HABER MERKEZİ - Kadına yönelik şiddetin vahşet boyutunda yaşandığını belirten PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Bu ölümler savaştan daha beterdir. Çözüm; kadının eşitlik, özgürlük hukukuyla olur” diyerek, kadın mücadelesindeki ısrarını vurguladı.
Dünyanın dört bir yanında erkek egemen sistemlerin uyguladığı kadın düşmanı politikalara karşı bulduğu her fırsatta uyarılarda bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, yaptığı değerlendirme, tespit ve sunduğu alternatif çözümlerle sadece Kürt kadınlara değil dünyadaki tüm kadınlara yol gösterici oldu. “Jin, jiyan, azadî” (Kadın, yaşam, özgürlük) felsefesiyle 21. yüzyılda kadın hareketlerinin de gündemine gelen Abdullah Öcalan’ın 25 Kasım dolayısıyla değerlendirmelerini ve cins kırımına varan eril politikalara karşı alternatif çözüm önerilerini derledik.
21’İNCİ YÜZYIL KADIN YÜZYILI
Tüm tespit ve çözümlemelerinde 21'inci yüzyılın kadınların yüzyılı olacağı değerlendirmesinde bulunan Abdullah Öcalan'ın bu tezi bugün tüm dünyada yükseliyor. Abdullah Öcalan'ın 21'inci yüzyıl tespiti şöyle: "19’uncu yüzyıl nasıl burjuva partilerinin, 20’nci yüzyıl emeğe dayalı partilerin yüzyılı olmuşsa, 21’inci yüzyıl da kadına dayalı partileşmenin yüzyılı olacaktır. Kadının kendine dayalı politika sürecine girmesiyle insan hakları, toplum ve kültürel hakları, doğa ve çevre sorunlarına duyarlılık, çocuk hakları, sağlık ve eğitim sorunlarında derinliğine açılımlar sağlanması beklenilmelidir. Kadın barış ve demokrasiyi en çok gündeme getirmesi gereken bir güç olarak kendini geliştirmelidir. Kadın kültür ve sanat alanında en iddialı bir güç olmak konumundadır."
2001 yılında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde avukatlarıyla yaptığı görüşmede, “Kadının Toplumsal Sözleşmesi” önerisinde bulunan Abdullah Öcalan, bunun sadece Kürt ve Türk kadınlar için değil, tüm dünya kadınları için önemli olduğunun altını çizerek, kadın hareketinin çevre hareketiyle birleşmesi gerektiğinin altını çizdi.
ÖZ SAVUNMA
Kadına yönelik şiddet ve katliamların arttığı 2009 ve 2010 yıllarındaki görüşmelerde Abdullah Öcalan, öz savunmanın önemine değinerek, “Doğrudan namus anlayışıyla yaklaşmıyorum, kadının beyinsel, ruhsal, bedensel kendini korumasından bahsediyorum. Meşru savunmayı herkes yapar. Ben öz savunma kavramını bunun için geliştirdim. Her grubun herkesin, kadınların, özellikle kadınların kendilerini savunmaları gerektiğinden bahsetmiştim. Kendi öz savunmalarını geliştirmeleri gerektiğini söylemiştim. Herkes bilinç ve iradeleriyle kendilerini korumalarını bilmelidir. İlginçtir, savunma yapmaları gerekenleri de ben savunmak durumunda kalıyorum. Her grup, herkes kendi bulunduğu alanda kendi savunmasını yapar. Kadınlar öz bilinç ve güçlü irade ile kendilerini koruyabilirler. Namus kesinlikle cinsellik değildir. Namus, öz bilinç ve güçlü iradedir. Kendinize, ruhunuza ve bedeninize sahip çıkın” diye belirtti.
KADINSIZ YAŞAM OLMAZ
18 Mart 2013 tarihli görüşmede kadının özgürleşmesi gerektiğini vurgulayan Abdullah Öcalan, “Ortadoğu’da kadın yükselmek zorundadır. Kendinizi özgürleştirmelisiniz. Kadın evin içinde olunca köleleşiyor. Bazı erkeklerde karılaşma var. Kadın özgürlükçüsü olmak lazım. Kadına biçim vermeyi ahlaksızlık sayıyorum. Kadının ‘xweda’sı gerekir. ‘Xweda’ kendi kendini doğurmadır. Özgür kadın bir güneş gibi doğar. Jin (Kadın), jiyan (Yaşam) kelimeleri çok anlamlıdır. Kadınlar kudretli, özgür ve karar sahibi olmalı. Kadın değerli bir varlık. Jin-jiyan kelimeleri bunun için değerlidir. Öz kararları olan kadınlar yetiştirin. Kadınların özgür yaşam evleri, binaları olmalı. Yaşamı kararlaştıracağınız mekânlar olmalı. Çalışmalarınızın temeline özgür kadın arayışını alın. Tekrar ediyorum, kadınsız yaşam olmaz. Umutlu olun, emek harcayın. İnanarak yapın. Kadın temelli çalışma önemlidir” önerisinde bulundu.
