ANKARA - HEDEP Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, karar alma mekanizmalarının tümünde eşit temsiliyet ilkesiyle hareket edileceğine vurgu yapıldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (HEDEP) Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Konferansı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Dün "Jin Jiyan Azadî ile Özgür Yerel Yönetimlere" şiarıyla gerçekleştirilen konferansın sonuç bildirgesinde, konferansın Kuzey ve Doğu Suriye'de katledilen Hevrin Xelef ve Yusra Derwêş ile Kader Ortakaya şahsında mücadele eden kadınlara adandığı vurgulandı.
EŞİT TEMSİLİYET VURGUSU
"Eşit temsiliyet" vurgusu yapılan bildirgede, şu ifadelere yer verildi: "2014 yılında gerçekleştirildiğimiz yerel seçimlerde eş başkanlık, eşit temsiliyet ilkemizi bütün mekanizmalarımızda hayata geçirdik. Sistemimize yönelik saldırılar karşısında tek bir adım dahi geri atmadık. Çünkü bizler yerel yönetimleri belediye binalarına sığdıran değil, yerinden yönetimi esas alan yerelden demokrasiyi hayata geçirenleriz. Karar alma mekanizmalarının tamamında söz ve karar yetkisini eşit temsiliyet ilkesinden hareketle hayata geçirdik. Köylerden mahallelere, ilçelerden illere yine eşit temsiliyet ilkemizden hareketle meclislerimizi oluşturduk.
Binbir emek ve mücadele ile ördüğümüz sistemimizin kriminalize edilmesi, kayyım uygulamaları ve artan saldırılara karşı daha güçlü bir mücadeleye ihtiyaç olduğu açığa çıkmıştır. Sadece eşit temsiliyet ve eş başkanlık ilkesi değil, karar mekanizmalarında kadınların daha fazla yer almasını sağlamak önceliğimiz olacaktır. Özellikle yerel seçimlere giderken sistemimizi en güçlü şekilde öreceğimizin sözünü veriyoruz. İl genel meclis üyelerimizden belediye meclis üyelerine, belediye eş balkanlarına kadar kadınların yerel yönetimlerde aktif bir şekilde yer almasını sağlayacak politikalarla yerel seçimleri karşılayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz elbette ki kurumlara sığdıramayacak kadar büyük bir mücadeledir. Ancak kayyımlar eliyle kapatılan kadın merkezlerimizi, sığınaklarımızı yeniden açacağız. Kadın yoksulluğuna, işsizliğine karşı kendi üretim alanlarımızı yeniden oluşturacağız.
3'ÜNCÜ YOL SİYASETİ
Rojava’da, Şengal’de IŞİD çetelerine karşı öz savunmasını gerçekleştirerek yeni yaşamın öncüsü olan kadınların mücadelesi bizlerin ilham kaynağı olmuştur. Kadın köylerinden, kooperatiflerine, kadın anayasasından, kadın üniversitesine ilmek ilmek örülen bu süreç 3. Yol siyasetimizin yol haritasını ortaya çıkarmıştır. Demokratik Cumhuriyet’in inşasının yerel demokrasiden geçtiği gerçeğini bir kez daha bizlere göstermiştir. Tarih halkların, kadınların karar alma mekanizmalarından yönetim mekanizmalarına kadar yer almadığı hiçbir sistemin ayakta duramayacağının örneği ile doludur. Tüm bu gerçeklerden hareketle Demokratik Cumhuriyet iddiamızın inşasını kadın özgürlükçü yerel yönetimler modelimizle en yerelden başlayarak hayata geçireceğiz. Kadın öncülüğünde gerçekleştireceğimiz her çalışmada tekçi, cinsiyetçi, militarist erkek egemen anlayışa karşı tüm farklılıkları ile toplumun tüm renklerini kucaklayacağız.
KADIN MECLİSLERİ
Kadın mahalle ve köy meclislerimizi oluşturarak, kentlerimizi yaşama alanlarımızı koruyarak, yerinden ve yerelden demokrasiyi esas alarak, eş başkanlık sistemimizi en güçlü şekilde savunup tüm mekanizmalarımızda işlerli hale getirerek bunu yapacağız.
ÖCALAN ONURLU BARIŞIN TEMİNATIDIR
Düşman siyaseti ile kendini var etmeye çalışan iktidar, bugün tecridi bir rejim haline getirmiştir. Tecridi derinleştirerek savaşı körüklemiştir. Sayın Öcalan 24 aydır mutlak tecrit altında tutulmaktadır. Bizler dün olduğu gibi bugünde söylüyoruz. İmralı Cezaevi’nde tecrit edilmek istenen Kürt halkının varlığıdır. Bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz. Sayın Öcalan bu topraklarda onurlu barışın teminatıdır. Kürt sorunun demokratik çözümünün anahtarıdır. Fikriyatı ile Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünya halklarına en büyük umuttur. Sayın Öcalan üzerinden yürütülen mutlak tecrit kaldıracak olan da, onun fiziki özgürlüğüne kavuşturacak olan da kadınlardır. Kadınlar öncülüğünde büyüyen mücadeledir, kararlılıktır. İşte bu inanç ve kararlılıkla hareket edeceğiz. Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamızı, yerel yönetim anlayışımızı hayata geçirerek mutlak tecridi kıracağız.
