ANKARA- 500’e yakın sanayi alanında faaliyet yürüten firmanın bir senede 342 milyarlık kârlarını 671 milyara çıkardığı bilgisini veren HEDEP’li Sezai Temelli, bu firmalara para aktarıldığını belirtti.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Meclis Başkanlığı’na sunulduktan sonra Plan ve Bütçe Komisyonu’nda inen “2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi”nin görüşmeleri devam ediyor. Görüşmeleri hala süren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi kapsamında söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Mûş Milletvekili Sezai Temelli, Hamas’ın saldırısı sonrası İsrail’in Gazze’ye dönük başlattığı saldırılarda sivil yerleşim yerlerinin bombalanması ve sivil yurttaşlarının ölümüne dikkat çekti.
İSRAİL TÜRKİYE BENZETMESİ
Temelli, yaşamını yitirenlerinin sayısının 10 bini bulduğunu ve en az 4 binin ise çocuk olduğuna işaret ederek, İsrail’i “soykırımcı” olarak nitelendirdi. Temelli, Hâlâ dünyadan yeterince güçlü bir tepkinin çıktığını söylemek mümkün değil. Dolayısıyla İsrail devletinin bu hain, soykırımcı yaklaşımı büyük bir insanlık faciasını gözlerimizin önüne sermeye devam ediyor. Bu konuda bir şey yapmalı. Tabii bu konuda bir şey yapmak aslında Orta Doğu'ya barışçıl bir yaklaşımla yaklaşmaktan geçiyor. Orta Doğu’da savaşı körükleyen yaklaşımların nelere mal olduğunun en açık göstergesini bugün Gazze'deki Filistinliler yaşıyor. Çünkü bugün silah sanayisine yapılmış yatırımlar, silah teknolojisi üzerinden gelişimi, büyümeyi önüne koymuş olan iktidarlar âdeta bu insanlık dramının yaşanmasında birinci dereceden sorumludurlar, ülkemiz de öyledir, iktidarın da bu konuda projeksiyonu maalesef İsrail devletiyle örtüşmektedir” dedi.
‘DÜNYAYI ATEŞ ÇEMBERİNE SÜRÜKLEYECEK’
İHA ve SİHA’lara işaret eden Temelli, “Bunlar savaş demektir, bunlar ölüm demektir, buradan barış çıkmaz. Biz teknolojik olarak gelişmek istiyorsak, büyümek istiyorsak bunun barış eliyle yapılmasını savunmamız gerekiyor, silahların neler getireceği bellidir. Bugün Filistin halkına, Kürt halkına yönelik saldırılar yarın bugün bütün dünyayı büyük bir ateş çemberine sürükleyecektir. Üçüncü büyük dünya savaşı, üçüncü büyük paylaşım savaşının aslında bunlar belki de ilk adımları. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız, sürüklendiğimiz yer böyle bir şey. Silah sanayi endeksli bu gelişimlerin insanlık açısından nelere mal olacağı aslında maalesef sizin sunumunuzun içinde de saklı, kalkınma planında da saklı, orta vadeli programda da saklı. Öncülük hep bu sektöre veriliyor, silah sanayisine veriliyor, savaş sanayisine veriliyor” diye konuştu.
‘SAVUNMA’ ADI ALTINDA SAVAŞ!
“Savunma” adı verilen bu durumun meşru gösterildiğini ancak bu bunun savunma olmadığını belirten Temelli, “Savunma bir kamu hizmetidir ve kamu hizmetinin, o kamu hizmetinin amacı da çok net bellidir. Oysa bugün dönüp baktığımızda neredeyse her yerde savaş, her yerde işte silah sanayisini büyütecek projelerin önümüze geldiğini görüyoruz: Afrin'de yaşananlar, kuzey ve doğu Suriye'de yaşananlar, Şengal’de yaşananlar, bugün Batı Şeria’da yaşananlar, Gazze'de yaşananlar, Yemen’de yaşananlar. Orta Doğu coğrafyasına baktığımızda aslında bunun en önemli nedeninin işte bu silahlanma yarışı olduğunu, teknolojik yarış olduğunu görmezden gelemeyiz. Buna bir son vermenin yolu ‘Başka bir teknoloji mümkün, başka bir büyüme patikası mümkün’ diyebilmekten geçiyor. Batı merkezli teknolojik yarışın aslında bizi sürüklediği yer yeni bir bağımlılık çarkıdır, tıpkı ikinci sanayi devriminde, üçüncü sanayi devriminde olduğu gibi, tıpkı kapitalizmin merkezlerinde üretilmiş aklın nasıl çevreyi boyunduruk altına aldığını tarihten çok iyi bildiğimiz gibi. Yeni teknoloji yarışı da yeniden bir bağımlılık eksenini çevremizde örüyor” ifadelerini kullandı.
