İZMİR - Seferihisar Adliye’si önünde katledilen N.K. için isimli açıklama yapan İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Büşra Ergüven, “Devlet, tıpkı dışarıda olduğu gibi adaleti dağıttığı yerde de kadını koruyamamıştır” diyerek tepki gösterdi.
İzmir Barosu, Seferihisar Adliye’si önünde boşanma aşamasında olduğu A.K. tarafından katledilen N.K.’ye ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Adliye binası önünde gerçekleşen açıklamada basın metnini İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Büşra Ergüven okudu.
Adalete erişmek isteyen bir kadının Seferihisar Adliye binasının önünde katledildiğini aktaran Ergüven, ağır yaralanan kadının akşam saatlerinde yaşamını yitirdiğini söyledi. Ergüven, “Devlet, tıpkı dışarıda olduğu gibi adaleti dağıttığı yerde de kadını koruyamamıştır. Yaşam hakkı, kadının en temel insan hakkıdır. Bu hakkın hayata geçirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, siyasi iktidarın pozitif yükümlülüklerinden biridir. Buna rağmen adliye binasının içerisinde dahi bir kadının güvenliğinin sağlanamaması bu yükümlülüğün yerine getirilemediğini ve dahi açıkça ihlal edildiğini göstermektedir” dedi.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKMAK ŞİDDETİ ARTIRDI'
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede keyfi bir şekilde çıkıldığını ifade eden Ergüven, “İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzacısı olmak gerektiği gerçeği her gün suratımıza bir tokat gibi inmekte; Sözleşmeden çıkılması ve buna ilave olarak uygulanan cezasızlık politikaları şiddet uygulayanlara cesaret vermekte ve dahi kadınların şiddetten korunması noktasında en önemli dayanaklardan biri olan 6284 sayılı Kanun’un uygulanmasını tartışmaya açmaktadır. Konuşmamız gereken kadına yönelik şiddeti önlemek üzere 6284 sayılı Kanunun etkin bir şekilde uygulanmasıdır" ifadelerini kullandı.
'ARABUCULUK ŞİDDETİ ARTIRIR'
Siyasi iktidarın şiddete uğrayan kadınları koruyamadığını söyleyen Ergüven, “İktidar, kadına yönelik şiddeti önlemek, buna ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmek yerine yargılama faaliyetlerini taşere etmenin, Aile Hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk kurumunu devreye sokma derdinde. Maalesef dün yaşadığımız bu kayıp dahi ‘Aile Arabuluculuğunun’ güçlünün karşısında güçsüzü nasıl zorda bırakacağının; Kadının yaşamdan nasıl koparılacağının örneği” diye belirti.
'MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Aile Hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesinin, kadınları şiddetle baş başa bırakmak anlamına geldiğini kaydeden Ergüven, “Boşanmanın önlenmesinin üzerine düştüğü kadar kadınların can güvenliğini önemsemeyen bu zihniyet tarihin tozlu sayfalarına karışana kadar mücadele etmeye ve bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.’
Yapılan açıklamanın ardından Adliye binası önünden pazar yerine kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş sırasında sık sık, "Erkek adalet değil gerçek adalet", "Kadın cinayetleri politiktir", "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganları atıldı.