ANKARA - Meclis’te tezkere görüşmeleri öncesi söz alan HEDEP milletvekillerinin tümü savaş karşıtı tutum aldı. Konuşmalardan rahatsız olan AKP grubuna HEDEP’lilerin cevabı, “Sizin gibi ikiyüzlü ve riyakar değiliz” oldu.
Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon için cumhurbaşkanına verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören tezkere, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülüyor.
Tezkerenin görüşüldüğü oturumu açan Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, barış vurgusu yaptı. Önder, oturumu şu ifadelerle açtı: “Demokratik siyasetin en önemli meselesi, nefretin denetim altına alınmasıdır. Sürekli tekrar eden savaş ve çatışma koşulları nefretin dizginlerinden boşalmasına yol açmaktadır. Sırf bu nedenle bile demokratik siyasetin imkânlarını hızla bitirir, barış içinde bir arada yaşamanın zeminini çökertir. Ülkemizin, dünyanın ve bölgemizin genel olarak barış tezkerelerine ihtiyacı var, barış kervanlarına ihtiyacı var; diğer yollar yeterince denendi tarih içerisinde, her defasında önümüzdeki menzili uzatmak ya da barış zeminini tahrip etmekle sonuçlandı. Hem iç güvenliğimizin hem dış güvenliğimizin en önemli sigortası adil bir barış, herkesin kendini içinde hissedebileceği demokratik bir düzlemdir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
HEDEP’Lİ VEKİLLER SAVAŞ KARŞITI TUTUM SERGİLEDİ
Bir dakikalık konuşmalar yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekilleri savaş karşıtı konuşmalar yaptı.
Rîha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, “Bu talimatı alanlar Rojavalı Kürtlere dönük cadı avına başlamış durumda. Yıllardır Türkiye’de sığınmacı olarak yaşayan 36 Rojavalı Kürt, geçen hafta uydurma bahanelerle önce gözaltına alındı, ardından da hiçbir karar olmadığı hâlde ‘deport’ edildi. İsrail-Filistin meselesine ‘Masum sivillerin ne suçu var’ deyip insan haklarından dem vuranlar, söz konusu Kürtler olunca sivil, sığınmacı demeden düşmanca politikalarına devam ediyorlar. Halkın barış talebine kurak verin; bir tarafa barış çağrıları yaparken diğer yandan bugün savaş tezkeresi oylamak en büyük riyakârlıktır. Tezkereyi kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞTAN YANAYIZ’
Rîha Milletvekili Ömer Öcalan, Ortadoğu’nun yangın yerine döndüğünü belirterek, “Biz kimlik ve toplumsal meselelerin demokratik ve diyalog yöntemiyle çözülmesini savunuyoruz lakin kendi sorununu görmeyen, dünyanın birçok yerine barış güvercini görüntüsü vermek, Kürt sorununu ise şiddet yoluyla, savaşla çözmek bir tezatlıktır. Buradan çağrımız vardır: Gazze ve İsrail arasında barışı savunuyorsanız Kürtlerle de barışacaksınız. Afrin’i, Gire Spi’yi, Serekani’yi işgal edip sivilleri ve yer altı, yer üstü tesislerini bombalayarak barış savunucusu olamazsınız ki değilsiniz de. Roboski’de F-16’lar 33 Kürt yurttaşı öldürdü. Bu coğrafya savaş coğrafyasıdır, biz barıştan yanayız, bu tezkereye de ‘hayır’ diyeceğiz ve bu tezkereye muhalefetinde ‘hayır’ demesi gerekiyor. Biz barışı savunmaya devam ediyoruz, her tarafta barış diyoruz” diye konuştu.
‘İNSANLIK SUÇUNA SON VERİN’
Saldırılarda sivillerin katledildiğini dikkat çeken Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, “Bu saldırılarda alt ve üstyapı, enerji tesisleri, hastaneler ve barajlar hedef alınmıştır. Rojava’ya dönük bu saldırılarla bir savaş suçu işlendiği açıktır. Halkımıza yönelik saldırılar iktidarın Kürt düşmanlığını açık bir şekilde göstermektedir. Bu saldırılar uluslararası hukuk ve ilkelere aykırıdır ve savaş suçudur. Savaş yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye halklarının sorunudur. Başarısız politikalarla sıkışan iktidar çareyi milliyetçi savaş konseptinde aramaktadır. Halkların barışı tüm Orta Doğu’nun tek çıkar yoludur. Bu sebeple, Türkiye ve uluslararası kamuoyunu Rojava’ya işlenen insanlık suçuna karşı durmaya çağırıyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisini bu insanlık suçunun son bulmasına yönelik rol olmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘KÜRDE KARŞI SAVAŞ TEZKERESİ’
Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş, Üçüncü Dünya Savaşı yaşandığını ve cephelerinin günden güne genişlediğini dile getirdi. Güneş, tepkisini şöyle gösterdi: “Küresel hegemon güçlerin yaşamın savaşının en acı dolu sahnesi yine ve yeniden Orta Doğu’da yaşanmaktadır. Filistin’de kalıcı barış için garantör ülke olmayı planlayan AKP iktidarı bugün, Rojava’da su depolarını, elektrik santrallerini, sivil yerleşim alanlarını; Mahmur’da da camileri bombalıyor, sivilleri öldürüyor. Gazze için üzüldüğünü söyleyenler Rojava’da savaş suçu işlediğini, işleyeceğini açıkça belirtiyor. Bugün görüşülecek olan tezkereyle de bu savaşın, bu insanlık suçlarının devamı amaçlanıyor. Bu tezkere Kürt’e karşı savaş tezkeresidir, Kürt halkının varlığına, Rojava’da inşa edilen yeni yaşama karşı savaş tezkeresidir. Bu tezkereye ve tüm savaş tezkerelerine ‘hayır’ diyeceğimizi ve ‘evet’ diyenlerin de tarihe bu savaş suçlarının ortağı olarak geçeceğini belirtiyoruz. Savaşa hayır.”
