ANKARA – Avukat Kazım Bayraktar, gizli tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun mahkemede verdiği7 satırlık ifadesinin savcılıkta 2 sayfaya çıkartılarak genişletildiğine dikkat çekerek, “Yapılan bu uygulama delile müdahaledir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 6-8 Ekim 2014 yılında yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 41’incı duruşmasının ikinci oturumu verilen aranın ardından tutuklu siyasetçi Günay Kubilay’ın avukatı Kazım Bayraktar’ın savunmaları ile sürdü.
Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya tutuklu siyasetçi Günay Kubilay, Avukat Kazım Bayraktar ile çok sayıda ÖHD üyesi avukat katıldı.
‘İHLALLERİN İZİNİ TAKİP ETTİĞİMİZDE İKTİDARI GÖRÜYORUZ’
Avukat Kazım Bayraktar, davanın hukuki ve siyasi illiyet bağını ifade eden soruşturma sürecine değineceğini belirtti. Bayraktar, “Davanın soruşturma sürecinde, o kadar çok hukuk ihlali yapıldı ki, hepsinin izini takip ettiğimizde; bunun iktidardan kaynaklandığını görüyoruz” dedi.
‘DELİLE MÜDAHALE EDİLDİ’
Bayraktar, her şeyin HDP’nin attığı üç satırlık bir tweetten yola çıkılarak başladığını söyleyerek “Öncelikle bu tweet ile meydana gelen şiddet olayları arasında hiçbir şekilde illiyet bağı kurulamaz. Diğer bir durum ise gizli tanıklar ile ilgili. Gizli tanıkların dinlenme süreci bu davanın senaryosunu yazan savcıların ya da siyasi güçlerin kötü niyetin nasıl ayaklarına dolandığını gösteriyor. Özellikle önce gizli tanık sıfatı ile sonrasında ise açık tanık sıfatı ile dinlenen gizli tanık ABC123-Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun ifadesi. Bakın sayın heyet, Merdan Rüştü Ovalıoğlu sizin huzurunuzda taraflar olmadan dinlendiğinde; yedi satırlık bir ifade verdi. Ancak daha sonra savcılık tarafından çağrılıp ifadesi tekrar alındı. Burada delile müdahale var. Çünkü Ovalıoğlu size verdiği ifadede sadece yedi satırlık bir ifade vermişken daha sonra savcılığa verdiği ifadesinde ifadesi iki sayfa genişletildi. Bu gizli tanık aynı zamanda PKK davasında itirafçı bir sanık. İfadesinde de etkin pişmanlıktan faydalanmak için tanıklık yaptığını söylemiştir. Yani hukuki menfaat sağlamak için her türlü senaryonda kullanılması elverişli bir tanık” diye konuştu.
‘NİYE GİZLİ TANIKTAN AÇIK TANIKLIĞA GEÇİLDİ?
Bayrakta Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun önce gizli sonra da açık tanık sıfatı ile dinlendiğini belirtti. Bayraktar, “Ovalıoğlu niye gizli tanıklıktan açık tanıklığa geçildi? diye sordu. Bayraktar devamla, “Eğer Merdan Rüştü Ovalıoğlu gizli tanık olarak kalsaydı bu gizli tanık ifadesi tek başına hükme esas alınamayacaktı. Hükme esas alınabilmesi için açık tanık olarak yeniden dinlenilmesi gerekiyordu. Bir diğer dikkat çekici nokta ise, gizli tanık sıfatı ile size verdiği ifadesinin soyut olduğunun fark edilip, ifadesinin genişletilmesi oldu. Bakın korsan bir şekilde ifadesi genişletildi. Gizli tanıklardan Mahir, baya bir gizli tanık. Kimliği hiç önemli değil ama geçmişi konusunda da ifade vermekten çekindi. Aynı zamanda birçok soru karşında çelişkilere düştü. Kerem Gökalp ise bir siyasi danışman gibi Ortadoğu’daki yorumlarını anlattı ancak somut konuya geldiğinde bende bilgi yok dedi. Ulaş da aynı şekilde ifade verdi. Tanıklara sanıkların fotoğrafları doğrudan gösterildi. Tanıklara tüm sanıkların isimlerini sordunuz. Müvekkilim Kubilay ile ilgili sorduğunuz tüm tanıklar; müvekkilim Kubilay’ın PKK ile ilişkisinin olmadığını söylediler. Eğer tanıkların ifadelerine güveniyorsanız; bu kısmı da dikkate almak zorundasınız. Tanığın şu ifadesini beğendim şunu beğenmedim diyemezsiniz. Ha bizim için doğru olan bu tanıkların hiçbirinin iddialarının hükme esas alınmayacağıdır” ifadelerini kullandı.
