ANKARA- Yargıtay’ın kararına işaret eden HEDEP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, bunun darbe olduğunu ve bu mekaniğin devreden çıkması gerektiğini belirterek, “Sayın Öcalan'a yönelik tecridi kaldırın, cezaevi kapısını açın. Darbe mekaniği de geride kalır” dedi.
Meclis Genel Kurulu’nda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Qers Milletvekili Gülüstan Kılıç, Yargıtay’ın kararına ve İmrali Adası’nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dikkat çekti.
Kaçyiğit, konuşmasını, Yargıtay’ın Meclise parmak salladığını söyleyerek, başladı. Bunun da “halk iradesine” parmak sallamak anlamına geldiğini belirten Koçyiğit, “Şimdi, bu parmak sallamalara bu Meclis seyirci mi kalacak, gerçekten bu süreci izleyecek mi yoksa Yargıtay 3. Ceza Dairesi hakkında gereğini yapacak bir siyasi iradeyi ortaya koyacak mı? Mecliste grubu bulunan, bulunmayan bütün milletvekillerinin bu darbenin karşısında yekvücut olmalarıydı, Anayasa'yı ki biz demokratik bulmuyoruz, gerçek anlamda çoğulcu bulmuyoruz ama var olan anayasal devlet düzenini savunmaları gerekiyordu ama savunmadılar” diye konuştu.
SERT TEPKİ GÖSTERDİ
AKP’lilerin Yargıtay’ın kararına dair yaptıkları yorumlara da dikkat çeken Koçyiğit, “Anayasa madde 153 çok açık ve net şunu diyor: ‘Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.’ Şimdi, bu kadar açık bir Anayasa hükmü varken iki yüksek yargı organı burada Anayasa'yı nasıl farklı yorumlamış oluyorlar; biz bunu iktidara sormak istiyoruz. Sizin bu yargısal darbeye yapacağınız yorum ‘İki mahkemenin farklı yorumu’ mudur? Böyle bir yorum farkı görünüyor mu ortada? Hayır, çok açık ve net bir şekilde halkın iradesine ve anayasal devlet düzenine kastedilmiştir” diye belirtti.
‘TAM BİR HUKUK GARABETİ’
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın yanı sıra HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına da değinen Koçyiğit, devam eden Kobanê Davası’na değindi. Koçyiğit, “Tam bir hukuk garabeti, tam bir kumpas ama bu Mecliste bizim grubumuz dışında hiçbir grubun kalkıp Kobani kumpas davası için ‘Ya, böyle bir hukuksuzluk olmaz. Müşteki olarak orada oturması gereken insanları siz getirmişsiniz, sanık sandalyesine oturtmuşsunuz; bu, hukuki değil, ahlaki değil, vicdani değil.’ diye biz bir ses duyamadık” dedi.
‘DEVLET KRİZ YAŞIYOR’
Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer halkın seçilmiş vekiliyseniz siz Anayasa'yla bağlısınız. Bugün, AİHM'in kararları, iç hukuk gereği, Anayasa gereği, madde 90 gereği iç hukuka içkin değil midir? Bizi bağlamıyor mu? Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan, imza koyan bir ülke değil miyiz? Niye uygulamadınız? Ne dedi sizin Genel Başkanınız? Hamlenizi yaptınız, işinize baktınız bugün kendi yarattığınız çürümüş yargısal düzen size kafa tutuyor, sizin meşruiyetinizi sorguluyor hiç kimseninkini değil. Bu darbenin bir ucu, evet, bütün topluma, bütün Meclise yönelik bir darbedir, anayasal devlet düzeninedir ama çok açık ve net söyleyelim asıl mesaj AKP'yedir, asıl hedef AKP'dir, asıl burada size mesaj veriliyor. Aslında sizin yarattığınız bu çürümüş yargı düzeni, uluslararası hukuka uymamanız, ulusal hukuka uymamanız, her yerde mütemadiyen, sürekli sistematik olarak hukuku ihlal etmeniz bugün karşınıza bir kriz olarak çıktı. Ne krizi? Devlet krizi, rejim krizi. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına büyük bir rejim kriziyle girdik ve bu rejim krizinin müsebbibi sizsiniz.”
TEMELİNDE NE VAR?
Bu krizin temelinde ise Kürt sorunu olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Kürt sorunu var. Evet, Kürt sorunu var. Siz Kürt'e sürekli istisna hukuku uyguladığınız için, siz Kürt'e sürekli normal olmayan, olağanüstü olan hukuku Kürdistan’da Kürtlere karşı normalleştirdiğiniz için, siz sabah akşam Kürt'ün hakkını, hukukunu çiğnediğiniz için, milletvekilini tutukladığınız için, belediyesine kayyım atadığınız için bugün biz bu süreci yaşıyoruz. Eğer oralarda hukuksal bir tutum alsaydınız, vicdani, ahlaki, insani bir tutum almış olsaydınız bugün bu ülke bu durumda olmayacaktı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi de ne böyle bir karar almaya cesaret edecekti ne de biz bugün bu kararı tartışıyor olacaktık” diye belirtti.
ÇÖZÜM ÇAĞRISI
Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Bu ülkenin bir cezaevinde otuz iki aydır, geçti otuz üç aydır siyasi mahpuslardan haber alınamıyor. Sesiniz çıkıyor mu? Çıkmıyor. E, tabii, buna sesiniz çıkmadığında Yargıtay 3. Ceza Dairesi orada size parmak sallar, bize parmak sallar, bize ayar verir ama siz bu ülkedeki her yurttaşın, her toplumsal kesimin hakkını savunsaydınız bugün bize bu parmak sallanmayacaktı. Gelin, hep beraber birincisi bu darbeye karşı direnelim, bu Meclis üzerine düşen görevi yapsın, biz varız. İkincisi, gelin Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesinin yolunu açalım, ülkeyi normalleştirelim. Ülkede herkesin uyacağı bir anayasal devlet düzenini var edelim.”
‘CEZAEVİNİN KAPISINI AÇIN’
Koçyiğit, sözlerini PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik devam eden tecride tepki göstererek sürdürdü. Koçyiğit, “Gelin, buradan başlayalım, Sayın Öcalan'a yönelik tecriti kaldırın, cezaevinin kapısını açın, milyonların beklediği barış umudunu hep beraber canlandıralım. O zaman ülke de barışa kavuşur, darbe mekaniği de geride kalır ve darbelerle terbiye edilmeye çalışılan Türkiye gerçeğinden sıyrılmış oluruz” şeklinde konuştu.