargılanmıştı” diye konuştu.
Eminoğlu, son yapılan gözaltılara işaret ederek, prosedüre de uyulmadığını kaydetti. Eminoğlu, "Adalet Bakanlığı’ndan izin alınır ve ondan sonra ifadeye çağırırsınız. Ankara'daki soruşturmada ise sadece bir telefon ihbarı vardı. Yani bir telefon ihbarıyla avukatların evini, savcı ve baro temsilcisi olmaksızın bastılar. Dijital materyallerine el koydular ve 3 gün boyunca gözaltında tuttular. Bu aslında hükümetin son zamanlarda avukatlık mesleğinin değersizleştirdiğini gösteriyor. ‘İstediğim zaman gözaltına alırım’ diyor" şeklinde konuştu.
Eminoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye’de avukatları tutuklayarak, gözaltına alarak, çeşitli davalar açarak mesleklerini ellerinden almaya çalışıyorlar. Bunun bir ayağı da ruhsat gasplarıdır. Adalet Bakanlığı, yeni bir uygulamayla davası olan öğrencilerin, mücadele eden hukuk fakültesi öğrencilerin ruhsatlarını gasp etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) buna karşı bir karar çıktı ama halen uygulamada ısrar ediyorlar. Dolayısıyla bunlara karşı dayanışmayı büyütmek gerekiyor."
MA / Ömer İbrahimoğlu