ANKARA- Kobanê Davası’nda yargılanan tutuklu siyasetçi Günay Kubilay, HDP’nin 6 Ekim 2014’de yaptığı MYK’ya örgüt üyelerinin katıldığı ve örgüt talimatı ile çağrı yapıldığı yönündeki tanık iddialarına “Tanıklar dört farklı iddiada bulundu. Şans oyunu oynar gibi beyanda bulunan tanıkların beyanlarını mı hükme esas alacaksınız?” diye sordu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 40’ıncı duruşmasının dördüncü oturumu verilen aranın ardından devam etti.
Sincan Kapalı Cezaevi’nde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya Günay Kubilay ile avukatları katıldı. Kubilay’ın aile ve yakınları da duruşmayı salonda izledi.
‘TANIKLARIN DÖRT FARKLI BEYANI VAR’
Verilen aranın ardından savunmalarını sürdüren Kubilay, dosyada A53, MAHİR ve HERMES’in gizli tanık olduğunu Merdan, Ulaş ve Kerem’in ise dosyada açık tanık olarak beyanlarının olduğunu söyledi. Açık ve gizli tanıkların KCK Türkiye sözcüsünün HDP MYK’ya talimat verdiği yönünde dört farklı iddianın olduğunu belirten Kubilay, “İddia edilen talimat metninin HDP MYK’ya verildiğine dair tanıkların dört farklı iddiası var. Bunlardan biri talimatın KCK Türkiye sözcüleri tarafından verildiği iddiası. İkincisi talimatın Kobanê sınırında verildiği iddiası. Üçüncü iddia talimatın toplantıdan bir hafta önce getirildiği dördüncü iddia ise talimatın aynı gün kurye ile Diyarbakır’a gönderildiği yönündedir” dedi.
‘İDDİALAR BİRBİRİYLE ÇELİŞİYOR’
“Söz konusu dört iddianın birbiriyle çeliştiği ayan beyan ortadadır” diyen Kublay şöyle konuştu: “Yani daha talimatın nasıl geldiğine dair dört farklı iddia var. Burada bile bir bütünlük yok. Yine Gizli Mahir’in hem savcılık hem de mahkemede verdiği beyanları arasındaki çelişki söz konusu. Bakın gizli tanık Mahir, savcılık ifadesinde KCK Türkiye sözcüsünün o dönem HDP MYK toplantısına katıldığını söyledi. Ancak mahkemede verdiği ifade de ise somut bilgi vermek yerine KCK’nin işleyişini anlattı. Yani tanıkları şöyle özetlemek gerekirse, tanık Kerem HDP MYK toplantısından haberinin olmadığını, tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu toplantıyı bilmediğini, tanık Ulaş’ın rivayet olarak tanımlıyor. Gizli tanık HERMES toplantı konusunda hiçbir şekilde bilgisinin olmadığını belirtti. Tanık A3 ise talimatın Kamuran Yüksek’e geldiğini, ama yer ve zamana dair tek somut bir ifade kullanmadı. Bunların hepsi mahkeme tutanaklarında mevcuttur.”
‘TANIKLAR ŞANS OYUNU OYNAR GİBİ BEYANDA BULUNUYOR’
Kubilay, tanıkların birbirinden farklı beyanları olduğunu tekrarlayarak, “Şans oyunu oynar gibi beyanda bulunan tanıkların beyanları hükme esas alınır mı? diye sordu. Kubilay, “Tüm tanıklar birbirini yalanlamaktadır. Bakın sayın başkan tek bir 6 Ekim 2014 tarihli HDP MYK toplantısı var ama tanıklar buna dair dokuz farklı isim vermiş. Beyanların suç biliminin ve bir ceza yargılamasının zorunlu kıldığı Ne Nerede Ne zaman, Nasıl, Kim, ya da Kimler sorularına yanıt veren kesin bilgilerden yoksun olduğu, ayan beyan ortadadır” dedi.
NE YAPILMALI?
Kubilay, “Tanık beyanları birbirini yalanlamaktadır. Birbirini geçersizleştiren dört farklı tanık beyanının olması; başka hiçbir delile gerek olmaksızın tanıkların birbirlerini yalanladığının yegâne kanıdır. Mahkeme; hangi tanığın doğru, hangi tanığın yalan söylediğine dair eğer yazı tura atmayacaksa; yapması gereken şey bu tanık beyanlarını çöpe atmasıdır” diye ekledi.
‘TANIKLAR KAMUSAL DEĞİL KİŞİSEL ÇIKAR SAĞLIYOR’
Tanıkların kişisel çıkar sağladıklarının her hali ile anlaşıldığına dikkat çeken Kubilay, “Bu tanıkların tanıklık gerekçelerinde öne çıkan temel unsur, kamusal yarar değil, kişisel çıkar olduğu kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktır. Bu tanıklar; onlarla anlaşma yapanların ihtiyacına göre hareket kişilerdir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer şey ise bu tanıklardan bazılarının farklı dosyalara da tanıklık yapmış olmalarıdır. Bakın sayın başkan, bu dosyadaki tanıkların farklı dosyalarda yaptıkları yalan tanıklıkların ortaya çıkması ile bir sürü insan cezaevinde tahliye edildi. Bu gerçekliğin de dikkate alınması gerekir” diye konuştu.
‘YALANCI TANIKLAR ÜZERİNDE İNŞA EDİLEN HİÇBİR TARİHİN ÖMRÜ UZUN OLMADI’
Yalancı tanıklıklar üzerinde inşa edilmiş hiçbir resmi tarihin ömrü uzun olmamıştır. Bu tarihsel hakikat bu dava için de geçerlidir. Sonuç olarak, ben insanlığın sömürüsüne karşı biriyim. Her şeyden önce Şengal’den gerçekleşen bir soykırımın benzerinin Kobanê’de de yaşanmaması için demokratik çağrı yapacak bir siyasi kişiliğe sahibim. Demokratik siyaseti de talimat almadan özgür kimliğim ile yapıyorum. Talimat suçlamasını kendime hakaret sayıyorum. Talimat iddiasını kabul etmiyorum” dedi.
‘LEHİMİZE OLAN HİÇBİR EVRAK MÜTALAAYA KONULMAMIŞ’
Yargılandıkları davanın bir kamu davası olduğunu söyleyen Kubilay, kamu davalarında esas olanın maddi gerçeğin ortaya çıkarmak olduğunun altını çizdi. Kubilay, “bir ceza yargılamasında iddia makamının şüphelinin sadece aleyhine olan delilleri değil, lehine olan delilleri de toplaması gerektiğini belirtiyor. Ancak, iddia makamı lehimize olan hiçbir evrakı iddianameye ve mütalaaya koymamış. Örnek olarak, AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ kararları; lehimize olan kararlardır ancak bu kararlar mütalaamıza konulmamış” diye konuştu.
‘KİŞİ NEDEN OLMADIĞI OLAYLARDAN YARGILANAMAZ’
Kubilay son olarak, “Olayların hiçbirinde sonuç nedenden önce gelmez. Kişinin nedeni olmadığı bir olaydan yargılanamayacağı, çağdaş hukukun temel kuralıdır. Vahim olarak nitelendirilen olayları sorumluluğu niyet okumalardan hareketle HDP MYK’ya ve MYK üyesi olarak şahsıma yüklenemez” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verdi.