AMED - "Şimdiden geleceğe doğru özgürlük çağrısı" başlıklı deklarasyonun imzacıları, Kürt sorununun demokratik çözümü için PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesi çağrısı yaptı.
Kürt sorununda demokratik çözümün sağlanması amacıyla bir araya gelen aydın, yazar, sanatçı ve siyasetçilerin de aralarında olduğu 78 isim, 28 Ekim’de İstanbul’da “Barışa çağrı” deklarasyonu açıkladı. Amed’te ise sivil toplum örgütleri, dernek ve siyasi partilerin aralarında olduğu 172 kurum, “Şimdiden geleceğe doğru özgürlük çağrısı” başlıklı deklarasyon açıkladı. Her iki deklarasyonda da Kürt sorununda demokratik çözümün yollarına işaret edilerek, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 31 aydır haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağır tecrit koşullarının sonlandırılması, fiziki özgürlüğünün sağlanması ve diyalog yollarının açılması çağrısı yapıldı.
ORTADOĞU’DA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
Deklarasyonun imzacılarından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde açıklanan deklarasyonun tarihi bir önemde olduğunu söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigmanın Ortadoğu’da çözümsüz bırakılan sorunların çözüm anahtarı olduğunu vurgulayan Şahin, “Ortadoğu’nun barış içerisinde yaşayabilmesi için keskin sınırların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu da demokratik konfederalizm olabilecek olan bir yapıdır” dedi.
DEMOKRATİK KONFEDERALİZM VURGUSU
Ulus devletlerin halklara zarar verdiğini vurgulayan Şahin, “Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinin tek sebebi, ulus devletin toplumsal sorunları çözmesindeki yetersizliklerdir. Özellikle Sayın Öcalan’ın paradigmasına baktığımız zaman, çok ciddi anlamda sorunlara çözüm içerdiğini gördük. Sayın Öcalan’ın paradigmasının bütün halklar için geçerli olduğunu söyledik. Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan sorunların çözümüne ilişkin şu ana kadar herhangi bir öneride bulunulmamıştır. Sürekli güvenlikçi yaklaşım ve askeri operasyonlarla binlerce, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan süreç yaşanmıştır. Bu sürecin ortadan kaldırılması için somut bir proje gerekiyor. Bu da Sayın Öcalan’ın ortaya koymuş olduğu Demokratik Konfederalizm paradigmasıdır” diye belirtti.
‘ÇÖZÜM İÇİN MUHATTABIYLA GÖRÜŞÜLMELİ’
Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırmış tecridin de paradigmasından kaynaklı olduğunu söyleyen Şahin, “Özellikle ülkeyi yönetenler, bunu çok iyi gördüğü için son iki buçuk yıldır Sayın Öcalan üzerinde ağır bir tecrit uyguluyorlar. Bu tecridin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Sorunlar muhataplarıyla çözülmeli. Çünkü 2013-15 yılları arasında yaşanan bir çözüm süreci oldu, bu süreçte bölge halkı, Kürtler ve Türkler açısından baktığımızda, çok ciddi sonuçları oldu. Ciddi anlamda bir rahatlamanın meydana geldiğini gördük. Sorunların çözümünün aslında çok basit olduğunu, fakat çözümün de muhataplarıyla olması gerektiğini tarih bize gösterdi” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BİR ADIM’
Deklarasyonun imzacılarından Barış Anneleri Meclisi’nden Müşeher Ülker, deklarasyonun barış ve eşitlik için atılmış bir adım olduğunun altını çizerek, “Yıllardır halkıyla buluşamayan Sayın Öcalan'ın özgürlüğü için atılmış bir adımdır. Bu aynı zamanda Kürtlere karşı yürütülen bu çirkin savaşa ve Rojava'da yapılan katliamlara karşı da bir adımdır. Bu deklarasyon birliği yaratan adımdır. Kan, kanla yıkanamaz. El ele vermeli ve kalıcı barışı inşa etmeliyiz. Huzur olmazsa annelerin kalbi kırılmaya devam edecek” şeklinde konuştu.
‘TECRİDİ YAŞIYORUZ’
“Barışın anahtarı Öcalan'dır ve onun serbest bırakılması gerekiyor” diyen Ülker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gücümüz yettiğince mücadele edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, anneler bu davanın peşine düşecektir. Kürtler tecridin sadece önderlerine yönelik olmadığını, aslında tecridin tüm Kürt halkına yönelik olduğunu bilmelidir. Biz önderliğimiz üzerindeki tecridi yaşıyoruz. O’ndan korktukları için bu tecridi sürdürüyorlar. Önderlik sonuna kadar direnecektir. Başarı Kürt halkınındır. Kürt halkına da sesleniyorum, el ele vermeliyiz. Artık barış zamanı. Önderlik özgür olmadığı sürece biz de özgür değiliz. Bunu iyi bilmeliyiz.”
‘YENİ BİR SÜREÇ İÇİN TECRİT KALDIRILMALI’
İmzacılardan MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD FED) Eşbaşkanı Kerem Canpolat, Türkiye ve Ortadoğu’da kaos ve buhran olduğunu ifade ederek, bunun nedeninin Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğunun altını çizdi. Sorunun çözümü için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit kaldırılması gerektiğini vurgulayan Canpolat, şunları söyledi: “Biz barış sürecindeki durumu hatırlıyoruz. Bir hafta içerisinde Türkiye’deki silahlı çatışmayı bitirebileceğini söylemişti. Kendisine fırsat verilirse bunu yapabilir, buna fırsat verilmesinden yanayız. Bu yolun açılması için Sayın Abdullah Öcalan ve cezaevindeki diğer tutuklular üzerindeki tecrit kaldırılmalı. Tecrit kaldırılmalı ki barış süreci de tekrar hayat bulsun.”
‘TÜRKİYE KENDİ HUKUKUNU UYGULASIN’
Tecridin ekonomik ve sosyal boyutları olduğuna dikkat çeken Canpolat, “Sayın Öcalan 32 aydır kendi ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Orada ne olduğunu ve durumunun nasıl olduğunu kimse bilmiyor. Oradan gelecek mesajın topluma psikolojik ve siyasi anlamda da bir rahatlamaya neden olacağının farkındayız. Kamuoyunun da bunun farkına varmasını istiyoruz. Oradan gelecek bir çağrının, sözün ve bir gelişmenin her anlamda bir rahatlamaya götürebileceğine inanıyoruz. Türkiye ve Ortadoğu’da önemli bir aktördür. Bu nedenle ilk olarak hükümete bir çağrımız var, kendi ailesiyle görüştürülmeli, çünkü bu insani bir haktır. Siyasi anlamda ise kendi avukatlarıyla görüşmesi gerekiyor ki görüş ve fikirlerini kamuoyuna paylaştırsın. Kamuoyunun duyarlı olmasını, hükümetin de Türkiye’de var olan hukuk sistemini uygulamasını istiyoruz. Cezaevlerindeki en temel hakların O’na da verilmesini istiyoruz” dedi.
MA / Eylem Akdağ - Bazid Evren