ERKEKLERE GÜVENMEYİN
İmralı Heyeti’nin 3 Nisan 2013 tarihli görüşmesinde Abdullah Öcalan, şunları söyledi: “Kadınsız yaşam olmaz, ama mevcut kadınla da yaşam olmaz dedik. ‘Ya benimsin ya toprağın’ diyorlar, ‘Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme’ diyorlar. İşte bu kadar korkunç bir kültür var. Kadın çalışmaları önemlidir. Daha önce kadın yaşam merkezleri demiştim. Kadın kolektifi diyebiliriz. Kadınların ekonomi, sosyal paylaşım çalışmaları olmalıdır. Erkeklere güvenmeyin. Erkeklerin kadından anladıkları ‘al birini kaç’tır. Kadın olmak müthiş bir şey. Aile yok olsun demiyorum. ‘Erkeği Öldürmek’ kitabımda iyi anlaşılır. Sonsuz boşanma lafımı yanlış anlamayın. Kadınla müthiş yaşanılabilir. Bunlar yanlış değildir. Erkek dogmatiğini yıkın. Mesele çocuk doğurmak değil, o çocuğu yetiştirmektir. Üç ya da dört kadın bir araya gelince çözüm üretin. Erkekler kendilerini tanrısallaştırıyor. Sizler de kadınlığınıza güvenin.”
SAVAŞTAN BETER
7 Şubat 2014 tarihinde İmralı Heyeti ile yapılan görüşmede de kadın katliamlarına değinen Abdullah Öcalan, tepkisini şöyle ortaya koydu: “Her gün onlarca kadın öldürülüyor. Bu ölümler savaştan daha beterdir. Bu devletin güvenliği meselesidir. Kadınla müthiş yaşanabilir ama kadın bugün zavallı bir durumda. Çocuk gelinler meselesi. Çok acı bir şey. Aldığında eş olur, tecavüz edersen leş olur. Sonra onun yüzüne nasıl bakılır? Kadını özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir.”
TÜM SORUNLARIN KÖKENİ
Kadın sorununun tüm toplumsal sorunların kökeni olduğuna dikkat çeken Abdullah Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli heyet görüşmesinde, “Her gün kadın cinayetlerini vahşet boyutunda yaşıyoruz. Kadın bu kadar alçakça öldürülmez, bu ülkenin vatandaşı bunu kabul edemez. Ama kadının dört tarafı zincirle bağlanmıştır adeta. Biz bunu yırtmadan sosyalist olamayız, siyaset yapamayız. Bunu bilince çıkarmak gerekir. Bir evlilik için bir hareketi yok edebilirler. Bir evladı için her şeyi yok edebilirler. Kürt erkeğinde de bu vardır. Bir erkeğin gücü, bir kadın karşısında gösterdiği duyarlılığın etik ve estetik çözümlemesi ile ilgilidir. Sen bir kadınla yaşamayı bilmezsen, devrim yapamazsın, belediyecilik bile yapamazsın” değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN ‘ÇOCUK’, BEN ‘ÖZGÜRLÜK’ DİYORUM
29 Kasım 2014 tarihli görüşmede, evliliği “Toplumsal yutum merkezi” olarak tanımlayan Abdullah Öcalan, “Erdoğan da benim söylediğimin tersini söylüyor. ‘3 çocuk, erken evlilik’ diyor. O da bilinçli olarak söylüyor, ben de bilinçli olarak söylüyorum. İki anlayış çatışıyor. Bakalım o mu kazanır, biz mi kazanırız göreceğiz. Benim buradaki Demokratik Çözüm başlıklarımda da kadın özgürlüğü birinci maddedir. Devlet heyeti ile de konuştum. Onlar anlamıyorlar. ‘Bunun demokratik çözümle ne alakası var’ diyorlar. Ben net konuşuyorum. Demokratik çözüm ile ilişkisi nettir. Demin de söyledim, bu kadar kadının öldürüldüğü bir ülkede, ben bu devlete üye olmam. Çözüm; kadının eşitlik, özgürlük hukukuyla beraber olur. Kadın hukuku, özgürlük hukuku benim için esastır” diyerek, özgürlükteki ısrarını vurguladı.
TEK KURTULUŞ ÖZGÜRLÜK
Avukat görüşmelerinde sık sık altını çizdiği bu ısrarını ise şöyle ortaya koydu: "Kadınlar özgürleşmek için Kadın Kurtuluş İdeolojisi'nde derinleşmeliler, ideolojik güç olarak var olabilmeliler. Erkeklere karşı alacakları çok yol var, erkeğe fazla güvenmemeli. Kadın kendi bağımsızlığını koruyacak. Kadının özgürlüğünden korkmamak gerekir. Ben kadınla böyle yoldaşım. Bu bir güç, inanç meselesi. Kadın yoldaşlarımın bana ilişkin emeklerine böyle karşılık veriyorum. Bilmelerini istediğim en önemli bir hakikat, onların savaşın da barışın da kaderini belirleyecek kadar güçlü olmaları gerektiğidir. Sizinleyim. Kazanılacak özgür bir dünya var, kazanılacak özgür bir yaşam var. 21. yüzyılın ideolojisi kadın özgürlüğüdür. Kendini bıçaklamak, yere atmak bunlar rezalet! Tek kurtuluş özgürlüktür.”