İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, ısrarlı mücadeleleri sonucunda 5 buçuk yıldır kendilerine yasaklanan Galatasaray Meydanı’na yeniden girip açıklama yaptı. 28 yıl önce kaybedilen Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş'ın akıbetini soran kayıp yakınları, meydana meydana karanfiller bıraktı.
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 972'incisini gerçekleştirdi. Kayıp yakınları ile insan hakları savunucularının yer aldığı bu haftaki eyleme, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve HEDEP Merkezi Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin de destek verdi.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “ihlal” kararına rağmen, 2018’de yaptıkları 700’ünci hafta eyleminin ardından 5 buçuk yıl boyunca Galatasaray Meydanı’na girişleri engellenen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 972’inci hafta eylemine bu kez izin verildi.
5 BUÇUK YIL SONRA MEYDANDALAR
Kayıp yakınları, böylece ısrarlı mücadeleleri sonucunda kendileri ile özdeşleşen meydana yeniden kavuştu.
Ellerinde karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarının taşıyan Cumartesi Anneleri, kendileri ile özdeşleşen Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamayı yapan kayıp yakını İkbal Eren, kayıplarının buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’na 2018 yılından bu yana geçen 5 buçuk yılın ardından ilk kez çıktıklarını hatırlatarak, bu süreçte yanlarında olan tüm herkese teşekkürlerini sundu.
Devlet tarafından kaybedilenlerin akıbetini öğrenmek ve cezasızlık politikalarına dikkat çekmeye ilişkin Cumartesi Anneleri olarak bugüne kadar ki en uzun adalet mücadelesini yürüttüklerini belirten Eren, bu haftaki eylemlerini de 28 yıl önce kaybedilen Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanmasını talep etmek için yaptıklarını söyledi.
Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın 27 Ekim 1995 yılında Yüksekova’ya bağlı Ağaçlı Köyü'ne gelen askerlerin köydeki yurttaşları işkence ile köy meydanına toplamasının ardından rastgele seçilerek gözaltına alındığını söyleyen Eren, “73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş gözaltına alınarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Tabur’una götürdü. Onları sormak için tabura giden ailelere. Binbaşı Yurdakul, ‘24 saat gözaltında tutulacaklar’ dedi. Aileler tekrar tabura gittiğinde ise ‘kimseyi gözaltına almadık, bir daha buraya gelmeyin’ dedi. Ailelerin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı, üç köylüden bir daha haber alınamadı” diye belirtti.
FAİLLERİN YARGILANMASI TALEBİ
Eren, yaşanan durumun Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarına, “Sanık Yurdakul’un komutasındaki birlik, Ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş adlı köylüleri dövmüş, yaşlı olan Yurtseven yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul, diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmesi kararı vermiştir. İki köylü daha sonra tabura ait eğitim sahasında bir çukur içinde tarandıktan sonra benzin dökülerek yakılmıştır” şeklinde geçirildiğini aktardı.
Eren, devamında şunları söyledi: “Ancak tanık beyanlarına rağmen, suça iştirak edenlerin itiraflarına rağmen açılan dava kesin beraat hükmü ile sonuçlandı. İç hukuktan sonuç alamayan aileler, AİHM’e başvurdu. AKP Hükümeti AİHM’e yaptığı savunmada suçu kabul ederek, üç kişinin kaybolması nedeniyle üzgün olduğunu belirtti ve kayıplarla ilgili etkin soruşturma yürütmeyi taahhüt etti. İhlali kabul ederek tazminat ödeme yoluna gitti.”
Eren, Cumartesi Anneleri/İnsanları olarak eylemlerinin 972’nci haftasında, Yurtseven, Özeken ve Sarıtaş’ın yanı sıra tüm kayıplarının faillerinin yargılanmasını talep ettiklerini ifade etti.
Yapılan açıklamanın ardından Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’nı karanfiller bırakarak eylemlerini sonlandırdı.