ANKARA - Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu’nun konferansında konuşan HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, yerel yönetimlerin üçüncü inşa alanı olduğunu belirterek, “Bu seçimlere giderken, bizden çalınan ne varsa onu geri alacağız” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, yerel seçimlere ilişkin "Bi Jin Jiyan Azadiyê Ber Bi Rêveberiyên Xwecihî Yên Azad/Kadın Yaşam Özgür Yerel Yönetimlere” şiarı ile Balgat’ta bulunan ek binada kadın konferansı gerçekleştirdi. Konferansa Kurdistan ve Türkiye’den çok sayıda kadın delege katıldı.
Divan seçimi, saygı duruşu ve sinevizyon gösterimi ile başlayan konferansın açılış konuşmasını HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yaptı. Sinevizyon gösterimi sırasında “Jin jiyan azadi” ile “Biji Serok Apo” sloganları atıldı.
‘ÖZGÜRLÜKÇÜ MODELİMİZ KAYYIMLARLA GASP EDİLMEYE ÇALIŞILDI’
Türkoğlu, katılımcıları selamlayarak konuşmasına başladı. Kadın özgürlükçü modellerini olduğunu söyleyen Türkoğlu, söz konusu modelin 2016’dan itibaren kayyım atamalarıyla gasp edilmeye çalışıldığını kaydetti. Türkoğlu, “Biz, Yerel Yönetimler ve Kadın Meclisi olarak direnişimizden de ve inşa çalışmalarımızdan da vazgeçmedik. Elbette ki kayyım atamalarının nedeni, bir yandan kadın sistemimize saldırı, aynı zamanda Kürt halkının bir irade olması ve statü sahibi olmasına, eşitlik mücadelesine yönelik bir saldırı olarak görmek gerekiyor” dedi.
‘KAYYIM ATAMALARI DEMOKRASİYE KARŞI İNŞA EDİLEN REJİMDİR’
Yirmi yılı aşkın süredir yerel yönetim deneyimlerinin olduğunu ve deneyimlerin kadınlar şahsında bir model oluşturduğuna dikkat çeken Türkoğlu, “Bu model, Türkiye, Ortadoğu ve dünyada eşitlik nasıl uygulanır. Farklı kimlikler kendini nasıl ifade eder, demokratik yaşam nasıl örülür, demokratik bir yeni yaşam nasıl örülür, yerel demokrasi aslında neye tekabül ederin modeli oldu. İşte Rojava'da daha derin bir yerel demokrasi aşaması var. Şengal’de bir model oluşturulmaya çalışıyor. Aslında dünyada birçok hareket, Kürt hareketinin oluşturduğu bu modeli hayata geçirmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. İşte bu yüzden kayyım atamaları halklara, kadınlara, farklılıklara ve bir bütünden demokrasiye karşı inşa edilen bir rejimdir” diye belirtti.
KAYYIM REJİMİ YÖNETİM ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Türkoğlu, AKP ve MHP iktidarının 2016 yılından beri bir savaş konsepti geliştirdiğini, bu konseptin kayyım rejimi yönetim şekline dönüştürüldüğünün altını çizerek, “Bu konsepti kayyım rejimi bir yönetim şekline dönüştürüldü. Bu yönetim şekli bir yandan kazanımlarımıza saldırdı, ama aynı zamanda bu ülkede sistematik bir şiddetin hayat bulabilmesi için tam da o kazanımların tasfiyesiyle inşa edilmeye çalışıldı. Bugün sadece verilere baktığımızda kadın cinayetlerinin, katliamlarının bu kadar yükselişe geçmesi kayyım zihniyetinden bağımsız değildir. Kayyım atamalarıyla birlikte hak gasp ediliyor ama aynı zamanda bunun yargı kurumdan tutun toplumsal yaşamı inşa edecek bütün kurumların gaspına dönüşüyor. Bu da kadın cinayetlerinin katliamlarını bir yandan artışına kadına yönelik şiddetin sistematik hal almasına neden oldu. Sadece son 10 ayda bile 300’den fazla kadın katledildi, bunların 190’ı şüpheli ölümler olarak kendisini gösterdi. Kayyımlar; işte tam da bu haklara bir şekilde zarar verdi ve tahribatlar yarattı. Bu yönüyle, toplum içerisinde kadın özgürlük mücadelesini geriye götürmek için bir ideolojik inşa biçimi haline getirilmeye çalışıldı” şeklinde ifadeler kullandı.
