HABER MERKEZİ - Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) raporuna göre; Türkiye'de Ocak-Haziran 2023 tarihleri arasında "terörizm", "kamu görevlilerine hakaret", "cumhurbaşkanına hakaret" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlamaları, gazetecilere yönelik uydurma suçlamalarda sıklıkla kullanıldı.
Avrupa Birliği üye devletleri ve aday ülkelerdeki basın ve medya özgürlüğü ihlallerini izleyen Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) projesi, 2023 yılının ilk altı ayını değerlendiren Medya ve Basın Özgürlüğü İhlalleri İzleme Raporu yayınlandı.
Raporda, Ocak-Haziran 2023 tarihleri arasında Türkiye’de 172 kişi veya medya kuruluşunu içeren 136 basın özgürlüğü ihlali tespit edildiği yer aldı. Bu rakamla Türkiye, Ukrayna ile birlikte kıtada en ağır basın özgürlüğü ihlallerinin yaşandığı iki ülkeden biri oldu.
Türkiye'de bağımsız medyaya yönelik baskıların, 6 Şubat'ta gerçekleşen yıkıcı depremler ve Mayıs ayındaki genel seçimlerin ortasında yoğunlaştığına işaret eden raporda, Türkiye'nin dünyada gazetecileri en çok hapse atan ülkelerden biri olmaya devam ettiği, raporun yayımlandığı tarihte 21 gazetecinin halen hapiste olduğu vurgulandı.
'UYDURMA SUÇLAMALAR'
Rapora göre Türkiye'de kaydedilen basın özgürlüğü ihlallerinin neredeyse yarısı (yüzde 44,9) hukuk yoluyla yapıldı. Gazetecileri sindirmek ve eleştirel ve bağımsız haberciliği susturmak için keyfi tutuklamalar, suç isnatları ve mahkumiyetlerin sürekli olarak kullanıldığına işaret eden rapora göre "terörizm", "kamu görevlilerine hakaret", "cumhurbaşkanına hakaret" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlamaları gazetecilere yönelik uydurma suçlamalarda sıklıkla kullanıldı.
KÜRT GAZETECİLERE SİSTEMATİK YÖNELİM
Nisan ayında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen terörle mücadele soruşturmaları kapsamında 21 ilde düzenlenen eş zamanlı şafak baskınlarında en az 10 Kürt gazeteci gözaltına alındığına işaret eden raporda, "Baskınlar, Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde gerçekleşmiş olup, başta Kürt gazeteciler olmak üzere, kamu yararını ilgilendiren konularda haber yapan gazetecilere yönelik sistematik taciz ve gözdağının bir diğer adımını temsil etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Raporda, depremleri ve seçimleri takip eden gazetecilerin fiziksel şiddete maruz kaldığı kaydedildi. Gazetecilere fiziksel şiddetin özellikle özel şahıslar tarafından gerçekleştirildiği, kamu görevlileri ve güvenlik görevlilerinin de birçok saldırının arkasında yer aldığı ifade edildi.