İSTANBUL - "Barışa Çağrı" deklarasyonu imzacılarından EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Kürt halkının isteklerinin olağan ve haklı istekler olduğunu anlamamız lazım” dedi.
İstanbul’da aralarında siyasetçi, akademisyen, aydın, yazar ve gazetecilerin de olduğu 78 isim, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü için 28 Ekim’de “Barışa Çağrı” deklarasyonu açıkladı. İmzacılarından Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, deklarasyona yaptığı değerlendirmede, Kürt halkının taleplerinin anlaşılması gerektiğini vurguladı.
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk
YENİ BİR SÜREÇ ÇAĞRISI
Kürt sorununun diyalog, görüşme ve müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini ifade eden Öztürk, “Barışa Çağrı” deklarasyonunun bu noktada önemli olduğunu vurguladı. Öztürk, açıkladıkları deklarasyonla çözümün yolunu gösterdiklerine işaret ederek, bu noktada bir sonuç alınacağını inandığını ifade etti. Öztürk, "Olaylar istediğimiz gibi gitmemiş olabilir. Ama halkların kardeşliğinden ve barış içerisinde yaşamasından yana tutumumuzu ve irademizi her seferinde dile getirmeliyiz. Çatışmalı durumu niye tercih edelim? Adil ve barışçıl olmalıyız. Bu uzun vadede karşılık bulacak bir girişimdir. O yüzden bu tutumu sürdürmeliyiz diye düşünüyorum” diye belirtti.
“Kürt hareketi her zaman barış isteğini dile getirmiştir” diyen Öztürk, eski süreçlerden ders çıkarılarak yeni bir sürecin söz konusu olabileceğini söyledi. Öztürk, "Bu aynı zamanda bir tekliftir. Kendi ülkemizde niye gerilim ya da huzursuzluk isteyelim? O açıdan doğru olan halklar arasındaki iyi ilişkileri artırmaktır. Biz de halkların kardeşliğini savunan bir çizgi olarak bunu yaptık. Daha önce, bütün zorluklara rağmen olduysa (çözüm süreci) yeniden olabilir. Bütün topluma önerimiz budur” diye belirtti.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ
Kürt sorununa dair “ne yapabiliriz” tartışması yürüttüklerini aktaran Öztürk, "Buna bağlı olarak da bu ilk deklarasyonumuzu açıklamış olduk. Bunu sürekli toplumun gündeminde tutmakta yarar var. Çünkü bunu gündemde tutamazsak sürekli acılarla gündemimize gelecek. Bunu engellemenin yolu kendimize bir barış kapısını aralamaktır” dedi.
İktidarın da deklarasyonu ele almak zorunda olduğunu dile getiren Öztürk, dünyanın birçok ülkesinde kimlik ve dil sorunlarının olduğunu vurguladı. Kürtlerin de anadillerini yaşatma gibi bir isteklerinin olduğunu vurgulayan Öztürk, "Çünkü anadil kullanılarak, çocuklara aktarılarak yaşayabilir. Bunu normal karşılamamız lazım” dedi.
Halkların sorunlarının özgürlükler yoluyla çözülmesi gerektiğini ifade eden Öztürk, şöyle devam etti: "Eğer bu konuya özgürlükler çerçevesinde bakmazsak, sorunları dile getirilenlere karşı tedbirler alınır. Türkiye’deki tansiyonun büyümesinin sebebi de budur. Bizim Kürt halkının isteklerinin olağan ve haklı istekler olduğunu anlamamız lazım. Kendi anadilimize nasıl değer veriyorsak, Kürt halkının da kendi anadiline, kendi haklarına böyle bir değer verdiğini biliyor olmamız lazım. O açıdan çözüm için adım atılmalı. Bu meseleyi özgürlükler temelinde önümüze koymamız gerekir.”
MA / Ömer İbrahimoğlu