ANKARA- Kürt sorunu nedeniyle Türkiye’nin yüzyıl boyunca tıkandığını belirten HEDEP’li Sezai Temelli, “Yüz yıl boyunca dere tepe gittik ama arpa boyu yol alamadık” diyerek, Kürt sorununun demokratik bir anayasa ile çözülmesi gerektiğine işaret etti.
2024 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda tartışılmaya devam ediyor. Komisyonda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) komisyon sözcüsü ve Mûş Milletvekili Sezai Temelli, Cumhuriyetin yüzüncü yılına ve Kürt sorununa ile çözümüne dikkat çekti.
Temelli, yüzyıl içinde yaşananlara işaret ederek bu bağlamda yeni bir yüzyıla hazır olmadıklarını ifade etti. Temelli, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılını çok farklı karşılayabilirdik. En azından bu güne yaşanmış olanları değerlendirirken neleri yapamadık neleri eksik bıraktık, hangi hakikatlerimizi aslında bizim için çok çok önemli bunlar ile yüzleşmek bu hakikatler ışında geleceği hazırlamak hepimizin önemli bir kaygısı olmalıydı” dedi.
İLK MECLİS’E İŞARET ETTİ
Yaşanan hakikatlerden kaçındığını dile getiren Temelli, “Türkiye yüzyılı gibi bir kavram kullanıyorsunuz. Arkada bıraktığımız yüzyıl da Türkiye yüzyılıydı. Dolasıyla önümüzdeki yüzyılda arkada bıraktığımız yüzyılda arasında o yükümlüğü ele alıp değerlendirmeliyiz. 1920 Meclisi çoğulcu karakteri ile bileşenleri ile aslında belki de cumhuriyetin ikinci yüzyılı için yol gösterici olabilir. Sizin de dile getirmiş olduğunuz demokratik Anayasa ihtiyacı, bir Anayasa ihtiyacı belki de izlerini 1920-21 de yakalayabilir. Toplumun çoğulculuğuna uygun toplumun bir arada yaşamasına uygun bir anayasayı bu gün hayata geçireceksek bu tarihe de sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
DARBE MEKANİĞİ
Sezai, “Ne yazık ki 1924’te bu çoğulculuktan hızla uzaklaşıldı. Şark Islah Planı, Umumi Müfettişlikler, tekçi, şefçi bir otoriter rejimin temelleri atıldı. Bir yüzyıl boyunca bunu yazdık. Bu gün hala bu sancılar ile boğuşuyoruz. Bu hakikatlerden bahsetmeyi sorumluluk olarak görüyorum. Zilanlar, Dersimler, 6-7 Eylül Olayları, Maraş’tan, Madımak’a ve Roboski’ye uzanan bir tarihimiz var. Bununla yüzleşmemiz lazım. Bu ülkede asılan Başbakan var. Asılan Denizler var. 12 Eylül, 28 şubat, 15 Temmuz var. Bir darbe mekaniği içinde yaşadığımızı inkar edemeyiz. Görmezden gelemeyiz. Bu darbe mekaniği her zaman kendini cunta ile ortaya koymuyor. Bazen vesayetçi sistemi ile vesayet altına alarak o darbe mekaniğine uygun bir rejime sıkıştırmayı devam” diye konuştu.
BİNANIN TEMELİNE İŞARET ETTİ
Bu anlayışın terk edilmesi gerektiğini ve bunun için sorumluluk alınması gerektiğini ifade eden Temelli, “Neden Cumhuriyet demokratikleşemedi? Bunu çok ayrıntılı tartışmak zorundayız. Bu gün baktığımızda özellikle iktidar yaptıklarını anlatırken şunları yaptık bunları yaptık her şeyi yaptık gibi bir duygu ile hareket ediyor. Evet, evin içinde badana ve boyayı yaptık. Koltuk takımını değiştirdik. Baya önemli işler yapıldı. Fakat binanın temeline dair ne yaptık? Bu soru boşlukta yankılanmaya devam ediyor. Bu sorunların başında ise tartışmasız Kürt sorunu geliyor. Bu yapısal sorunu çözmediğimiz sürece her an bir affet ile karşılacağımız duygusuyla yaşamanın aslında büyük ıstırabına hep birlikte katlanıyoruz” diye kaydetti.
‘EVİN İÇİNDE HUZUR YOK’
Kürt sorunu ve diğer yapısal sorunların çözüm şansının olduğunu dile getiren Temelli, “Bu güce sahip olduğu halde bu ülkenin bundan kaçınması aslında o vesayetçi sistemin bir dayatmasından başka bir şey değildir. Demokratik tahammüller ile müzakereci akılla birçok meseleyi çözebilecek güce sahibiz. Ayrıca evin içinde huzur da yok. Huzuru sağlamak da demokratik bir sistemden geçiyor. Çatışmaya, kavgaya, silaha, savaşa son vermek mümkündür. Bu bizi tükene, kemiren bir süreç. Onlarca yıldır bir meselenin hala silahla çözümü peşinde koşmak bence akıl tutulmasıdır. Demokratik bir çözümün mümkün olduğu üzerine artık konuşmalıyız” diye belirtti.
