AMED - Ağır hasta tutuklu Sıddık Güler’in eşi Hasine Güler, eşinin sağlık durumunun kötüye gittiğini ve duvarlara tutunarak görüşe çıktığını aktardı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 605’i ağır, bin 605’den fazla hasta tutuklu bulunuyor. Ağır hasta tutuklulardan 38’inin yaşam haklarının korunabilmesi amacıyla tedavi süreçleri için acil tahliye edilmesi gerekiyor. Ancak raporlara rağmen birçok hasta tutuklu cezaevinde yaşamını yitirdi, bazıları ise tahliye edildikten kısa süre sonra yaşamını yitirdi. Ağır hasta tutuklu listesinde yer alan ve acil tahliye edilmesi gereken 84 yaşındaki hasta tutuklu Sıddık Güler’in durumu ağırlaşıyor.
Cezaevinde yaşadığı sağlık problemine denk gelen bir tedaviden yoksun bırakılan Güler, 1994 yılında Amed’in Bismîl ilçesine bağlı Qerha köyünde askerler ile PKK’liler arasında çatışma çıktı. Çatışma evde yapılan aramada Güler’e ait ruhsatlı silah bulundu. Silahla çatışmaya katıldığı iddia edilen Güler, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce (DGM) “Devletin birliği ve bütünlüğü bozmak” iddiasıyla açılan davada 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 29 yıldır tutuklu bulunan Güler’in sağlık sorunları kötüye gidiyor.
‘ÇAĞRILARA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMİYOR’
Tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Güler’in 2020’de sağlık sorunlarının ilerlemesi üzerine İHD İskenderun Şubesi, infazın ertelemesi talebiyle İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundu. Bunun üzerine Güler, 29 Ocak 2021’de İskenderun Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Hastanede "Cezaevinde kalmasında sakınca yoktur" raporu verilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı infaz erteleme talebini reddetti. Tahliyesi edilmesi için Adli Tıp Kurumu (ATK) ve Adalet Bakanlığı'na yapılan tüm başvurulardan olumsuz yanıt geldi. Güler, cezaevinde fenalaşması üzerine 1 Ağustos 2021’de İskenderun Devlet Hastanesi’nin Acil Polikliniği’ne kaldırıldı. Yapılan muayene tetkiklerinde “Hastanın bir sıkıntısı yok. Bol su içmesi önerilir" reçetesi verildi. Doktorun verdiği bu reçete nedeniyle İHD Amed Şubesi'nin yaptığı tahliye başvurusu da reddedildi. İHD İskenderun Şubesi, Güler hakkında 12 Mart 2022’de açıkladığı raporda, şu ifadelere yer verildi: “84 yaşında hafızası gittikçe kötüye gidiyor, işitme kaybı da çoğalmış, cezaevi koşullarında kalması ve hastalığının tedavisi mümkün değildir.”
İHD’nin Güler’in raporunu açıklamasının ardından kendi istemi dışında İskenderun T Tipi Cezaevi’nden Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
‘NEDEN TEDAVİ EDİLMİYOR?’
Yıllardır hasta ve kendine bakamayacak duruma kadar gelmesine rağmen tahliye edilmeyen Sıddık Güler’in eşi Hasine Güler (74), eşinin hipertansiyon, kalp ve iltihaplı eklem romatizması, kemik erimesi ve birçok hastalıkları olduğunu hatırlattı. Güler, eşinin 19 aydan fazla bir süredir tedavi edilmek üzere İskenderun Cezaevi’nden İzmir Menemen Cezaevi’ne götürüldüğünü söyledi. Yaşlı ve hasta olması nedeniyle yolculuk yapamadığını ve eşini 4 yıldır göremediğini ifade eden Güler, “Çocuklarım yaklaşık 15 gün önce babalarının açık görüşüne gitti. Babalarının duvara tutunarak görüş odasına gelmiş. Eşimde unutkanlık ileri derecededir. Karşıdaki insanı tanımayacak bir noktaya geldiği ve artık duymuyor. Bazen su içmeyi, yemek yemeği ve ilaçlarını kullanmayı bile unutuyor. Madem tedavi için götürdünüz, neden tedavi etmiyorsunuz? Tedavi ediliyorsa neden sağlığında bir gelişme olmuyor? Tedaviniz nerede kaldı. Böyle bir hastaya neden rapor verilmiyor? Aynı şekilde 20 yıldır tutuklu oğlum Habib’de tansiyonu çıkmış ve tansiyonu gözüne vurmuş. Oda İzmir’ de tedavi için götürülmüş” diye konuştu.