‘KADINLAR ROJAVA’DA ÖZÜR YAŞAMI İNŞA ETTİ’
Rojava’daki inşaya dikkat çeken Türkoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Mücadele eden kadınların bir şekilde eşit ve özgür yaşamı inşa ederken IŞİD’in saldırıları gerçekleşmişti. Kürt kadın hareketi başta olmak üzere Türkiye’de de aslında birçok kesim, saldırıları protesto etti. Rojava için bir dayanışma içinde bulunuldu. Kobanê ile dayanışma içinde bulunuldu. Yapılması gereken temel ifade hakkı, kendini gösterdi. İktidar, bunu 2016'dan sonra IŞİD’in yapamadığını kendisi yapmak istedi. Kobanê’yi savunanların yanında yer alanlar yargılanırken, bugün Rojava'ya, Kobanê’ye, Şengal’e saldırılar var. İktidarın kimin yanında durduğu kendini açık ve net gösteriyor. IŞİD zihniyetini savunan bir yerde duruyor. Rojava'da kadınlar nasıl mücadele edip eşit ve özgür yaşamı inşa ettilerse buradaki saldırılara karşı da bizler bu yaşamı inşa edeceğiz.
KOBANÊ’Yİ SAVUNAN KADINLAR BUGÜN YARGILANIYOR
Kobanî’yi savunanların yanında yer alanlar yargılanırken bugün Rojava'ya, Kobanî’ye, Şengal’e saldırılar var. İktidarın kimin yanında durduğu kendini açık ve net gösteriyor. IŞİD zihniyetini savunan bir yerde duruyor. Rojava'da kadınlar nasıl mücadele edip eşit ve özgür yaşamı inşa ettilerse, Kobanêyi savunan kadınlar da bugün kumpas davasında yargılanıyor. Burada ifade ediyoruz; Kobanê düşmedi, bu davada yargılanan arkadaşlarımızın yargılandığı bu dosya da düşecektir. Ve kadın arkadaşlarımız da özgürlüklerine en kısa sürede kavuşacaktır.
ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GÜNDEME ALACAĞIZ
IŞİD’ten farksız politika yürüten bu iktidar bir yandan kayyım rejimi uyguladığı için, IŞİD ile suç ortalandığında yer aldığı için yargılanacaktır. Biliyorsunuz Rojava ve Şengal'e saldırılar var. Ülke içinde de savaşa dayalı bir rejim inşa ediliyor. Bunu ele alırken, tecrit politikalarından bağımsız ele alamayız. Bugün Sayın Öcalan üzerinde yürütülen İmralı tecrit sistemi; savaşta ısrarın da gerekçesi haline geliyor. Biz kadınlar; yaptığımız atölye ve toplantılarda şunu ifade ettik, evet kayyım rejimiyle mücadele edeceğiz ama kayyım rejiminin ortadan kalkması için tecritle mücadele edeceğiz. Bu sorunun kökleri kayyım rejiminin içindedir. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü dahil olmak üzere konferansımız bu tartışmaları gündemine alacaktır.
BU MODEL DEMOKRATİK ULUS MODELİDİR
Mücadelemiz demokratik, eşit ve özgür bir yaşamı inşa etmektir. Bu model, aynı zamanda bir demokratik ulus fikriyatıdır, modelidir. Siyasetten toplumsal yaşamı ekonomik yaşama kadar Üçüncü Yol’un bir seçenek olduğunu savunur. Mevcut siyasi anlayıştan restorasyoncu anlayışa kadar hiçbirine mahkûm olmadığımızı, yerel yönetimlerin aslında bir üçüncü inşa alanı olduğunu deneyimliyoruz ve bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bugün demokratik yerel yönetimler dediğimiz alan, aynı zamanda yerel demokrasinin en temel taşlarından biridir.
YEREL SEÇİMLERDE EŞBAŞKANLIK KAZANIMINDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
Biz de yerel seçimlere giderken bu seçimlerde eşbaşkanlık sistemimizden vazgeçmeyeceğiz. Eşbaşkanlık sistemimizi daha da nasıl yükseltebileceğimize dair hazırlıklarımız vardır. Geçmişten bugüne 20 yılı aşkındır yerel yönetimler modelimiz var ama bu modeli seçimlere giderken daha nasıl güçlü olacağına dair bu konferansta konuşacağız. Biz her şeyi kadınlarla, halklarla birlikte, gençlerle birlikte yapmaya devam edeceğiz. O yönüyle seçimlere giderken; şiddet varsa, direniş de var, inşa da var diyeceğiz. Eşitsizlik mi var? Eşitsizliğe karşı mücadele edenler yine bizler olacağız. Yoksulluk mu var? Yoksulluğa karşı mücadele edecek olan tek partiyiz ve bunun inşasını kooperatiflerle, ekonomik yaşamı örgütleyerek ve kurumsallaşmasını yerel yönetimlerde kadınlarla birlikte inşa edeceğiz. .Gençliğin sorunları yerel yönetimler modelimizle çözülecek. Barınma sorunları da yerel yönetimler modelimizle çözülecek. Hayatta katılımcılık esastır diyorsak, demokraside katılımcılık olmak zorundadır diyorsak, gençlerin yerel yönetimlere dahil olmasını sağlayacak mekanizmaları bizler yaratacağız.
BİZDEN ÇALINAN NE VARSA GERİ ALACAĞIZ
Engelli kadınlar başta olmak üzere engelsiz bir yaşamı, engelsiz bir kenti yine bizler inşa edeceğiz. Bu seçimlere giderken, bizden çalınan ne varsa onu geri alacağız. O tahribatların hepsini ortadan kaldıracağımıza inanıyoruz. Bu konferansın da buna vesile olacağını, kayyımlara karşı yeniden inşa edeceğimize dair tartışacağız.”
KIŞANAK MESAJ GÖNDERDİ
Kandıra Cezaevi’nde bulunan tutuklu bulunan Amed Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, konferansa mesaj gönderdi.
'ÜÇÜNCÜ YOLU İNŞA ETMENİN SORUMLULUĞU İLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Kışanak'ın konferansa gönderdiği mesaj şöyle: “Sevgili kadınlar, bugün gerçekleştirdiğiniz konferansınızda fiziksel olarak orada değiliz fakat bilin ki duyguda da düşünce de sizinle yan yanayız ve daima da yan yana olacağız. İçinden geçtiğimiz süreç her ne kadar kaotik dursa da kadınlar başta olmak üzere Kürtler ve ezilen Ortadoğu halkları için tarihi bir fırsattır da. Kapitalist modernitenin tüm zihniyet ve anlayışlarına karşı kadınlar olarak üçüncü yolu inşa etmenin tarihi sorumluluğu ile karşı karşıyayız.
Jin, jiyan azadî haykırışımızın sınırları aştığı böylesi bir süreçte yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesini başarıya ulaştıracak ve dünyayı kadın konfederalizm perspektifimizle örgütleyeceğimize inancımız tamdır. Eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık modelimizle tüm cinsiyetçi, milliyetçi ve dinci anlayışları bertaraf edecek ve başka bir yaşamı inşa edeceğiz. İnanıyoruz ki bu konferansta alacağınız kararlarla kayyım rejimini alaşağı edecek, bizlere köleliği dayatan erkek faşizmine karşı yaşamı paradigmamızla yeniden inşa edeceğiz.”