ÖZEL SAVAŞA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ
Özellikle Kürt kadınlar ve gençler üzerinden yürütülen özel savaş politikalarına karşı en büyük mücadele alanının yerel yönetimler olduğu konferansımızda bir kez daha vurgulanmıştır. Bu sorumluluk ve farkındalık ile yerel yönetimlerde daha güçlü politikaları hayata geçireceğiz. Bunun yol ve yöntemlerini hep birlikte konuşacağız. Kadın ve gençlik meclisimizle birlikte hareket edecek köy köy, mahalle mahalle gezecek farkındalık çalışmaları yapacağız. Özellikle genç kadınlar üzerinden yürütülen bu kirli politikaları bulunduğumuz her yerde teşhir edeceğiz. Bu alanda çalışma yürütecek kurumlarımızı yeniden oluşturarak bu kurumlarla, oluşturacağımız mobil ekiplerle, mahalle ve köy meclislerimizle gitmedik mahalle sokak bırakmayacağız. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki! Özel savaş politikaları ile mücadele etmenin en güçlü yöntemi kadın örgütlülüğünü ve dayanışmasını büyütmektir.
ASİMİLASYONA KARŞI MÜCADELE VURGUSU
Varlığını Kürt halkının inkârı üzerinden koruyan faşist AKP-MHP erkek ittifakı ve onun yereldeki temsiliyeti olan kayyımlar eliyle yürütülen asimilasyon politikalarına karşı mücadelede öncü gücün kadınlar olduğunu çok iyi biliyoruz. Ve yine buna karşı en güçlü mücadele yürütecek mekanizmanın da yerel yönetimler olduğu gerçeğinin farkındayız. Belediyelerden mahalle ve köy adlarına kadar çok dilliği esas alan politikalarımızın kayyımlar tarafından hedef alınması, 33 dil kurumumuzun ve Kürtçe eğitim veren okullarımızın, kreşlerimizin, kadın merkezlerimizin kapatılması en çok da kadınların yaşamlarını etkilemiştir. Anadil haktır ve sonuna kadar savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çok dilliliği esas alan paradigmamızı bulunduğumuz her yerde hayata geçireceğiz. Kürtçenin önündeki engellere yönelik mücadelemizi büyütecek alternatiflerimizi geliştirecek, belediyelere bağlı kurumlarımızı yeniden açacağız ve kurumlarımızı sonuna kadar koruyacağız.
Rant ve talan siyaseti ile doğamıza, deremize, göllerimize, ağaçlarımıza, ormanlarımıza açılan savaş bizlere nefes alacak bir alan bırakmamıştır. Cudi’den Akbelen’e ormanlarımız yok edilerek bizlere bir yaşam alanı bırakılmamaktadır. Özellikle Kürdistan’da çıkarılan orman yangınları, tarihi kentlerin sular altında bırakılması aynı zamanda bir halkın tarihinin, kültürünün yok edilmesine dönük saldırılardır. Kayyımlar eliyle gerçekleştirilen betonlaştırma siyaseti bugün kentlerimizin dokusunu alt üst etmiştir. Doğamıza, yaşam alanlarımıza yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar karşısında kadın dostu kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Ağaçlarımızı, ormanlarımızı korumaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Ekolojik paradigmamızdan hareketle yaşam alanlarımızı yeniden inşa edeceğiz.
GASP EDİLEN HER ŞEYİ GERİ ALACAĞIZ
Yerel seçimler yaklaşırken örgütlü olduğumuz her yerde kadınlarla bir araya geldik. Bölge konferansları, atölyeler gerçekleştirdik, kadınlarla buluştuk. Gerçekleştirdiğimiz buluşmalarda kadınlarla yürüttüğümüz tartışmalarda açığa çıkan sorunlar, tespitler ve yapılan öneriler doğrultusunda konferansımızda önemli kararlaşmalar yaşadık. Partimizin tüm alanlarında olduğu gibi yerel yönetimler alanına da sirayet eden erkek egemen anlayışa karşı en güçlü mücadelenin kadın örgütlülüğünü büyütmekten geçtiğine olan inancımızı yeniledik. Konferansımızdan aldığımız moral ve motivasyonla bir kez daha vurguluyoruz. Bizler gücümüzü paradigmamıza olan bağlılığımızdan alıyoruz. Belediye binalarına sığmayacak bir yerel yönetim anlayışı ile demokratik bir toplumu da, kendimizi de yeniden inşa edeceğiz. Özümüze dönerek demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamızı hayata geçireceğiz. Paradigmamız var, bunu gerçekleştirecek gücümüz, inancımız, irademiz var. Kadından ve toplumdan gasp edilen her şeyi geri alacağız. Özgür yaşamı inşa edeceğiz."