‘ADALETE İNANCIM KALMADI’
Türkiye’de adaletin olduğuna dair inancının olmadığını dile getiren Güler, oğlu ve eşinin İzmir’de ayrı cezaevlerinde olduğunu, ikisinin de tedavi gördüğünü anlatarak, “Eğer adalet olsaydı, ikisi farklı cezaevinde olmazdı. Hasta babasına refakatçilik yapardı. Yine oğlum hastalığına rağmen tekli hücrede tutuluyor. Bu mu Adalet? Hasta olan biri nasıl tekli hücrede tutulur?” diye sordu.
Güler, bir yıl boyunca sürdürdükleri Adalet Nöbeti’ne rağmen görüştükleri siyasi partilerin taleplerini gündemlerine alma sözü verdiğini, ancak geçen süreye rağmen bu konuda bir adım atmadıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı’nın af yetkisini kullanarak çeşitli suçlardan hüküm giyenleri serbest bıraktığını hatırlatan Güler, “Uyuşturucu, kadın katili ve darbede ceza alan kişiler serbest bırakılıyor. Ancak söz konusu siyasi tutuklu Kürt olduğu zaman bırakılmıyor. Adalet varsa ve bir af yapılacaksa, herkese eşit yapılır. Birine verip diğerine vermemek olmaz. Böyle oldu mu o zamanda adalet diye bir yok” şeklinde konuştu.
‘ATK NEDEN BUNU YAPIYOR?’
Tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren ve temel ihtiyacını karşılayamayacak durumda olan eşine Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir raporu” vermesine tepki gösteren Güler, “Bu durumda olan birisine neden rapor verilmez? Bu saatten sonra cezaevinden çıksa ne yapabilir ki. Cezaevinde olması kime ne yarayacak? ATK hasta tutuklular için cezaevinde ‘kalabilir dedikleri’ tutuklu yaşamını yitirdi. ATK neden bu yapıyor? Hasta tutuklular durumları ağırlaşıyor, artık tedavi için yapacak bir durumları kalmadığı için serbest kalıyor. Serbest kaldıktan birkaç hafta ya da aydan sonra yaşamını yitiriyorlar. Bari bırakın biz tedavi edelim” dedi.
‘HEM AİLELERE HEM TUTUKLULARA EZİYET’
Eşitinin, ailesinin ikamet ettiği Amed’den uzak yerlere sevk edilmesine de tepki gösteren Güler, şöyle devam etti: “Neden bunu yapıyorsunuz? Ne hakkınız var. Ailelerin kendi tutuklularıyla görüş yapma hakkı vardır. Yaşlı ve hastalılarımdan dolayı yolculuk yapamıyorum. Bu nedenle yıllardır görüşüne gidemiyorum. Defalarca yaşadığımız şehre ya da ona yakın yere getirilmesi için dilekçe verdik, ancak her defasında olumsuz verildi. Aileler, tutuklularını görüşlerine gittiklerinde yolda kaza yapıyor. Bu kazalarda yaşamını yitirenlerde var. Bir defa biz de kaza geçirdik. Bu eziyeti neden hem tutuklulara hem de ailelere yapıyorsunuz. Bununla aileleri de cezalandırıyorlar.”
‘TUTUKLULAR ETRAFINDA KENETLENMELİ’
Hasta ve infazları yakılan tutukları sahiplenme çağrında bulunan Güler, “Tutuklular bu halk için cezaevindeler, tüm sivil toplum kuruluşları ve halkı tutuklular etrafında kenetlenmelidir. Tutuklular bir şeyler yapılmalıdır. Hasta tutuklular bir an serbest bırakılmalıdır. Artık kimsenin ölmesini istemiyoruz. Ülkeye adalet ve barış gelsin” dedi.
MA / Mehmet Güleş