AMED - MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Emine Kaya, demokrasi ve çözümden yana olan tüm kesimleri “Özgürlük Yürüyüşü”ne davet ederek, “Bunun çözüm için bir başlangıç olacağını, bir yol aralayacağına inanıyoruz” dedi.
Kürt sorununda demokratik çözümün sağlanması amacıyla bir araya gelen aydın, yazar, sanatçı ve siyasetçilerin de aralarında olduğu 78 isim, 28 Ekim’de İstanbul’da “Barışa Çağrı”, Amed’te ise aralarında siyasi parti, derneklerinde olduğu 200’e yakın kuruluş “Şimdiden geleceğe doğru özgürlük çağrısı” deklarasyonlarını kamuoyuna duyurdu.
Kürt sorununun demokratik çözümü ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talepleri deklarasyonda öne çıkan başlıklar oldu. Amed’te basın toplantısıyla duyurulan “Özgürlüğe Çağrı” deklarasyonu imzacılarından MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Emine Kaya, 18 Kasım'da yapılacak Gemlik Yürüyüşü'ne katılım çağrısı yaparak, "Bu yürüyüş beraber yaşamanın yolunu açacaktır" dedi.
MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Emine Kaya
TECRİDİN YANSIMALARI
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hukuksuzlukların ve tecrit halinin tüm cezaevlerine yansıdığını ve artık ailelerin de tecride maruz kaldığının altını çizen Kaya, “Cezaevindeki tutsaklar ailelerinden uzak yerlere sürgün ediliyorlar. Neredeyse hiçbir tutsak kendi ilinde değil. Bir anne ülkenin bir ucundan diğer ucuna cezaevinde kalan iki çocuğu için bir günlük yol gidiyor ama bir çocuğunu görüyor, diğer çocuğunu göremiyor. Bu tecrit değil de nedir? Dolayısıyla bu tecrit hali hapishanedeki kişilere de ailelere de yansıyor. ‘Çift kelepçeli’ tedavi, ‘ağız içi’ arama yapılıyor. Adeta cezaevindeki kişiler ölüme terk ediliyor. Bu nedenle tutuklular her boyutuyla bu tecridi yaşıyor. Kimisi bırakılması gerekirken bırakılmıyorsa demek ki bir yaptırım ve tecrit var” şeklinde konuştu.
Tecridin tutukluları toplumdan koparmayı hedeflediğine dikkat çeken Kaya, son olarak Kürt siyasetçi Gültan Kışanak’ın bırakılmamasının da tecrit politikasının yansıması olduğunu söyledi.
‘ÇÖZÜMÜ YARATMALIYIZ’
“Devlet şuan da bir uçurumun kenarında” diyen Kaya, bu uçurumdan düşmemek için “Özgülüğe Çağrı” deklarasyonunu imzaladıklarını söyledi. Kaya, “Evet, pek çok mağduriyet ve sıkıntılar yaşandı ama bizim çözümden başka bir çaremizin olmadığını bir kez daha sivil toplum kuruluşları olarak söyledik. Bunun etkisini bizler yaşıyorsak, çözümünü de biz halklar yaratmalıyız diye düşündük. Bu nedenle imzacılardan biriyiz” ifadelerinde bulundu.
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması gerektiğini vurgulayan Kaya, “Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’ndan çıkarılması gerekir. Aslında bizim talebimiz çözüme yol açılması için temasın sağlanmasıdır. Halkla Sayın Abdullah Öcalan arasında hep bir temas olduğunu ve bu bağın koparılamayacağını biliyoruz. Zaten o yüzden söylüyoruz; Sayın Abdullah Öcalan olmadan bir çözüm süreci başlayamaz. Çünkü halk Sayın Abdullah Öcalan’ı muhatap görüyor” diye belirtti.
YÜRÜYÜŞE ÇAĞRI
18 Kasım’da yapılacak “Özgürlük Yürüyüşü”ne katılım çağrısı yapan Kaya, “Bütün sivil toplum kuruluşlarını, çözümü isteyen, demokrasiden yana olan bütün kesimleri 18 Kasım’da yapılacak Gemlik Yürüyüşü’ne davet ediyoruz. Bunun da çözüm için bir başlangıç olacağını, bir yol aralayacağına inanıyoruz. Biz beraber yaşayabileceğimize inanıyoruz. Türk halkı da sürekli ‘kardeşlikten’ bahsediyor. Bu yürüyüş bugüne kadar sözde olan kardeşliği fiile geçirme yürüyüşüdür. Bu beraber yaşamanın yolunu açacaktır. Hani derler ya, ‘Devlet halkın talebini karşılamak için vardır.’ Halkın talebinin Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmek olduğunu söylüyoruz ve halk oraya gelirken bunu bir kez daha dile getirecek. İktidar buna yine kulağını tıkarsa bu yürüyüşle sınırlı kalmayacağız, bütün alanlarda temaslarımızı görüşme sağlanıncaya kadar sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
MA / Eylem Akdağ