İZMİR - Yıkılan gecekondularının yerine yerleştirildikleri konteynerlerde olumsuz şartlarda yaşayan Roman aileler, “Kimse bizi eşit görmüyor. Bizi çamurun, bataklığın içinde görmek istiyorlar” sözleriyle ayrımcılıktan dert yandı.
İzmir'in Urla ilçesine bağlı Sıra Mahallesi'nde yaşayan Roman yurttaşlar barınma sorunu yaşıyor. Yaşadıkları gecekondular belediye tarafından "kaçak" olduğu gerekçesiyle iki yıl önce yıkılan 20 aileye konteyner verildi. Mutfak, tuvalet, banyo ve yaşam alanın iç içe olduğu konteynerler yazın sıcak, kışın ise soğuk.
Aileler, yaşamlarını zorlaştıran bu sorunun yanı sıra en temel kamu hizmetlerine erişmekte de güçlük çekiyor. Konteynerlere elektrik sağlayan tellerinin açıkta olması özellikle çocuklar için büyük tehlike. Yine altyapı sorunu nedeniyle yağmurun yağması ile birlikte konteynerlerin içini su basıyor. Burada yaşayanlar özellikle bronşit gibi üst solunum yolu hastalıklarından şikâyetçi.
Kadınlar, gençler ve çocuklar için sosyal yaşam alanları bulunmadığı alanda yaşayan aileler adeta toplumdan izole edilmiş durumda. Yaşanan bütün bu zorlukların en büyük yükü ise yine kadınların omzunda.
Kış koşullarının yüzünü göstermesiyle ile birlikte sorunları katlanan Sıra Mahallesi'nde yaşayan Roman kadınlar, yaşadıklarını anlattı.
‘BURADA YAŞAYABİLMEK MUCİZE’
Yetkililerin hiçbir vakit sorunlarına çözüm olmamasından yakınan kadınlardan Nadire Keser, aldığı sosyal yardımla biri lösemi hastası olan 4 çocuğuna bakıyor.
Evlerinin yıkılması sonrası kaldıkları konteynerlerde tuvalet, banyo, mutfak ve yattıkları alanın hepsinin aynı yerde olduğunu dile getiren Keser, âdete cezaevine konulduklarını söyleyip, “Burada yaşayabilmek mucize” dedi.
Her şeye rağmen mücadele etmeye çalıştığını, ancak koşullardan dolayı psikolojisinin bozulduğunu ifade eden Keser, yaşanan hayat pahalılığının da kendilerini çok etkilediğini vurguladı. Keser, “Küçük tüpe 110 lira veriyorum. Ekmek, yağ her şey pahalı. En çokta yaşayabileceğimiz bir eve ihtiyacımız var. Kendimize gecekondu yapmıştık. Onu da yıkıp bize konteyner verdiler. Yaklaşık iki yıldır burada yaşıyoruz ama çok güçlük çekiyoruz” diye belirtti.
‘YAĞMUR YAĞARSA NE YAPACAĞIZ' DÜŞÜNCESİ
Yaklaşık 20 yıldır bu mahallede yaşadığını dile getiren Filiz Ersoy da yaşadıkları sorunları "Yağmur yağdığı zaman yerler konteynerlerin içi sürekli ıslak oluyor. Çünkü alttan su geliyor. Çocuğum bronşit ve hep hastalanıyor. Yağmur yağarsa ne yapacağız diye sürekli düşünüyoruz. Her yağmur sonrasında tuvalet boruları tıkanıyor, suları içeriye geliyor” cümleleriyle ifade etti.
ÇOCUKLAR HASTA
Selman Yaman’ın ise eşi elektrik kablolarını tamir ederken akıma kapılıp yaralanmış. Elektrik sorununu bile kendi kendilerini çözmek zorunda kaldıklarını söyleyen Yaman "Buraya düzgün bir pano kurulsun. Burada biri ölecek ancak ondan sonra gelecekler. Seçim zamanında geliyorlar, ‘Her işinizi halledeceğiz’ diyorlar. Ama seçimden sonra kimse gelmiyor” diye sitem etti.
Mutfakta bulaşık yıkayınca bütün konteyneri su bastığını, rutubetli olduğu için de çocuklarının sürekli hastalanmasından şikâyet eden Sevim Kıyı’nın tek isteği ise yaşamlarını sürdürebilecekleri bir ev.
'DIŞLANIYORUZ, EŞİT DEĞİLİZ'
Yaşadıkları sorunları kimsenin görmediğini söyleyen Mehtap Yaman da Roman oldukları için sürekli dışlandıklarını ifade etti. Yaman, “Bir yerde yardım dağıtılınca biz istediğimizde bize sırtlarını dönüyorlar. Kimse bizi eşit görmüyor. Bizi çamurun, bataklığın içinde görmek istiyorlar. Çocuklarımız okuyamıyor. Kaymakamlıktan aldığımız 500 TL ile çocuklarımıza ayakkabı bile alamıyoruz. Roman kadınlar olarak sürekli aşağılanıyoruz. Yetkililerle görüşmek istediğimizde sürekli geçiştiriliyoruz. Sokakta bize küfür, hakaret ediyorlar. İnsanlar çocuklarımızı gördüğünde, ‘bunlar çingen çocukları yanlarında oturmayın’ diyorlar. Oğlum okula gitmek istemiyor. Çünkü öğretmenleri, arkadaşları dışlıyor. Bütün bunların yanında bu evlerde yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu evlerde 6-7 kişi kalıyoruz. Bu sorunların son bulması için bize destek verilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
MA / Delal Akyüz