İZMİR - İzmir’de 70 yaşındaki Behiye Yalçın, 4 kez gözaltına alındı, 2 kez tutuklandı, bu uğurda kızını yitirdi ancak onurlu bir yaşam için verdiği mücadeleden vazgeçmedi.
Türkiye’de Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar beraberinde inkar ve imha politikalarını devreye koyarken, bu politikalara karşı örgütlenen kesimler her alanda bir mücadele yürütüyor. Kürtlere karşı bu savaşta çocuklarını kaybeden anneler ise savaşa karşı 1996 yılında Barış Anneleri İnisiyatifi’ni kurdu. 15 Kürt annesinin bir araya gelerek kurduğu inisiyatifte yer alanlar yıllarca beyaz tülbentlerini savaşa karşı kalkan yaptı.
Türkiye ve Kurdistan ilerinde oluşturdukları inisiyatiflerle mücadeleyi yükselten annelerden biri de 70 yaşındaki Behiye Yalçın. 1999 yılında İzmir’de Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kurucularından olan Yalçın, 24 yıldır kesintisiz bir mücadele veriyor.
Amed’in Bismil ilçesine bağlı Tepê köyünde dünyaya gelen Yalçın, evlendirildikten sonra yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle 1966 yılında İzmir'in Konak ilçesi Kadifekale Mahallesi'ne göç etti.
DEVLET İLE İMTİHANI
İzmir’e yerleşen Yalçın ailesi Kürt kimliklerinden kaynaklı baskıların hedefi oldu. 1991 yılında bir itirafçının verdiği ifade üzerine Behiye Yalçın eşi Abdullah Yalçın ile birlikte “örgüt üyesi” olma iddiasıyla gözaltına alındı. 14 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılan çift, o tarihten sonra devletin hedefi oldu.
1994 yılında tekrar gözaltına alınarak tutuklanan Yalçın, 20 ay cezaevinde kaldı. Daha sonra 2012 yılında “Kent meclisleri” kurma iddiasıyla gözaltına alınan Yalçın, yine 14 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan bir yıl sonra tekrar gözaltına alınan Yalçın, 4 gün gözaltında kaldı. Son olarak 24 Mart 2022'de 1 Eylül Dünya Barış Günü ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde etkinliklere katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınan Yalçın, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Yaklaşık 3 ay cezaevinde kalan Yalçın tahliye oldu.
KIZINDAN HABER ALAMIYOR
Yaşamı mücadele ile geçen Yalçın’ın çocukları da yaşanan baskılardan nasibini aldı. Bu baskılara karşı kızı Sevim Yalçın, 1992 yılında PKK'ye katıldı. Kızından bir daha haber alamayan Yalçın, 1995 yılında gazeteden kızının yaşamını yitirdiğini öğrendi. Yalçın, hala kızının cenazesinin nerede olduğunu bilmiyor.
1996 yılında Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde (TUHAY-DER) çalışmalarını sürdüren Yalçın, 1999 yılında ise Barış Anneleri İnisiyatifi’nde yer aldı. Yalçın’ın onurlu bir yaşam için mücadelesi 24 yıldır kesintisiz sürüyor.
'ÖLSÜN DİYE ÇOCUK BÜYÜTMÜYORUZ'
4 çocuk annesi olan Yalçın, Barış Annesi olmasındaki etkenlere değinerek, "Kimse ölsün diye çocuk büyütmez. Herkes çocukları ile güzel günler yaşamak ister. Ancak biz o günleri göremedik. Çocuklarımız zulüm, baskı ve korku altında büyüdü. Bu nedenle her yerde barış diyoruz" dedi.
DÜNYAYA BARIŞ GELSİN İSTİYOR
Türkiye’de barış için çeşitli girişimlerde bulunduklarını hatırlatan Yalçın, aydınlarla, hukuk örgütleri ile hatta yaşamını yitiren asker anneleri ile görüştüklerini ifade etti. Yalçın, bunca zulme rağmen hala barış istediklerini ama bu taleplerinin karşılık bulmadığını söyledi. Gelinen noktada dünyanın birçok yerinde kan döküldüğünü söyleyen Yalçın, “Bu gün Rojava’da, Ukrayna’da, Filistin’de her yerde kan akıyor. Her yerde savaş ve katliam var. Filistin’de yüzlerce bebek öldürüldü, bu vahşettir. Sadece Kürtler için değil bütün dünyaya barış gelsin” dedi.
Barışın önündeki en büyük engelin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit politikası olduğunu dile getiren Yalçın, “Kimse rahat bir yaşam sürdüremiyor. Tecrit kaldırılsın. Herkes kardeşçe yaşasın. Barış annesiyiz ve onurlu bir barış istiyoruz” diye konuştu.
MA / Delal Akyüz