AMED - Xana Axpar ilçesinde kendisinden haber alınamayan gencin ailesinin ihbarı üzerine evleri yıkılan ve daha sonra zararları karşılanmayan Akboğa ailesi, aylardır 21 metrekarelik konteynerde yaşam mücadelesi veriyor.
Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesine bağlı Rubare (Çukurbaşı) kırsal mahallesinde yaşayan 5 kişilik Akboğa ailesine ait ev, 2023 yılının Ocak ayında İlçe Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla yıkıldı. İlçeye bağlı Beşpınar mahallesinde yaşayan ve 2017 yılından bu yana kendisinden haber alınmayan Osman G. (20) adlı genç için yapılan şikayet, Akboğa ailesinin evinin yıkılmasına gerekçe gösterildi. Kayıp gencin ailesi, çocuklarının öldürülerek Akboğa ailesinin olduğu yere gömüldüğünü kaydetti. Bunun üzerine başlatılan soruşturma kapsamında ev yıkıldı. Ancak yıkılan evin altında herhangi bir cenaze bulunmadı.
Askerler, aileden Mahsum Akboğa’yı da şüpheli olarak gözaltına aldı. Akboğa adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, dosyaya kısıtlılık kararı getirildi. Dosyadaki kısıtlılık kararı aylardır kaldırılmazken, dosyanın içeriğine dair Akboğa ailesinin avukatları Mehmet Şık’ın yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı.
Akboğa ailesi, yıkımdan bu yana bir kişinin kendilerine verilen 21 metrekarelik konteynerde yaşam mücadelesi veriyor. Akboğa ailesinin tek talebi, mağduriyetlerinin giderilmesi.
AİLE MAĞDURİYETİN GİDERİLMESİNİ İSTİYOR
3 çocuk babası Mahsum Akboğa (27), 25 Ocak’ta askerlerin evine baskın düzenlediğini, bir genci öldürmek ve cenazesini evin altına gömmekle suçlandığını aktardı. Bazı özel kameralarla evin altında bir şey olmadığının tespit edildiğini ancak buna rağmen ‘cenazenin yerini söylemezsen, evini yıkacağız’ şeklinde tehdit edildiğini belirten Akboğa, kendilerine iftira atıldığını söyledi. Daha sonra evinin yıkıldığını aktaran Akboğa, bu nedenle aile fertlerinin psikolojisinin bozulduğunu ifade etti.
Aradan geçen zamana rağmen mağduriyetlerinin giderilmediğini ve 5 kişilik ailesiyle iki göz odalı konteynerde kaldıklarını dile getiren Akboğa, "8-9 ay geçti ancak ne arayan var ne de soran. Eşim bu konteynerde doğum yaptı. Komşuların lavabosuna ve banyosuna gidiyoruz. Onlar da izin vermese başımızı dahi yıkayamayacağız. Önümüzde kış var, ne yapacağımızı bilmiyoruz” şeklinde konuştu.
Kendileri hakkında ihbarda bulunandan şikayetçi olduğunu söyleyen Akboğa, "Buraya gelen bütün askerlerden de şikayetçiyim. Yaptıkları zulümleri asla unutmam. Evimin geri verilmesini istiyorum" diye kaydetti.
'5 KİŞİ 3 MİNDERDEYİZ'
Evleri yıkıldığı zaman hamile olan Mülkiye Akboğa (27), baskın günü yaşananları unutamadığını dile getirdi. Akboğa, "Her şeyi aradılar ama bir şey bulamadılar. Komutan sonra bu evi yıkacağını söyledi. Şu an konteynerde yaşıyoruz. Buradaki yaşam da çok zor. Ne kalacak yer var ne de lavabo. Tek odalıdır, 3 minder tek var. 5 kişi 3 mindere sığıyoruz" diye konuştu. Çocuklarının psikolojisinin bozulduğunu ifade den Akboğa, "O gün evimize gelen herkesten şikâyetçiyiz. Hakkımızı versinler. Geceleri elektrik yok, burada nasıl ısınacağız?" diye kaydetti.
KIŞ ENDİŞESİ
Mahsum Akboğa'nın annesi Azize Akboğa (75) da şeker hastası ve bir bacağını rahatsızlığından kaynaklı kaybettiğine işaret ederek, oğluyla birlikte yaşadığı evin yıkılmasına tepki gösterdi. Anne Akboğa, "Ben çocuğumun yanında yaşıyordum. Askerler sabahın köründe gelip evimizi yıktılar. Şuan kötü durumdayız. Diğer oğlumun evindeyim ama bu ev de depremde hasar görmüş. Tekrar evimizi yapsınlar. Mahsun ve ailesi perişan olmasın. Kış oldu biz nereye gidelim?" diye sordu.
AV. ŞIK: BAŞVURULAR YANITSIZ KALDI
Aile avukatı Mehmet Şık da yıkım kararının verildiği soruşturmanın 2019’da açıldığını, ancak dosyadaki kısıtlılık kararı nedeniyle hangi delil kapsamında kararın alındığını göremediklerini aktardı. Şık, somut bir delil olması halinde böyle bir uygulamaya gidilmesi gerektiğine işaret ederek, "İnsanların evini paldır küldür boşaltıyorsunuz, yıkıyorsunuz. Müvekkilim Akboğa, Çınar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilse de dosyada bir delil olmaması nedeniyle serbest bırakıldı. Tüm başvurularımıza rağmen ne maddi bir karşılık ne de barınma ihtiyaçları giderildi. Devletin kendi eliyle dışarı attığı ailenin sefaleti hala sürüyor. Dosyada herhangi bir gelişme yok. Biz hala evin neden yıkıldığını, hangi delil sonucunda bu evi yıktıklarını bilmiyoruz" şeklinde konuştu.
Avukat, müvekkillerinin uğradığı zararın giderilmesi için Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 5 milyon TL’lik tazminat davası açtıklarını da aktardı.
MA / Eylem Akdağ - Mehmet Güleş