‘BİR MİSAK’A İHTİYAÇ VAR’
“Bir Misak’a ihtiyacımız var” diyerek, sözlerini sürdüren Temelli, “Eğer demokratik Anayasa konusunda hem fikir isek bu gün Cumhuriyetin demokratikleşmesi konusunda hemfikir isek bir Misak’a ihtiyaç var. Bir toplumsal mutabakata ihtiyaç var. Bir müzakereci akla ihtiyaç var. Bu Misak’ı uzay boşluğunda, sanal ortamda denizin altında bulunamazsınız. Bu Misak’ı ete kemiğe burunmuş fikirlerde bulursunuz. O yüzden toplumsal barışı inşa edecek bir Misak’ı ancak hep birlikte yaratabiliriz. Kürtler, Türkler bu coğrafyada yaşayan bütün halklar bütün inançlar bu buluşmayı sağlayabilir. Belki de ikinci yüzyıl, bu Misak’ı bekliyor başlamak için. Bu iradeyi burada sergilemeliyiz. Demokratik Cumhuriyet en başta hukuka ihtiyaç duyar. Bir hukuk devleti dediğimiz süreci hayata geçirebilmek, bun var edebilmek bizim açımızdan en önemli adres olarak Meclis var. Bu ancak ve ancak Meclis ile mümkündür. Temsiliyet ne kadar genişlerse demokrasinin o kadar gelişeceğini biliyoruz" dedi.
‘DENETİM BİTTİ’
Bütçe tarihçesine değinen Temelli, bu tarihin Meclis tarihinden önce başladığını ve bütçenin inşası için Meclis’in ortaya çıktığını ifade etti. Temelli, “Saltanatlar böyle yıkıldı. Halkın iradesini teslim edecek yer Meclis ise bütçe hakkına olabildiğince sahip çıkmalıdır. Meclis denetim hakkına sahip çıkmalıdır. Çünkü denetim olmadığı sürece bir yerden vesayetçi sistem yükselirken bir yandan toplumsal çürüme de kendisini gösteriyor. Ancak denetimden kaçan bir anlayış var. Oysaki Sayıştay gibi çok çok önemli bir üst mahkeme var. Demokratikleşmenin adreslerinden biridir. Ancak bu gün Sayıştay bile işlevini yitiriyorsa yeterince denetim mekanizmaları çalışamıyorsa bu iş de önemli bir uyarıcı unsurdur” diye belirtti.
‘KAYYUMLAR İLE YAŞAMAK İSTEMİYORUZ’
Temelli, sunumunda kayyumlara da işaret etti. Temelli, kayyumlar nedeniyle Meclis’in özgür olmadığının altını çizdi ve şöyle devam etti: “Bu Meclis’in ayakları Yerel Meclislerdir. Yerel Meclislere kayyum atamış idare aslında bu Meclis’e de vesayeti dayatıyor demektir. Biz kayyumlar ile yaşamak istemiyoruz. Kamu Denetçiliği, Sayıştay raporları burada. Sayıştan bütün raporları incelemiş. Yüzde yüz performans ile incelemiş. Belediyelerimiz ile bir bulgu yok. Bir mahkeme kararı da yok. Ama kayyum var. Bu vesayettir” diye kaydetti.
‘ORTADOĞU’YA BARIŞ GETİRECEKTİR’
Temelli, sözlerine şöyle devam etti: “Biz neden ısrarla Kürt sorunu işaret ediyoruz? Çünkü yoksulluk var. Kürt sorunu çözmek zorundayız. Bunu çözmek; aslında barışı inşa etmektir. Bizim toplum barışa ihtiyacımız var. Türkiye’nin tesis edecek barış, Orta Doğu’ya barış getirecektir. Filistin’e barışı getirecektir. İktidar adım atmalıdır bu konuda. Ama yapamıyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü bir Kürt sorunumuz var. Eğer Kürt sorunumuzu çözmüş olsaydık bölgedeki gücümüz o zaman gerçek anlamına kavuşurdu. O zaman Orta Doğu’da emperyalist devletler tarafından petrol nedeniyle yaratılan kan deryasına son verebilirdik. Ama biz sonlandırmak yerine bu sorunlar yaşanmıyormuş gibi silahlanmaya, savaşa dair söylemler ile yol almaya çalışıyoruz. Ama yol alamıyoruz. Bir yüzyıl yol aldık. Dere tepe gittik ama arpa boyu yol alamadık.”