‘TAHRİKTEN SÖZ EDEMEZSİNİZ’
Bayraktar, “Tahrikten söz edemezsiniz. Onu iddia ederseniz tweetin içeriğinde tahrik cümlelerinin olması lazım. Azmettirici diyemezsiniz; çünkü azmettirici ile azmettirilen arasında fiili bir ilişkiye olması lazım. Buna dair bir belge bilgi yoktur. Şimdi, 6-8 Ekim aralığında hiçbir şiddet olmaksızın yapılan gösteriler de vardı. Bu gösteriler HDP çağrıları ile yapılan gösteri eylemleridir. Demek ki tweettin içeriğinde hareketle protesto eylemine girenler; şiddet eylemine girmediler.
‘HDP SÖZCÜSÜ OLARAK YAPTIĞI AÇIKLAMALAR SUÇLAMA YAPILDI’
Müvekkili Günay Kubilay ile ilgili örgüt üyeliği iddiasına dair savunma yapan Bayraktar, “Mütalaada Güney Kubilay’ın adresinde bulunan yasal bir parti olan Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) programı bulunmuş. Bir de Kurtuluş Dergisine yazdığı yazı ve en vahimi de HDP sözcüsü olarak HDP adına yaptığı basın açıklamalarındaki ifadeleri suçlama konusu yapılmış ve örgüt üyeliğine delil olarak sunulmaya çalışılmış. Bundan başka bir delil söz konusu değil. İddianameye ve mütalaaya da yazmışlar niye yazılmış o da ilginç SDP’nin programı bulundu demiş. E zaten SDP resmi bir parti ve programı da olabilir. Ne var bunda. Ve HDP adına yaptığı açıklamalar. Dedim ya daha vahimi de bu. Yasal bir partinin güncel konularına dair yaptığı basın açıklamaları iddianameye ve mütalaaya konulmuş ve suçlama konusu olarak gösterilmiş. Açıklamalardan hiçbirinin içeriğinde şiddete çağrı da yok” diye konuştu.
İDDİANAME VE MÜTALAADA ÖRGÜT ÜYESİ DİYOR AMA…
Mütalaada müvekkili Kubilay’ın örgüt üyesi olduğuna dair ifadelerin yer aldığını söyleyen Bayraktar, ancak iddia makamının örgüt üyeliği ifadesi dışında örgüt üyeliği kriterlerini karşılayan hiçbir şeye yer vermediğine dikkat çekerek, şunları belirtti: “Yine organik bağ açısından ele alacak olursak, bir kişinin örgüt üyesi kriterlerinden biri de örgüt ile organik bir bağ kurmasıdır. Buna dair de mütalaada bir beyan söz konusu değildir. Şiddete ve bir başkasına zarar vermeye teşvik. Günay Kubilay’ın açıklamalarının hiçbirinde mütalaada ya da iddianamede şiddete veya bir başkasına zarar vermeye teşvik ediliyor denmiyor. AİHM kararında da açıklamaların şiddet içermediği söyleniyor. Bu yargılamadaki tutukluluk hali hak ihlalidir. Yargılamadaki gizli amaç; iktidarın hedef aldığı başta HDP olmak üzere siyasi muhalifleri devlet eliyle cebir ve şiddet uygulanarak siyasetten tasfiyesidir. Mahkemeniz aracılığı ile adli taciz uygulandığı yargı kararı ile ortaya çıktı. Bu adli tacize son verilmesi, müvekkillerim Alp Altınörs ile Günay Kubilay ve diğer sanıkların tahliyesini talep ediyorum.”
Duruşmaya 16 Kasım gününe kadar ara verildi.