ADANA - Adana'da gazetecilerle bir araya gelen HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili “Hem az farkla kaybettiğimiz belediyelerimizi kazanacağız. Hem de mevcut kazanılmış belediyelerimizi kayyumun elinden söke söke alacağız” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bir dizi temaslarda bulunmak üzere geldiği Adana’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Kentteki bir otelde gerçekleşen buluşmada, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Eşbaşkanları Helin Kaya ve Mehmet Karakış ile HEDEP Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ da yer aldı.
Buluşmada basının durumuna değinen Hatimoğulları, “Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığı bir dönemden geçiyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası siyasette iklim değiştikten sonra basın üzerindeki baskılar daha da arttı. Basın tekelleştirildi. Ana akım medya iktidarın güdümüne alındı. Yerel basına dönük ise destekler azaldı” dedi.
‘ÖNCELİK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ OLMALI’
Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklanmalara dikkat çeken Hatimoğulları, "Özgür Bası’nın sesi baskı, gözaltı ve tutuklamalarla kısılmak isteniyor. Ancak halkayı sadece bununla sınırlı tutmayıp çok daha geniş bir yelpazeye yaydıklarını görüyoruz. Burada tek başına RTÜK yok başımızda. Tek başına sansür sistemi yok. Aynı zamanda iktidarın uyguladığı politikalar çok büyük bir sansüre neden oluyor. Böylece halkın haber alma hakkı da engelleniyor.O bakımdan basına vurulan her darbe ve baskı aynı zamanda bu ülkede yaşayan 84 milyon yurttaşa vuruluyor. Sorunların açıkça yazıldığı bir basın anlayışına ihtiyacımız var. Basının özgür olmadığı bir toplumda ne özgürlükten ne de demokrasiden bahsedilebilir. İşte o yüzden gerçekten demokratik bir Türkiye'yi ve demokratik bir Cumhuriyeti inşa etmek isterken aynı zamanda yaşadığımız bütün bu sorunlara çözüm bulmayı da ciddi bir biçimde hedefliyoruz" diye belirtti.
‘ERMENİ TOPLUMUNDAN ÖZÜR DİLİYORUZ’
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i katleden Ogün Samast’ın dün cezaevinden tahliye edilmesini hatırlatan Hatimoğulları, “Bu ülkede devam eden derin bir Kürt sorunu var ve bu Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesi için bir konferans çağrısı yapılmıştı. Dink’te bu Türkiye Barış Konferansı girişiminde yer aldı. ‘Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz’ demişti. Ama biz o güvercin ürkekliğiyle yaşayan gazeteciyi koruyamadık. Bundan dolayı hepimiz vicdanen huzursuzuz, rahatsızız. Ailesinden, Ermeni toplumundan özür diliyoruz. Biz Hrant Dink'i koruyamadık ve bunu AYM ile Yargıtay arasında devam eden kriz ile yargı darbesinin aslında ürünü olarak görüyoruz" dedi.
YARGININ DURUMU
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararına karşı mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını anımsatan Hatimoğulları, "Sevgili Selahattin Demirtaş'ı, Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarımızı cezaevinde bırakan anlayış ne yazık ki Ogün Samast gibi katillerin şu an salıvermiştir. İşte yargıdan çürümüşlüğün, yargıda kopuşun geldiği boyut. Yargı, hiçbir zaman bu kadar açıktan Anayasayı ihlal etmemişti. Hiçbir zaman bu düzeye gelinmemişti” ifadelerini kullandı.
31 MART YEREL SEÇİMLER
Önümüzdeki 31 Mart Yerel Seçimleri’ne işaret eden Hatimoğulları, genel seçimler sonrası bir muhasebe yaptıklarını ve buna bir yol izleyeceklerini söyledi. Hatimoğulları, şöyle dedi: "Mayıs seçimlerinde aday çıkarmayarak, Sayın Kılıçdaroğlu'nu destekledik. Çünkü mevcut iktidarın gitmesi gerektiğini düşünüyorduk. Mevcut rejimin gitmesi gerektiği konusunda aynı yerdeyiz. Rejimle ilgili eleştirilerimiz noktasında kesinlikle aynı yerdeyiz. Sonuç itibarıyla bu ülkenin hakiki bir sosyal demokrat çizgiye ihtiyacı var. Başka siyasi çizgileri taklit ederek, siyaset yapılmayacağını bu Mayıs seçimleri bize gösterdi. Hiç kimse aslı dururken taklidine oy vermediğini son seçimlerde de görmüş olduk. Erdoğan'ın bu seçimi kazandığına inanmayanlardanım. Ama muhalefet olarak engelleyemedik. Sorumluluklarımızdan kaçmamalıyız. Bunu engelleme maharetini muhalefet olarak göstermeliydik. Asıl özeleştiriyi vermesi gereken ana muhalefetin kendisi olmalıdır.
Birinci ve ikinci olduğumuz beldelerde, belediyelerde, büyükşehirlerde kendi adayımızla çıkacağımızı karar altına almış durumdayız. Halkımızın bizden net bir talebi oldu. HEDEP'in görülmeyeceği hiçbir bir ittifak masasında olmayacağız. Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan'ında ifade ettiği gibi Batı'da ittifaklara kapalı değiliz. Ama ittifaklar demokratik bir zeminde açık, şeffaf bir ortamda olacaksa oluruz. Aksi takdirde ‘HDP bize oy versin ama kenarda dursun. Yanımızda görünmesin’ gibi bir yaklaşımı bu dönem kabul etmeyeceğimizi ilan ettik."
KAYYIM REJİMİ
Kurdistan kentlerindeki belediyelere yapılan kayyım atamalarına değinen Hatimoğulları, "Kayyım bu ülkede bir rejime dönüştü. İktidar, kayyım meselesinde HDP'li belediyelerde staj yaptı. Şimdi de beğenmediği üniversite yönetimlerine ve şirketlere kayyım atıyor. Her şeyi kayyımla yönetiyor. Belediyeye kayyım atamak, seçme ve seçilme hakkını yurttaşın elinden almak demek. Halkın elinden seçme ve seçilme hakkının alınmasına izin vermeyeceğiz. Hem az farkla kaybettiğimiz belediyelerimizi kazanacağız. Hem mevcut olan kazanılmış belediyelerimizi kayyumun elinden söke söke alacağız. Bütün yerellerimizde belediye eşbaşkanlarımızı ve meclis üyelerimizi ön seçimle belirleyeceğiz. Bütün bunların detaylı çalışmasını seçim komisyonumuz şu an yürütüyor" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Buluşma, basın mensuplarının sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi.