AMED - Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gultan Kışanak’ın uzun tutukluluk süresinin dolmasına rağmen tahliye edilmemesine tepki gösteren TJA, “Gültan Kışanak rehin tutuluyor, derhal bırakılsın” çağrısında bulundu.
Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gultan Kışanak’ın azami tutukluluk süresinin dolmasına rağmen tahliye edilmemesine ilişkin Özgür Kadın Hareketi (Tewgera Jinên Azad) öncülüğünde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed il binasında açıklama yapıldı. “Gultan Kışanak û girtiyên di zindanan de vîna me ne” pankartının açıldığı açıklamaya, HEDEP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) üyesi kadınlar da destek verdi. Açıklamada konuşan HEDEP Amed İl Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, kadın özgürlükçü yaşamı inşa etmeye devam ettikçe, AKP-MHP faşist iktidarının kadınları kendini yönetme pratiğine yönelik saldırılarında pervasızlaştığını söyledi. Kürt kadın siyasetçilere yönelik baskıların arttığına işaret eden Tekin, özellikle cezaevlerindeki tutsak kadınlara yönelik hukuksuzluk halinin işkence biçimi olarak devreye konulduğunu söyledi.
“İktidarın Kürt düşmanlığının uygulayıcısı konumundaki ‘yargı’ mekanizması, Kobanê Kumpas davası ile esasında kadının örgütlü gücü ve mücadelesinin toplumda yarattığı gücü kırma, kayyım rejimiyle yok edemediği örgütlü kadın kimliğini kriminalize etmeyi amaçlamaktadır” diyen Tekin, özellikle de Kürt Kadın Hareketi olarak yürüttükleri çalışmaların suç isnat edilmesi, aktivistlerine yönelik gözaltı, tutuklama gibi artarak devam eden saldırı politikalarının bu amaçtan bağımsız olmadığını ifade etti.
‘GULTAN DERHAL BIRAKILMALIDIR’
HDP kapatma ve Kobanê davalarını hatırlatarak, 168 kadına siyasi yasak istendiğini belirten Tekin, “Bu kapsamda yargılanan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız, yoldaşımız ve TJA aktivisti Gültan Kışanak, antidemokratik mevcut Anayasa kapsamında dahi öngörülen tutukluluk süresi olan 7 yılı aşmasına rağmen rehin tutulmaya devam ediliyor. 7 yılın dahi ‘istisnai’ tutukluluk süresi olduğu göz önüne alındığında Gültan’ın derhal bırakılması gerekmektedir. TJA çalışmalarını, eşbaşkanlık modelimizi kriminalize eden, suç isnat ederek bizleri yargılamak isteyenlere karşı kadın örgütlülüğümüzü yükseltmeye her zamankinden daha çok kararlıyız” diye konuştu.
‘HÜDA KAYA TEPKİSİ’
Hüda Kaya’nın tutuklanmasının demokratik siyasete saldırının değişmediğini gösterdiğini ifade eden Tekin, şunları söyledi: “Biz kadınlar olarak diyoruz ki; içeride, dışarıda yaşamı tecrit altında tutmaya çalışan gerici faşişt AKP-MHP iktidarına karşı hepimiz Gültan Kışanak’ız, Sabahat Tuncel’iz, Ayla Akat Ata’yız, Mukaddes Kubilay, Sara Kaya, Dilek Hatipoğlu, Zeynep Bingöl, Leyla Güven, Sabite Ekinci, Hülya Alökmen, Nurhayat Altun, Rojbin Çetin, Ayşe Gökkan’ız… Nice kadın yoldaşımızın mücadele kararlılığıyla aynı duyguda, aynı örgütlülükteyiz! Nefesimizin yettiği, sesimizin ulaştığı her yerde ve daima Jin, Jiyan, Azadî demeye devam edeceğiz!”
'EŞBAŞKANLIK SALDIRI ALTINDA'
HEDEP Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak ise Meletî’de yargılama sürerken ikinci bir davanın açıldığını söyleyerek, kadınlara yönelik bir saldırı sürecinin başladığını ifade etti. HDP'ye kumpas davası açıldığını dile getiren Balsak, "Biliyoruz ki bu gün devlet Kürt kadınlarına savaş açmış durumda. Bugün de bunu en iyi kılıf olarak kullanabileceği alan yargı. Yargı bugün iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Demokratik siyasette ısrar eden kadınlara ciddi saldırılar var. Eşbaşkanlığa dönük saldırı var. Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel’e Ayla Akat Ata’ya saldırılar bundan bağımsız değildir. Muhalifler devler tarafından düşman olarak görülüyor. Savunmalara müdahale ediliyor. Burada Kürt kadın hareketi ve Kürt siyasal hareketine dönük saldırıları görüyoruz. Gültan Kışanak 7 yıldır tutuklu kendi yasalarına dahi uymuyorlar. Tutukluluğunuz 7 yılı aşamaz. Bugün bu yapılan yargı şiddetidir. Bugün Hüda Kaya için yapılan bunun devamıdır. Hüda Kaya ‘en iyi hak mücadelesi bir ibadet kadar değerlidir’ demiştir. Bugün bu noktada olduğu için tutuklandı" diye belirtti.
Açıklama alkış ve “Jin, jiyan azadî” sloganıyla son buldu.