TARIMIN ÖNEMİ
Temelli, bakanlığın “özerk” olması gerektiğini belirterek, bu şekilde teknolojide de gelişmenin sağlanabileceğini kaydetti. Temelli devamla, “Biz başköşeye silahı koyuyoruz, başköşeye savaşı koyuyoruz başköşeye bunları koyduğumuz için de bu ülke yoksul ve bu ülke yoksulların ülkesi oldu. Bakın, kalkınma planına baktığınızda bu çelişkileri görüyorsunuz. Yoksullukta olumlu anlamda hiçbir gelişme yok ama biz baştan sona, sürekli olarak silah sanayisini konuşuyoruz ya da bir başka alan, enerji alanı. Enerji teknolojilerinin gelişmesi de size çok bağlı değil mi? Bu böyle fakat enerji alanındaki gelişmeler işte ‘Gabar’dan petrol çıkacak’ ‘Sakarya'dan gaz çıkacak’ bu teknolojilerin aslında tam da bir tarım ülkesinin… Tarımı küçümsemeyin, tarım insanlığın geleceğidir, insanlığın geleceği öyle uzay vatanda filan değil tam da bu vatanda, tam da burada, bu coğrafyada. Dolayısıyla, tarım teknolojilerini kimse küçümsemesin ve tarım alanlarının hızla yok olduğu bir ülkeyiz ve bu alanlar, bu yok oluş hızına karşı koyacak bir teknolojik atılım bu anlamda sanayiyle barışık bir tarım politikasının üretilmesi çok çok büyük önem taşıyor fakat bizim başköşede başka bir şey var” ifadelerini kullandı.
İKİ KATINA ÇIKTI
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyümenin motoru istikrarsız bir ortamda, kriz ortamında Sayın Bakan sanayideki 500 büyük firmaya bakmışsınızdır, bu 500 büyük firmanın hangi iş kollarında olduğunu da çok iyi biliyorsunuz. Hangi teknolojiyi kullanıyor bunlar? Bunların çoğu petrokimya, petrol, enerji. Burada, bugün itibarıyla yüksek teknoloji, geleceğin teknolojisine odaklanmış firma bulamadım içinde, belki gözümden kaçmıştır, bir tanedir ama ben bulamadım. Ama neyi buldum? Bu firmaların kârı bir senede 342 milyardan 671 milyara çıkmış. Asgari ücretteki artışı hep söylüyorsunuz ya, esas bakılması gereken yer bu; imalat sanayisinde çalışanlar bugün çoğunlukla asgari ücretle çalışıyorlar ama o sanayideki firmaların kârı 342 milyardan 671 milyara çıkıyor.
PARA AKTARILMIŞ!
Finansman giderlerinin 500 büyük firmadaki ağırlığı yüzde 61’den yüzde 41’e gerilemiş yani fonlanmışlar, bu bahaneleri de yok. Hatta öyle bir fonlanmışlar ki bu fonun bedeline biz emekçiler, yoksullar katlanıyoruz çünkü enflasyon olarak bize geri dönüyor bu; ticari kredilerin artışında bu enflasyon olarak geri dönüyor ve biz bu fonun bedelini ödüyoruz ama nimetlerinden yararlanamıyoruz. Nimetlerinden kim yararlanıyor? İşte, kâr oranları ortada. Kârları iyi, böyle devam etmek istiyorlar ve fonlanıyorlar. İşte, yaman çelişki burada. Dolayısıyla, ne silah sanayisiyle olur ne de petrokimya sanayisiyle olur; teknoloji ve sanayinin önümüzdeki dönem yeniden yapılanmasını istiyorsak o zaman başka bir perspektife ihtiyacımız var. Gerçek anlamda bir paradigma üretimine ihtiyacımız var. Bu, demokrasiden geçer, demokratik cumhuriyetten geçer; bu, toplumsal barıştan geçer. Bakın ‘Bunların teknolojiyle ne ilgisi var?’ diyebilirsiniz ama çok ilgisi var çünkü bu minvalde üretilmeyen teknoloji toplumsal barışı dinamitliyor. İşte, İHA, SİHA hikâyemiz bizim, budur. Dolayısıyla, bu ilişkiyi iyi görmek gerekiyor.”