ŞIRNEX - Toplumun değerlerine yönelik geliştirilen saldırılara karşı “Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru” kampanyasını sürdüren TJA'lı kadınlar, örgütlü toplum için çaba sarf ettiklerine işaret etti.
Özgür Kadın Hareketi (TJA) 20 Eylül'de Şirnex'in Gundike Melê Beldesi’nde, "Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve/ Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru" şiarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar devam edecek kampanyanın Botan bölgesi startını verdi. Kampanyanın ana hatlarını ağırlaştırılmış tecride ve özel savaş politikalarına karşı mücadele ile kadın örgütlülüğü oluşturuyor.
TJA aktivisti Güler Tunç, kampanya kapsamında saha çalışmalarına başladıklarını belirterek, "Kampanyamız, ağırlaştırılmış tecridi ortadan kaldırmak, kadına yönelik şiddetle mücadele, kadın kazanımlarının hedef alınmasına ilişkin verilecek mücadele hatlarından oluşuyor. Kampanyamız, dünyadaki bütün kadınları ve kadınların kazanımlarını kapsayan bir kampanyadır” dedi.
Kampanyanın şiarına dikkat çeken Tunç, “Bu şiarın eserini Rojhilat'ta görüyoruz. Rojhilatlı kadınların yaşam ve özgürlük çığlığı Ortadoğu'ya ve bütün dünyaya yayıldı. Hayatın her alanında kadın, yaşam ve özgürlük felsefesi sahiplendi. Bunun örneğini Van'da da görebiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Van'da bir uzman çavuşun tacizi üzerine halk örgütlü bir şekilde tepki gösterdi. Kadın, yaşam ve özgürlük felsefesinin meyvesini mahallelerde ve toplumda görüyoruz. Bizler bu felsefeyle kampanya çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu bilinçle kapısını çalmadığımız tek bir kadın bırakmayacağız. Toplumun değerlerine karşı saldırı var, bu saldırıya karşı örgütlü toplumu inşa edeceğiz" diye konuştu.
'KENTLERLE SINIRLI KALMAMAMIZ GEREKİYOR'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Silopiya İlçe Eşbaşkanı Asuman Kültür, devletin bölgede özel savaş politikalarını çok ince bir şekilde uyguladığını ifade ederek, "Özel savaş politikaları en yaygın olarak Botan'da karşımıza çıkıyor. Bu politika özellikle kadınlar ve gençler üzerinden yürütülüyor. Uyuşturucu ve fuhuş üzerinden insanları kendi ağlarına düşürüyorlar. Aynı zamanda kültürümüze, dilimize ve doğamıza dönükte bir soykırım politikasını devreye sokuyorlar. İşte tam da bu noktada kampanyamızla bu politikalara karşı mücadele etmeliyiz. Bizler, örgütlü bir mücadele ile buna karşı çıkmazsak çocuklarımızı, gençleri kaybedeceğiz. O yüzden kampanya sürecini dolu dolu geçirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
'TOPLUMA AJANLIK DAYATILIYOR'
Özgürlük alanları olan sokakların artık güvenilir ortamlar olmaktan çıktığını söyleyen HDP Cizîr İlçe Eşbaşkanı Zilan Ecevit, “Son 8 yıllık süreçte toplumun ahlakı, toplumun kültürü, toplumun dili değiştirildi. Eskiden çocuklar akşam saatlerine kadar sokakta kalıp oynayabiliyordu. Çünkü güvenilir bir ortam vardı. Ama bırakın çocukların sokakta oynamasını artık gençler bile sokakta rahat yürüyemiyor. Çünkü her an bir saldırıya uğrayabilirler. Bu uyuşturucu bağımlıları tarafından ya da sistem tarafından yapılıyor. Bu yüzden kimse sokakları güvenli görmüyor. Özellikle kadınlar ve gençler üzerinden kendilerine alan açıyorlar. Sokakları daha güvenli alanlar haline getireceğiz” dedi.
UYUŞTURUCUYA KARŞI MÜCADELE
Uyuşturucuyla mücadelenin devlet eliyle engellendiğine dikkat çeken Ecevit, şunları söyledi: " Uyuşturucuya karşı toplumu bilinçlendirmek ve uyarmak istediğimizde engellerle, saldırılarla karşılaşıyoruz. Sistem bu gençlere kimsenin sahip çıkmasını istemiyor. Uyuşturucuya karşı verilen mücadeleye karşı çıkıyor. Yine bizim bölgemizde daha önceki yıllarda kadına yönelik şiddet ve katliamlar çok az rastlanan bir durumdu ama şuanda en üst seviyeye ulaştı. Bu sistemin bir müdahalesi sonucunda ortaya çıktı. Biz kadınlar buna örgütlülüğümüzle cevap vereceğiz. Bizler mahallelerimizde, sokaklarımızda, ilçelerimizde, köylerimiz ve kentlerimizde kadınlarla bir araya gelerek örgütlü toplumu yeniden hep birlikte inşa edeceğiz.”
‘TEPKİMİZİ ÖRGÜTLEMEMİZ LAZIM’
HEDEP Hezex İlçe Eşbaşkanı Elfesya Nas ise, bölgede özel savaş politikalarının bir başka boyunun göç olduğunu söyledi. İlçede kadın ve gençlerin göçe mecbur bırakıldığını kaydeden Nas, "Aslında bu süreç belediyelerimize atanan kayyımlarla daha da derinleşti. Kayyımların atanmasıyla birlikte kadınlar erişme anlamında da bir daralma yaşadık. Çünkü kayyımlar geldiği gibi kadın kazanımlarına saldırdı. Bu tamamıyla kadınlara erişmemizi engellemek için yapılan bir şeydi. Kadına dönük şiddetle mücadele ederken bile şiddete maruz kalıyoruz. Kadın katliamlarına ve şiddetine karşı bir yürüyüş dahi yaptığımız zaman soruşturmalara maruz kalıyoruz. Ya da gözaltılarla tehdit ediliyoruz. Ancak kadınlar direnmekten vazgeçmiyor. Kadınlara çağrımız, şiddete maruz kaldığınızda susmayın bize ulaşın. Yine özel savaş politikalarına karşı kadınların örgütlenmesi lazım. Devlet evimize kadar girmiş ve çok ince bir politika yürütüyor. Bu yüzden biz kadınların buna karşı tepkimizi örgütlenmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.