WAN - İran’da artan idamları değerlendiren Arap aktivist Hifa Asadi, toplum öncülerinin hedef alındığını ve idamların azınlıklara dönük bir baskı aracı olarak kullanıldığını söyledi.
İran’da uzun yıllar tutuklu olan Kürt siyasi tutuklular son dönemlerde idam ediyor. 3 Mart 2023’te Muhyeddin İbrahimi 6 yıllık tutukluluğunun ardından idam edildi. Haziran 2023’te 10 yıllık tutuklu Hemin Mustafa ve 14 yıllık tutuklu Qasim Abeste idam edildi. İran rejiminin idam uygulamalarını değerlendiren İranlı Arap aktivist Hifa Asadi, “İdamlar, hak taleplerine karşı İran rejimi tarafından uygulanan bir baskı aracıdır” dedi.
Aktivist Hifa Asadi
‘İDAM EDİLENLER KÜRT, ARAP VE BELUCİ’
Kürt, Arap ve Beluci halkların İran rejimine karşı olduğunu söyleyen Asadi, “Persler açısından idamlar genelde çok spesifik olaylarda olmuştur. Kürtler, Araplar ve Beluclar için ise idamlar genelde toplumların eğitimli ve elit kesiminin en önde gelen aktivistleridir. İdamlarla amaçlanan şey ise, halk arasında haklarını talep eden, özgürlük arayışında olan kimsenin kalmamasıdır. İdam uygulaması ile İran’da Kürtler, Araplar, Beluclar üzerinden halka şu mesaj veriliyor: ‘İstediğimiz insanları İran’daki hücrelere alabiliriz ve eğer istersek bunları öldürme gücüne de sahibiz’ Çünkü idamlar bir baskı ve tehdit aracıdır. Bu toplumda korku ve endişe yayıyorlar. Bu korku nedeniyle bu rejim 40 yıldır yaşıyor” şeklinde konuştu.
‘İDAMLAR AYAKLANMALARI DURDURAMADI’
İran’da mevcut iktidarın göreve geldiği ilk yıllardan bu yana binlerce kişiyi idam ettiğini hatırlatan Asadi, “Sosyal medyanın, internetin olmadığı dönemlerde farklı düşünceleri bastırmak veya sansürlemek çok kolaydı. O dönemki haberlere ve yazılara baktığımızda insanları öldürmek ve bunun üzerini örtmek çok kolaydı. Rejimin ilk günlerinde olan da buydu. O dönemin verilerine baktığımızda 4 yılda binlerce insan öldürmüşler. Öldürülenler ise temelde rejimden farklı düşünen veya daha farklı bir hayat talep eden insanlardır. İdam anlayışı ayaklanmaları, insanların yönetimdeki hoşnutsuzluğunu durdurmadı, durduramadı. Bir insanı öldürünce sadece onun sesi ve taleplerini yok ediyorlar fakat bu insanların aileleri hayatta kalıyor ve hak savunuculuğuna başlıyorlar” diye konuştu.
Her geçen yılda halkın daha korkusuzlaştığını belirten Asadi, sözlerine şöyle devam etti: “Ayaklanmalar ve devrimler insanlar arasındaki dayanışmayı güçlendirdi. Devlet hala korkuyu bir baskı aracı olarak kullanıyor olsa da artık başarılı olamıyor. Çok uluslu veya çok etnikli bir ülke olduğu için belli etnik kökenlere sahip insanların idam edilmesini sağlamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUMUN ÖNCÜLERİNİ HEDEF ALIYORLAR’
İdamlarla halka korku salınmaya çalışıldığını vurgulayan Asadi, toplumda öncü isimlerin hedef alındığına dikkat çekti. Asadi, “Hedef alınan ve öldürülen insanlar arasında Arapların, Kürtlerin pek çok şairleri, öğretmenleri vardı ve bunlar temelde toplumdaki önemli şahsiyetler, toplumdaki zulüm gören ve bunları halka yayan kültürel şahsiyetlerdi. Farklı ırklar için farklı suçlamalar var. Bu suçlamalar, ‘ulusal güvenlik’ veya ‘ulusal güvenliğe yönelik tehditler’ ve ‘Tanrı'ya karşı tehdit’ veya bunun gibi suçlamalar. Yani, insanlarda değişim yaratma potansiyeli varsa idam ediliyorlar. İranlı yanı Fars kökenli aktivistler ise en ağır suçlar karşısında en fazla birkaç yıllık cezalar alıyor. Buradan şunu görüyoruz, yapılan eylemler yerine ırklara ceza veriliyor” sözlerini kullandı.