AMED - Gemlik’e yapılacak “Özgürlük yürüyüşü”ne katılım çağrısında bulunan TJA, tecridi kırabilecek asıl gücün kadınlar olduğuna dikkat çekti.
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), 18 Kasım'da Gemlik'e yapılacak "Özgürlük yürüyüşü"ne ilişkin MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) binasında basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, MED TUHAD-FED, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve çok sayıda kadın katıldı.
PANKARTLARA EL KONULDU
Açıklama öncesi dernek binasını ablukaya alan polis, içeriye alınmak istenen pankartlara el koydu. Açıklamanın Kürtçesini TJA aktivisti Safiye Akdağ, Türkçesini ise MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Emine Kaya okudu.
Ulus-devletin inşasıyla, bu topraklarda kadınların, halkların, inançların, emekçilerin inkâr edildiğini, tekçilik üzerinden baskı ve asimilasyon politikalarının her zaman devreye konulmak istendiğini belirten Kaya, "Özellikle Kürt halkına yönelik inkâr politikaları, Kürtlerin temel haklarını, kültürünü, anadilini, yaşam alanlarını hedef almıştır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken geride bırakılan 100 yıllık cumhuriyet Kürt sorunun demokratik çözümünden yana bir çözüm geliştiremediği gibi, ikinci yüzyıla da savaş politikalarında ısrar ederek, devam etmektedir" diye konuştu.
'KÜRT VE KADIN DÜŞMANLIĞI DERİNLEŞTİRİLDİ'
Savaş rejimine dayalı AKP-MHP ittifakının Kürt ve kadın düşmanlığını derinleştirdiğini belirten Kaya, şunları söyledi: "Derinleşen bu düşmanlık artık bir hukuk haline getirilmek istenmektedir. Anayasanın, AHİM kararlarının askıya alındığı, Kürt halkının iradesinin gasp edildiği kayyım rejimi, siyasi kırım operasyonları ile rehin alma politikaları ile Kürlere ve kadınlara yönelik bir düşman hukukunun uygulandığının kanıtıdır. Anadilimiz üzerindeki baskılarla birlikte, anadilini savunanların linç edilmeye çalışılması, bu iktidarın kutuplaştıran siyasetinden bağımsız ele alınamaz. Tüm bu düşman hukukunun yarattığı tahribatlar kadınların yaşamlarını doğrudan etkilerken, savaş ile militarizmin motivasyonunu sağlamaya çalışan iktidar, hepimizin hayatlarından çalmaktadır. Kadınlar şiddete maruz kalmakta, hatta erkek-devlet şiddeti ile yaşaması olağanlaştırılmaktadır. Sularımız, nehirlerimiz, iktidarın savaş rantıyla kirlenmektedir. Ormanlarımız yakılmakta, göçlere, sürgünlere tabi tutulmaktayız. Yoksulluk bu politikalarla derinleşmektedir. Ekmek, adalet, özgürlük ve eşitlik bu ülkenin ulaşılması en zor meseleleri haline gelmiştir."
'TECRİT HER YERE YAYILDI'
AKP-MHP iktidarının, Kürt sorunun demokratik çözümünden yana olan Abdullah Öcalan üzerinde uygulamaya koyduğu mutlak tecridin Nisan 2015'te başladığını hatırlatan Kaya, "Mutlak tecrit aynı zamanda başta Kürt halkı ve Kürt halkının kazanımlarına dönük bir düşmanlık hukukunun uygulanması, sistematize edilmesi ile her türlü evrensel ve insani değerler altüst edilmiştir. Cezaevleri başta olmak üzere toplumun her yerine yayılan bir tecrit sistemi iktidar tarafından oluşturulmak istenmektedir. Çünkü tecrit edilen bir halkın özgürlük mücadelesinin gerçekliğidir. Asıl tecrit edilmek istenen Kürt sorununda demokratik çözümün ısrarıdır" dedi.
'TECRİT KADINLARIN TEMEL GÜNDEMİ OLMALI'
Tecridi kırmanın ve buna öncülük etmenin kadınların temel gündemi olması gerektiğini vurgulayan Kaya, “Çünkü tecrit edilen aynı zamanda kadınların yaşamıdır. Bugün mutlak tecritte ısrar ederek bunu bir yönetim şekli haline getirmek isteyen AKP-MHP faşist ittifakı, bu rejimi en çokta kadınlar üzerinden yürütmektedir. Kürt kadınlar üzerinden yürütülen özel savaş politikaları ile bunu yapıyor. Kadınların kazanımlarını hedef alarak çıkardığı yasalarla bunu yapıyor. Kadınların kazanımlarını pazarlık konusu yaparak kurduğu kirli erkek ittifakıyla bunu yapıyor. Eğitimden, siyasete, sanata üretimin, yönetimin hiçbir alanında kadın görmeye tahammül edemeyerek kadınları yaşamdan tecrit eden bir ittifak ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırıldığını ve nafaka hakkına yönelik yapılacak yasal düzenlemeleri hatırlatan Kaya, bu uygulamalarla asıl hedeflenenin kadınların yaşamdan tecrit edilmesi olduğunu söyledi. Kaya, "Kadına karşı suç işleyen failleri, kolluk güçlerini cezasızlık zırhı ile koruyarak kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddetin önünü açan yine tecridi yönetim şekli haline getirmek isteyen bu iktidarın kendisidir. Kadınları ve kazanımlarını hedef alan tüm bu politikalar tecridin bir sonucu olduğunu asla aklımızdan da gündemimizden de çıkarmamız gerektiği ortadadır" dedi.
'TECRİDİ KIRACAK ASIL GÜÇ KADINLARDIR'
Kadın özgürlük mücadelesini yükselterek, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kırmanın herkesin asıl sorumluluğu olduğunu kaydeden Kaya, "Yaşam alanlarımızı terk etmek zorunda kalan, göç yollarında her türlü taciz, tecavüz ve istismara maruz kalan da biz kadınlarız. Kadınların nefessiz bırakmak isteyenlere karşı rahat nefes alabileceğimiz bir yaşam için insanlık suçu olan tecridi kıracak olan asıl güç kadınlardır. Sayın Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü bizim temel gündemimizdir. Çünkü özgürlük için özgürlüğü savunuyoruz. Adalet için adaleti savunuyoruz. Eşitlik için hakkımız olan eşitliği savunuyoruz” diye belirtti.
“Kürt sorunun demokratik çözümü için Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü savunuyoruz" diyen Kaya, 18 Kasım'da yapılacak "Özgürlük Yürüyüşü" için katılım çağrısında bulundu.