RIHA - YPJ komutanlarından Rojda Kaxre, dünyanın en korkulan örgütlerinden biri olan DAİŞ’i yenilgiye uğrattıklarına işaret ederek, mücadelelerinin tüm kadınlar için olduğunu vurguladı.
Dünyanın her yerinde özgürlük için sokaklara çıkan kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında bir kez daha savaşa, yoksulluğa, erkek-devlet şiddetine karşı seslerini yükseltiyor. Ancak insanlığın ilk ana yurdu ve kadın etrafında gelişen toplumsallığın merkezi olan Ortadoğu’da kadınlar, 25 Kasım’ı savaşın gölgesinde karşılıyor. Ortadoğu’da yaşanan savaş, kriz ve bunalımın kökleri kadın emeği ve bedeni üzerindeki ilk sömürüye kadar uzanırken, kadınların bu sömürüye yanıtı Rojava’da devrim yapmak oldu.
Ortadoğu yakın tarihin destansı mücadelelerinden biri olan Rojava Devrimi, kadına reva görülen yazgıyı altüst ederek yeni bir sistem inşa etti. Bir devrime adını verene kadınlar, DAİŞ’e karşı verdiği amansız mücadeleyle adını tarihe yazdırdı. Yeni bir yaşamın tohumlarını Ortadoğu topraklarına eken kadınlar, kapitalist modernitenin hedefi olsa da, bu direnişten vazgeçmedi.
Yekîneyên Parastina Jin (Kadın Koruma Birlikleri/YPJ) komutanlarından Rojda Kaxre, 25 Kasım’a giderken Rojava Kadın Devrimi’ni, devrimle birlikte yeniden inşanın neden hedef alındığını değerlendirdi.
'SAVUNMADA EN ÖNDE KADINLAR VAR'
Nisan 2012’de kurulmasından bu yana kadınların eliyle devrimin inşa edilmesine öncülük eden YPJ’nin, saldırıların arttığı zamanlarda da ideolojik tavrından taviz vermediğini ifade eden Kaxre, YPJ'nin özsavunma temelinde hem örgütlenme hem de ideolojik ve askeri açıdan derinleştiğini kaydetti. Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen saldırılara karşı gerek eylemlerde, gerekse de savunmada en ön saflarda kadınların yer aldığını söyleyen Kaxre, Kadın Savunma Birliği ordusu ismini içerisinde yer aldıklarını ifade etti.
'DAİŞ’İN KORKUSU KADINLAR'
YPJ’nin hem Rojava Devrimi'nde hem de Kobanê’de DAİŞ’e karşı efsaneleşen bir direniş sergilediğini vurgulayan Kaxre, dünyanın en korkulan örgütlerinden biri olan DAİŞ’i kadınların verdiği mücadelenin durdurduğunu belirtti. “Dünya DAİŞ’ten, onlar da kadınlardan korkuyordu” diyen Kaxre, DAİŞ’in “Eğer kadınların eliyle öldürülürseniz cennete gidemeyeceksiniz” fetvasını hatırlattı. Kaxre, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar ve kadının özgürleşmesi onların en büyük korkusu olmuştu. Kadınlar için feodal, erkek aklıyla bir rol biçen DAİŞ, eve kapatmak, ev işleri yapıp çocuk doğuran kadınlar haline getirmek istiyordu. Bunun için kadınları kaçırdı, işkenceler etti. Böylelikle kadınları korkutmak sindirmek istiyordu, ancak karşılarında mücadele eden kadınları buldular.” DAİŞ’i yenmeleri ve devrim yapmalarıyla Türkiye’nin hedefi olduklarına dikkat çeken Kaxre, saldırıların amacının DAİŞ’e karşı verilen mücadele ve kurulan yeni yaşam olduğunu belirtti.
'VAHŞETİ KADINLAR DURDURABİLİR'
Konuşmasına Türkiye’nin saldırılarında yatan nedenler ile devam den Kaxre, şunları söyledi: “Türkiye sadece askeri anlamda değil, özel savaş metodlarıyla da bize saldırıyor. Buna karşı sadece Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan kadınlar değil, Ortadoğu’nun her yerinde kadınlar olarak mücadele etmek şart. Bugün Ortadoğu topraklarının her tarafında savaş var. Bu toprak savaşlarında en çok katledilen, hedef alınanlar da kadınlar. İsrail-Filistin arasında yaşananlar buna bir örnek. Filistinliler bir yandan yurtlarını savunurken bir yandan katlediliyor. Biz bu savaşlarda hedef alınan kadınlar için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Çünkü toprağından, yurdundan edilen bir kadın tecavüze, şiddete, kaybolmaya mahkum ediliyor. Biz de bunun bilinciyle hem yurdumuzu hem de Ortadoğu’daki kadınları savunuyoruz. Biliyoruz ki bu katliamları, vahşeti durdurabilecek tek aktör kadınlardır.”
Kuruluş esaslarından biri olan kadın mücadelesine ilk günkü gibi bağlı kaldıklarını ifade eden Kaxre, YPJ içerisinde bu güne kadar 100’den fazla taburun yer aldığını kaydetti. Kadın kimliğinin bilinciyle mücadelelerini sürdürdüklerini ifade eden Kaxre, mücadelenin sadece Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan kadınları değil dünyanın dört bir tarafında yaşayan kadınları kapsadığını belirtti.
'ARÎN VE ZİLAN’LARIN MÜCADELESİ SÜRECEK'
Rojava Devrimi’nden sonra Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının özgürleşmenin intikamının alınmaya çalışıldığını ifade eden Kaxre, “Burada demokratik bir yaşamın kurulmasına karşı dört bir koldan saldırıyorlar. Bugün işgal altında olan Efrîn ve Serêkaniyê kentlerinde kadınlara yaşatılanlar ortada. Kadınlar bu kentlerden kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, satılıyor, bu bir katliamdır. Ancak dünya buna şahit olmasına rağmen hiçbir şey yapılmıyor. Orada yaşayan kadınlar her gün tecavüze uğrama, satılma, öldürülme endişesiyle yaşama mahkum ediliyor. Biz bugün o kadınlar için de mücadele yürütüyoruz. Biz verdiğimiz mücadeleyle DAİŞ’e karşı zafer kazandık, kadınları özgürleştirdik. DAİŞ Arin Mirxan’lardan nasıl korktuysa Türkiye de Zilan’lardan öyle korkuyor. Biz de onların mirasını devralan kadınlar olarak mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.