İZMİR - İzmir'de “Hakikat ve Yas Hakkı” konulu panelde konuşan ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, mezarlıklara yapılan saldırıların artık bir savaş konseptine döndüğünü ve ailelere bu yolla psikolojik işkence uygulandığını belirtti.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Genç Hukukçular Komisyonu, “Hakikat ve yas hakkı” başlığı ile İzmir Barosu Konferans salonunda panel düzenledi. ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, İnsan Hakları Derneği (İHD) Üyesi Deniz Çakmak ve Barış Annesi Behiye Yalçın'ın konuşmacı olarak katıldığı panele çok sayıda yurttaş katıldı.
Panelde ilk olarak konuşan İHD üyesi Deniz Bayrak, mezarlıkların bir mekan hafızası oluşturduğunu kaydetti. Bu mekanların sadece kişilerin değil değerlerin hafızası olduğunu vurgulayan Bayrak, "Mezarlıklara yapılan saldırı ise o kişinin bıraktığı hafızaya saldırıdır. Galatasaray Meydanı'na yapılan saldırı da tarihsel hafızaya saldırıdır. Mezarlığa yapılan saldırıların buradan politik olduğunu düşünüyorum. Yas dediğimiz şey ise insanlarla ilgili bir durum. Bir kişinin yası tutulamıyorsa o kişi yaşarken de egemen tarafından insan olarak görülmemiştir. Ölmeden öncede her türlü şiddetin hedefi olmuştur. Bedenleri egemenin daha çok hedefi halindedir. Bu şiddet egemenden gelir çünkü kişinin kendisi, yaşamı ve arkasından bıraktıkları egemeni tehdit eder. Bu saldırılar aynı zamanda kişinin ait olduğu topluma da yapılmış bir saldırıdır" dedi.
AİLELERE SİSTEMATİK İŞKENCE
Ailelerin yaşamış olduğu psikolojik travmaların da dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Bayrak, "Sürekli aynı mezarlıklara saldırı yapılıyorsa burada hem bir kasıttan hem de daimilikten söz edebiliriz. Ölülerin yakınlarına karşı sistematik bir işkence olduğunu görüyoruz. Bu alan hukukun üzerindedir. Ama bu saldırılar yapılıyorsa onunla ilgili bir düzenleme olması gerekir. Biz var olan normların bile hayata geçirilmediğini görüyoruz. Ama yine de bunların dayatılması gerektiğini düşünüyorum" diye belirtti.
KÜRT ANNELERİ
Ardından konuşan Barış Annesi Behiye Yalçın da Kürt annelerinin yasını yaşayamamanın acılarıyla yaşamına devam ettiğini söyledi. Kargo ile teslim edilen cenazelere değinen Yalçın, “Kürtler ve Kürt anneler için bunu reva görüyorlar. Kürt annelerin yaşadığı zorluğu kimse yaşamıyor. Yıllardır Kürt anneler bu acıyı çekiyor, kimse onların sesini duyurmuyor. Başka coğrafyalarda yaşayan insanların yaşadığı bir zorluk olduğunda herkes onlar için sesini çıkarıyor ve bu insanların hakları var diyor ama kimse Kürt annelere bu hakkı vermiyor. Biz de dünyadaki tüm anneler gibi anneyiz. Evlatlarını kaybeden tüm annelerin acısı aynı acıdır. Annelerin yaşadığı acı birbirinden farklı değil. Anneler çocuklarının bir tırnağını bile bulursa gidip başında oturur. Bu acıyla Kürt anneler hayatlarını devam ettiriyorlar. Bu Kürt annelere reva görülmemeli. Ölümlerde insanlığın olması gerekiyor. Ama ölen Kürt olduğunda insanlık kalmıyor. Bizim çocuklarımızın cenazelerini panzer arkasına bağlayıp şehirde gezdirdiklerinde, bu kişinin annesi yok mudur, canı acır demiyorlar. O annenin acısını düşünmüyorlar” ifadelerini kullandı.
MEZARLIKLARA SALDIRILAR
Son olarak söz alan ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak ise bölgede yaşananları artık hukuk normlarıyla anlatmanın mümkün olmadığını vurguladı. Coğrafyada artan dozda yaşanan bir saygısızlık kavramı görüldüğünü belirten Çakmak, bu konunun ulus devletler ve onların yarattığı faşist iktidarlar üzerinden değerlendirmesi gerektiğine dikkati çekti. Garzan'da bulunan toplu mezarların açılma sürecinden bahseden Çakmak, o dönem mezarlıkların kepçelerle açıldığını ve hiçbir mezarın ayrılmadan nereye götürüldüğünün belli olmadığını aktardı. Ardından Kilyos Kimsesizler Mezarlığında ortaya çıkan mezarlar ile ilgili suç duyurusundan da bir sonuç çıkmadığını kaydeden Çakmak, "Defin yönetmeliği ve raporlar ortada olmasına rağmen kamu idaresi bu şekilde davranıyor. Kilyos sürecinden sonra Lice, Silvan, Bingöl, Hakkari'de mezarlıklara saldırı girişimi oldu. Kilyos ve Garzan kadar vahşete ulaşmasa da mezar taşlarının kırılması, zorla ailelere kırdırılması durumları yaşandı. Jandarma Komutanı bir aileyi arayarak 'mezar taşını kırmıyorsanız biz yarın gidip kırarız' diyor. Bunlara ilişkin yapılan suç duyurusundan da sonuç alınamadı" diye aktardı.
SAVAŞ KONSEPTİ
Defin ruhsatı olan bir cenazelerin mezarlıktan çıkarıldığını aktaran Çakmak, "Bu durum tekrar tekrar yaşatılıyor. Aile 'cenazeyi her defnettiğinizde devlet bu acıyı bize sürekli yaşatıyor ve bundan zevk alıyor' demişti. Bu süreci yürüten avukatlara da her yerelde ayrı ayrı baskılar yapıldı. Örneğin bir kurumda 18 avukatın vakalet bilgileri bulundu diye örgüt üyeliği iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Bunlara takipsizlik kararı verildi ama mesela sistematik olarak bu meselede söz kuran insanların yıpratılmaya çalışmasıdır. Ulusal mevzuatta ölü bedene yönelik saldırılara ilişkin bir düzenleme yok. Mevzuat genelde ölene değil yaşayana ilişkin düzenleniyor. Hukuk devletinde kişi öldüğünde hakkındaki dava bile düşerken, ona yapılan saldırıların devam ettiğini ve savaş konsepti haline geldiğini görüyoruz" diye konuştu.
Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.