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Mûş Milletvekili Sümeyye Boz da tezkerenin bir savaş tezkeresi olduğunu belirterek, “Halkların katledilmesini, yerleşim yerlerinin bombalanmasını, savaşın ve çözümsüzlüğün derinleştirilmesini kabul etmiyoruz, savaş tezkeresine ‘hayır’ diyoruz, bizler barışı her alanda savunmaya devam edeceğiz. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı desteklemeye, savaşa karşı barışı savunmaya devam ediyoruz” diye kaydetti.
FİDAN’IN SÖZLERİNE TEPKİ GÖSTERDİ
HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca da Meclis’in savaş ateşine benzin dökmek istediğini belirterek şöyle konuştu: “İsrail’e ‘işgalci’ dedi bugün Dışişleri Bakanı, ‘Birinin toprağına, evine el koymak, onu oradan atmak hırsızlıktır.’ dedi. Peki, aynı şey Rojava için geçerli değil mi? Rojava’da siviller katledilmedi mi? Afrin’de siviller katledilmedi mi? Filistin, Suriye, Libya, Azerbaycan, Ermenistan, Ukrayna; her yerde savaş var, akan hep halkların kanı oluyor. Rojava’da, Artsakh’ta, Erbil’de dökülen kanda, işgalde parmağınız var, savaş suçlarınız birikiyor. Ama artık yeter.”
‘SİYASETÇİLER CEPHEYE GİTMELİDİR’
Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan, “Bir cehennem yaratma kararı olacaktır esasında. Dolayısıyla, politikacılar bir cehennem yaratma kararı almadan önce kendileri cehenneme gitmelidir, önce kendileri cepheye gitmelidir. Silahıyla, tankıyla, füzesiyle gurur duyan bir toplum, bir millet insanlıktan yoksun bir millettir. Savaştan yana olan insanlar her zaman en aşağılık ve en aptal olan insanlardır. Kendi çocuklarını değil de başkalarının çocuklarını savaşa gönderen bir siyasetçiden daha aşağılık bir mahlukat yoktur bu dünyada. Savaşın sonucunu sadece ölüler görür, savaşta verilen ilk kayıp gerçekliğidir. Dolayısıyla, yapılacak tezkere aslında halkların kendi geleceğini tayin hakkına karşı yapılacak bir saldırı niteliğindedir. Savaşta askerler ölür, krallar konuşur; savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür” ifadelerini kullandı.
İNSANLIK MESELESİ
Savaşa karşı olduklarını ve bunun insanlık meselesi olduğunu ifade eden Elîh Milletvekili Zeynep Oduncu, “Savaşın hiçbir koşulda seçenek olmaması temennisiyle ve gerçekliğiyle diyoruz ki Meclisten geçirilmek istenen tezkere kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmeyecektir. Bugünkü iktidarın, varlığının devamını savaşı geliştirerek başarmaya çalışıyor olması bu ülkenin tüm halklarına verilen en büyük cezadır. Bu nedenle, dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir sebeple, savaşı meşru gören hiçbir anlayışın ve kararın yanında olmadığımızı... Halklara zulmü reva gören savaş tezkeresini reddetmenin haklı kararlılığını yaşıyor olacağız ve diyoruz ki savaşa hayır, yaşasın barış” diye konuştu.
AKP GRUBU SAVAŞ KARŞITI KONUŞMALARDAN RAHATSIZ
HEDEP’li milletvekilleri ardından söz alan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Bu tezkere içerisinde konuşulacak her şeyin birer dakikalık sözler alınarak konuşulmasını verilen bir imkânın -suistimal demeyeceğim ama- anlamından farklı kullanılması olarak görüyorum” diyerek, konuşmalardan rahatsız olduğunu dile getirdi.
HEDEP vekili Altın da, “Savaşa hayır dememize niye tahammülünüz yok?” diye karşılık verdi.
Zengin’in “Doğru hiç…” ifadelerine karşılık da Ayan, “Niye rahatsızsınız, savaşın tarafı olduğunuz için mi? Savaşın tarafı olduğunuz için rahatsızsınız, doğru” dedi.
‘SİZİN GİBİ RİYAKAR DEĞİLİZ’
Zengin’in sataşmasından ötürü söz alan HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş şunları söyledi: “Bu Mecliste bir gelenek var, her gün Genel Kurulda yirmi dakika verilir ve vekil istediği konuda, istediği tarzda İç Tüzük’e göre konuşur. Bu hakkı niye kendinde gördü, anlamadım. Herkes yerini bilecek ya. Herkes yerini de haddini de bilecek. Böyle bir şey yok! Biz Meclis grubu olarak tabii ki tezkereye karşı konuşacağız. Bir kere, biz sizin gibi riyakar ve ikiyüzlü değiliz, biz Filistin’de savaşa ‘Hayır.’ deyip Irak’ta ve Suriye'de savaşa ‘Evet.’ Demiyoruz.”