ŞIRNEX - Cizîr’de “Kültürel soykırım” panelinde konuşan KASED yöneticisi Saliha Ayata, dil ve kültürün günümüze taşınmasında kadının rolüne değindi. Kürt PEN Eşbaşkanı Ömer Fidan ise, “100 yıllık süreçte Kürtleri asimile etmek için her şeyi yaptılar, buna karşı çıkmak gerekiyor” dedi.
Şirnex’ın Cizîr ilçesinde Sanatça Organizasyon ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından organize edilen Cizîr Kültür ve Sanat Festivali kapsamında “Kültürel soykırım” konulu panel düzenledi. Birca Belek Dil ve Kültür Derneği’nde yapılan panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Şirnex milletvekilleri Newroz Uysal Aslan, Zeki İrmez, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şirnex il ve ilçe yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivistleri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yöneticileri ve Şirnex Ekoloji Hareketi’nin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Sanatçı Umut Botan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panele, Kadın Kültür, Sanat, Edebiyat Derneği (KASED) Yöneticisi Saliha Ayata ve Kürt PEN (Navenda PENa Kurd) Eşbaşkanı Ömer Fidan konuşmacı olarak katıldı.
AVRUPA’DA 19. YÜZYIL
Panelde ilk olarak konuşan KASED Yöneticisi Saliha Ayata, Kürt halkının 21. yüzyılda verdiği mücadeleye değindi. Kültür, sanat ve dil için verdiği mücadelede kadının rolünü hatırlatan Ayata, 19. yüzyıla kadar Avrupa’da kadınlar için okuma ve yazmanın yasak olduğunu söyledi. Ayata, “Kadınları evin içine kapatan bir anlayış vardı. Kadınların ilkokula bile gitmesi yasaktı. Bu yasak 19. yüzyıla kadar devam etti. Bazı sembolik isimler çıktı ama genel itibariyle engellemeler vardı. Kadınların entelektüel olmaya yeterli olmadığı düşünüldüğü için okuma yazmasına izin verilmiyordu. Okuma yazma öğrenen kadınlar ahlaksızlıkla itham edildi. Tabi tüm bunlara karşı kadınlar mücadele etti. Kadınlar ilk üretimlerinde erkek mahlasını kullandı. Çünkü toplum kadınların yazdıklarını okumuyordu. Kadınlar ilk etapta yasağı aşmak için bu yönteme başvurdu” dedi.
KÜRT KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜ
Türkiye’de de kadına bakış açısının Avrupa’dakinden farksız olmadığını dile getiren Ayata, Türkiye’deki ilk kadın yazarlardan olan Fatma Aliye Topuz’un yıllarca gizli bir şekilde okuma yazma öğrendiğini söyledi. Türkiye ve Avrupa’da kadınların okuma yazmasının yasak olduğu süreçte Ortadoğu’da Kürt kadınların 10. yüzyıldan itibaren okuma yazma üzerine çalıştığını ve eserler ortaya çıkardığına dikkat çekti. Kürt kadınların 10. ve 18. yüzyıl arasında kitap yazdığını aktaran Ayata, “Kürt kadınlar, şiirler yazarak sahneye çıkıyordu. Onların kendini saklamak gibi bir derdi yoktu. Günümüzde Kürt kadınlar, dünya kadınlarına öncülük ediyor dediğimizde aslında 10. yüzyılda zaten Kürt kadınları dünya kadınlarına öncülük ediyordu. Lozan Anlaşması’ndan sonra Kürt coğrafyasında kadına yönelik bir asimilasyon ve gerileme başladı. Özellikle Kürt diline yönelik baskılar arttı” ifadelerini kullandı.
‘ANADİLİN TAŞIYICISI KADINLAR’
Kürt dilinin baskılara rağmen bugünlere gelmesinde Kürt kadınların önemli bir rolü olduğunun altını çizen Ayata, şöyle dedi: “Bu süreçte dilimizin yarınlara aktarılmasında temel yapı taşı anneler oldu. Kürt kadınlar hikayelerle dilini yarınlara taşıdı. Kültürünü ve değerlerini bu güne getirdi. Tüm baskı yasaklamalara karşı 90’lı yıllarda kurumsallaşma başladı. Yine ilk kurumsallaşmada kadınlar önde yerini aldı. Kurumsallaşma çok önemli olduğu için KASED’i kurduk. Kültür ve sanat kadınlar için çok kritik ve önemlidir”
100 YILLIK POLİTİKA
Ardından konuşan Kürt PEN Eşbaşkanı Ömer Fidan, Kürt dili, kültürü ve iradesine yönelik baskıları kınadı. Dilin çok geniş bir alan olduğunu kaydeden Fidan, “Dünyada dile bakış iletişim sağlama üzerinedir. Dil bizim için sadece iletişim değil aynı zamanda varlığımız içinde olmazsa olmazdır. Bunun için dile ayrı önem veriyoruz. Kuzey Kurdistan’da Kürtlerin dili katledilmek isteniyor. Bunun için girişimler var. Şimdi dilin içini boşaltıp asimile etmeye çalışıyorlar. Kürt dilini yok etmek istiyorlar. Durumumuzu bilip ona göre tedbirlerimizi almalıyız. Bunun için çalışmalarımızı artırmalıyız. 100 yıllık süreçte Kürtleri asimile etmek için her şeyi yaptılar, yapıyorlar. Bizlerin buna karşı çıkması gerekiyor” dedi.
‘ÇÖZÜM KÜRTLERİN STATÜSÜ’
Egemenlerin yüzyıldır Kürtlerin dilini ve kimliğini tehlike olarak gördüğünü vurgulayan Fidan, şöyle devam etti: “Varlıklarını, bizi yok etme üzerine inşa etmişler. Kürtlerin yaptığı bütün çalışmaları kriminazlize ederek yasaklamak istiyorlar. Kürt dilini bir yere kapatmak ve bitirmek istiyor. Kürt halkını dilinden kimliğinden uzaklaştırmak istiyorlar. Bir statü kazanmadan kalıcı bir çözüm oluşmaz. Onun için statü kazandıktan sonra standart bir eğitimi sağlamalıyız. 4 parça Kurdistan’da bunu yaygınlaştırmalıyız. Aksi takdirde Kürt dili için kalıcı çözüm sağlayamayız.”
Panel, konuşmaların ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.